Her ay yazmaya başlamadan önce, toz pembe yazılar yazmak istiyor fakat, realizm ağır basıyor olsa gerek yapamıyorum. Beşiktaş' ta olumlu olan şu an takımın istekli oyunu, güzel harmanlanmış bir ekibin verdiği mücadele ve özlenen tablo. Futbol takımı gerçekten bir çok futbol otoritesini şaşırtmaya devam ediyor.
Lige çok kötü bir başlangıç yapan Kartal ikinci maçta saha ve seyirci avantajının daha iyi olamayacağı bir atmosferde Galatasaray'ı çok kötü dağıtırken, Bülent Yıldırım ve yardımcısı Erdinç Sezertam' ın inanılmaz yanlı yönetimiyle berabere kalmıştı. Maç 3-2 iken Batuhan topu son adam olan Çek stoperden kapıp kaleciyle karşı karşıya kalacakken hakemin pozisyonu durdurması, akabinde verilecek uydurma penaltının habercisi gibiydi. İşin komik yanı, müdahale olmadan takla atan bir oyuncu, diğer komik tarafı pozisyon ceza sahasında bile değil! Bülent Yıldırım ve artık meşhur olan Erdinç Sezertam, geçen sene de bir arada yönettikleri Sivas maçında ne tesadüftür ki Galatasaray'ın golünde faul, Sivas'ın verilmeyen net penaltısı' nı gö-re-me-di-ler !
Üzüldüğümüz şey, onca emek sarfeden, bir kişilik değil iki kişilik koşan futbolcuların, destek veren taraftarın, camianın emeği, milli futbolcu olan Burak Yılmaz'ın Arif Erdem'i gölgede bırakan hakemi aldatan tiyatrosuyla heba olmasıydı. Maç sonu keşke üzgünüm deseydi. O ise öyle profosyonel olmuş ki bu konuda, kendini bile inandırıp kandırmış! Emekler böyle çalınmamalıydı. İyi oynayan kazansın derken, hakeme oynayan olmasın artık. Futbolda kirlilikten kurtulalım derken, Burak gibi milli oyuncuya bu konuda ciddi tepki göstermek lazım. Yakında kendini de, takımını da, kariyerini de bitirecek. Arada da emeğini çaldığı takımların haklarını... Fatih Terim'e bu konuda çok iş düşüyor. Ben kendisinden 'Burak yanlış yaptı, o da bu huyunu düzeltecektir' demesini beklerdim doğrusu. Bu lafı söylemiş olsa gerçekten tüm ülkede, tüm spor camiasında sevilen bir hoca olacaktı Fatih Terim. Sadece kendi camiasında sevilmek yeterli değil kanımca. Neden Cüneyt Tanman tüm takımların taraftarının saygısını, sevgisini kazanmış da, Bülent Korkmaz için aynı şeyleri söyleyemiyoruz?
Spor'da fairplay 'in çok önemli bir yeri vardır. Centilmence, dostane yorumlar yapan yönetimin taraftarı da aynı şekilde sportmence hareket etmesi son derece doğaldır. Yöneticilerin savaş söylemleri, haksızlıkları savunmaları spor anarşisinin ana sebebidir. Her konuda Avrupa düzeyinde, ekonomik olarak da Avrupa üzerinde bir çizgide olan ülkemizin, sporda da yukarı seviyelere gelmesini beklemekteyim. Burak Yılmaz kardeşimize örnek olması adına, Güzel İnsan Vedat Okyar Abimizi rahmetle anıp güzel bir anısını paylaşacağım. Ama önce üzüldüğüm konuya da değinelim.
Beşiktaşımız 'FEDA' dedi, taraftar ise 'Eyvallah'... Fakat Beşiktaş'ı yönetenler bence daha duyarlı olmalıydı. 'FEDA' tamam da, Beşiktaşlılık 'VEFA' 'dır aynı zamanda...
Beşiktaş'ın Efsanevi futbolcusu Güzel İnsan lakaplı Vedat Okyar ölümünün üçüncü yılında Zincirlikuyu'daki mezarının başında dualarla anılmıştı.
Güzel İnsan Vedat abimiz, Beşiktaş mütevaziliğini ‘ceket diye giyerdi’ üzerine... Futbolculuğunu göremedim... Ama ezbere bilirdim:
“Üzerimde Beşiktaş forması varken yalan mı söyleyeceğim?” deyip de gördüğü kırmızı kartın hikayesini…
Törene Beşiktaş yönetiminden hiçbir yöneticinin katılmaması dikkat çekti. Törene katılan birkaç Beşiktaşlı taraftarlar, "Bırakın yönetimi kulüpten bir temsilci bile gelmemiş. Yazık çok çok yazık. Taraftardan Feda istiyorlar ama vefayı unutmuşlar. bu nasıl Beşiktaşlılık?" diye tepki gösterdiler.
