Dünya barışı, din ve ırka bakılmaksızın insanların kardeşliği, sosyal dayanışma gibi ulvî maksatlara hizmet iddiasındadır. Ancak halk arasındaki umumî kanaat, masonluğun Siyonizm'e, bir başka deyişle Yahudilerin dünya hâkimiyetine hizmet etmek için kurulmuş bir gizli teşkilât olduğudur. Son asırlardaki hâdiselerin hepsinin ardında masonluk aranmış; her ülkede iktidardaki kilit isimlerin mason olduğu hayretle görülmüştür. Tapınak Şövalyeleri Cemiyetin menşeini Haçlı seferleri sırasında Kudüs'teki Süleyman Mâbedi'ni Müslümanlara karşı korumak için kurulan Templier (Tapınak) Şövalyelerine kadar götürenler vardır. Bu tarikat, giderek güçlenip devlet içinde devlet olunca, Papa tarafından aforoz edilmiş ve mensupları Fransa Kralı Philippe tarafından yakılarak cezalandırılmıştı. Rivâyete göre İskoçya'da gizliden gizliye devam eden tarikat; tekrar tarih sahnesine masonluk olarak çıkmıştır.
Biz yine konumuza dönüp Abdülhamid’in halli nasıl gerçekleşecekti bundan bahsedelim. Tarih yazıcıları da bu olaydan bahsederken olayın kahramanlarını gerçek durumuyla izah etmezler. Biz bunu yalan söyleyen tarih utansın diye sloganlaştıralım. İşte bu olayda iki tane kahramanımız var. Biri Yedi Sekiz Hasan Paşa adı yakın tarih bağlamında çok tartışılmakla birlikte bu ismin okuma yazma bilmediği içinde verildiğini iddia edenler vardır fakat bu gerçeği yansıtmamaktadır, Çorum yerel tarihi bağlamında yapılan araştırmalarda bunun doğru olmadığı kanıtlanmış olup çocukluğunda medrese eğitimi aldığı ortaya çıkarılmıştır. Ancak imzasını Arapça yedi ile sekiz rakamlarını yazıp bu sayıyı bir çizgiyle birleştirdiği doğrudur. Osmanlı Ordusu'nda erlikten mareşalliğe kadar yükselebilen nadir isimlerdendir.
Diğeri ise Hacı Ali Suavi 1839 yılında İstanbul`da kâğıt tüccarı Çankırılı Hüseyin Ağa’nın oğlu olarak dünyaya geldi. lköğrenimini Davutpaşa’da ki rüştiyede yaptıktan sonra Şehzadebaşı Camii’nin medrese ve okulunda din ve genel kültür dersleri aldı. 1856 yılında henüz 17 yaşındayken babasıyla Mekke`ye gidip hacı oldu. Çok zeki kabiliyetli bir genç olan Ali Suavi orada da araştırmalarına devam etmiş islami açıdan zulüm, adil bir idarecinin nasıl davranması gerektiği, usulü meşveret meclisi konularında kafa yormuştur. Daha sonra katıldığı Jöntürkler’le beraber İlgiltere’de kalmış bu süre zarfında masonluğa geçmiştir. Ali Suavi bu tecrübesi ve izlenimlerinden sonra İngiliz parlamentarizmine benzeyen bir meşrutiyet arzusunu daimi olarak dile getiriyordu. Daha sonra Abdülhamid tarafından affedilerek Mektebi Sultani (Galatasaray Lisesi) müdürlüğüne getirilmiştir. Sonra buradan da ayrılmış savunduğu meşrutiyet fikirleri doğrultusunda ve masonlarında ince planlarıyla 20 Mayıs 1878 günü •V. Murat'ı tekrar tahta çıkarmak için •yüz elli kadar Flibeli Hamalla Çırağan Sarayı'nı basmıştı. Amaçları V.Murat’ı Marmara açıklarında bekleyen gemi ile İngiltere’ye kaçırıp orada deli olmadığını doktor raporu ile tespit yaptırıp Abdülhamid’in padişahlığının meşru olmadığını iddaa ederek tahtan indirmekti. Olay yerine yetişen Beşiktaş karakol komutanı Yedi Sekiz Hasan Paşa tarafından başına aldığı baston darbesiyle öldü. Eşi, olayla ilgili belgeleri yaktıktan sonra gemi ile İngiltere’ye kaçmıştır. İşte günümüzde de öyle değilmi? Masumane hümanist görünümlü Masonik ve paralel yapılanmalar Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ameliyat olacakken aynı entrikaları çevirmedilermi evet çevirdiler. Her zaman bu toplum Ali Suavi (paralelciler) gibi hainler çıkardığı gibi Yedi Sekiz Hasan Paşa (Hakan Fidan) gibi kahramanları her zaman çıkarır. Masonlar 31 yıl sonra 31 Mart’da Abdülhamid’i hal edip imparatorluğu parçaladılar fakat bugün 7 Şubat ve 17 Aralık kalkışmasında uzun adamı deviremediler. İnşallah da deviremeyecekler.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hayırlı işler dileğiyle.
Facebook Yorum
Yorum Yazın