Vedat Okyar'ın eşi Asuman Okyar törene Beşiktaşlı yöneticilerin katılmamasını sitemli sözlerle dile getirdi.
Asuman Okyar, "Bugünkü tablo için söylenecek bir şey yok. Vedat için Beşiktaş ailesinden önce gelirdi. Bugün onu anmaya Beşiktaş Kulübü'nden bir kişi gelmemesi Beşiktaş'ın neden kötü günler yaşadığını çok açık anlatıyor! Biz Beşiktaşlılığı Vedat'tan öğrendik. Aslında söylenecek çok şey var ama susmak en doğrusu. Çünkü Vedat da acısını içine atar ve Beşiktaş'a zarar vermekten kaçınırdı. Bugün bizler de öyle yapacağız" dedi.
'Burak Yılmaz' a ithafen , Usta Vedat abimizin bir anısı:
“Üstümde Beşiktaş forması varken yalan mı söyleyecektim!”
Oynanan bir maç sırasında rakip takımın bir oyuncusu öyle sıkı bir tekme atıyor ki Vedat Okyar can acısıyla bir anlığına zerafeti falan unutup küfür ediyor. Oyuncu hemen öğretmene şikeyete giden bir talebe gibi hakemin yanına koşuyor. “Hocam, Vedat bana küfür etti!”
Hakem de bir efsane: Doğan Babacan. Vedat’ın küfür edeceğine ihtimal vermiyor ama yine de yanına gidip soruyor: “Vedat, sen küfür ettin mi falancaya!”
Vedat duraksamadan: “Evet, ettim” diyor.
Doğan Babacan’ın eli cebine gidiyor. Geri geldiğinde o el bir kırmızı kart tutuyor. Havaya kalkan kırmızı kart tüm stadı şaşkınlık temelli bir sessizliğe gömüyor. Olacak iş değil… Beyefendi Vedat kırmızı kart yiyor. Üstelik yediği tekmenin üstüne, tatlı niyetine…
Tezcan arkadaşının yanında tüm olan bitenlere şahit olmuş. O da şaşkınlık içinde:
“Oğlum” diyor Vedat’a, “Manyak mısın sen, niye ettim diyorsun. Etmedim deseydin ya”
“Üstümde Beşiktaş forması varken yalan mı söyleyecektim!”
Umarım Vedat abimizin bu anısı, hepimize dürüstlüğün maç kaybetmek kazanmaktan daha değerli olduğunu çok güzel hatırlatmıştır. Kulüpte son olarak neler mi oluyor? Haberler iyi değil yine...
Bu sezon UEFA'nın verdiği ceza ile Avrupa Kupaları'ndan bir sene men edilen Beşiktaş'ın başına ne gelirse 'öteleme'den geliyor. Takımdan sorunlu ayrılmış futbolcu ve teknik adamların çok sayıda dava açtığı siyahbeyazlı kulüp, biriken bu dosyalar ve bunlardaki "öteleme" stratejisi nedeniyle UEFA'dan kesik yemişti. UEFA'nın kararında "Beşiktaş, tazminatları vadesinde ödemeyerek bir tür kredi elde etme pratiği benimsemiştir. Beşiktaş, kulüpleri alacaklarının ödenmesini sağlamak için davalar açmak zorunda bırakarak alacaklarının vadesini uzatmakta ve haksız avantaj sağlamaktadır" gerekçesi dikkat çekmişti. Beşiktaş'ın 8.5 milyon dolar ceza aldığı Aktif Reklam skandalı da bu zincirin son halkası oldu. 2006 yılından bu yana devam eden davada Kartal, 2011'de Aktif Reklam'la masaya oturmuş, uzlaşma sağlayabilecekken görüşmeleri yarıda kesip masayı terk etmişti.
Bu hareketin faturası mahkeme tarafından Kartal'a 8.5 milyon dolar olarak kesilirken Avukat Mehmet Dedeoğlu'nun "Demirören yönetimi anlaşmayı değil hep ertelemeyi düşündü" sözleri durumu da özetliyor. Anlatıldığına göre Demirören yönetimi telefonlara bile cevap vermemiş..!
Koca bir takımı ne hale getirdiler.... Mükafat mıdır? Federasyon Başkanlığı!..... Kime sorsan, istenmiyor ve sevilmiyor..... ama Futbol Federasyonu başkanı!
Sevgi ve Saygılarımla
Facebook Yorum
Yorum Yazın