Uyuşturucu Madde Kullanımı ve Satışı ile Mücadele

Dünyadaki birçok gelişmiş veya gelişmekte olan ülkenin başlıca sorunlarından biri olan uyuşturucu madde kullanımı ve satışı ile mücadele gün geçtikçe artmaktadır. Türkiye Cumhuriyetinde bu konuda son yıllarda bilimsel araştırmalar giderek artmakta ve uyuşturucu maddeyi önleme ile ilgili çalışmalar hız kazanmaktadır.

Diyarbakır son yıllarda uyuşturucu madde kullanımından ve trafiğinden en çok etkilenen bölgelerden biri haline gelmiştir. Diyarbakır’da çalışmalarına başlayan komisyonumuz, Diyarbakır’ın jeopolitik konumu nedeni ve giderek artan sosyal sorunların oluşturmuş olduğu boşluktan dolayı son 15 yıl içerisinde uyuşturucunun çok fazla yaşamsal alanda yer edindiğinin tespitini yapmıştır. Her türlü uyuşturucu maddenin Diyarbakır ilimizden başka illere ve ülkelere gerek sevkiyatının belirlenmesinin gerekse depo alanı olarak kullanılmasının tespitini, Kolluk Kuvvetlerimizin yapmış olduğu operasyonlar neticesinde ortaya çıkarılmıştır. Diyarbakır’ın 1990’lı yılların başlarından başlayan ve günümüze kadar devam eden yoğun ve kitlesel göç ile terör faaliyetlerinin birleşmesi sonucunda, yerel toplum yapısının değişmesi ve uyuşturucu madde kullanımı hakkında içinden çıkılmaz bir durumu doğurmuştur. Türkiye’nin birçok büyük ilinde yaşanan değişmez bir olgu olarak  gündeme gelen göç, etki alanı olarak insan yaşamının bütününü etkilemektedir. Türkiye’nin birçok ili göç konusunda olumlu ya da olumsuz olarak bu atmosferden etkilenmiştir. Diyarbakır ilinin bu dönüşüm sürecinde kitlesel olarak göç aldığı yine bölgeden gerekli makamlara giden raporlarda detaylarıyla belgelenmektedir. Alınan bu göçler kültürlerin birleşmesiyle kültür ikliminden ve zaman ruhundan yalıtılmıştır. Gerek sosyo-ekonomik, gerekse sosyo-kültürel olarak oluşan bu durum karşısında 1990’lı yıllardan başlayarak terörün yerel halk üzerindeki olumsuz etkilerinden dolayı, diğer kentsel dönüşüm sürecinde olan illerden, ilimiz oldukça geride kalmıştır. Bu geride kalmışlığın, Belediyelerin duyarsızlığı Diyarbakır üzerinde yeni bir varoş kültürünün oluşmasına sebebiyet vermiştir. Komisyonumuz çalışmalarında, uygulanan terör odaklı siyasetin etkisinin Diyarbakır ilimiz açısından asıl kültüründen uzaklaşmasına sebebiyet verdiğini tespit etmiştir.

Göçün getirmiş olduğu ani ve kitlesel ve aynı zamanda da toplumsal patlama kaynaklı doğrudan ya da dolaylı etkileri ailenin sosyo-kültürel yapısının da bozulmasına neden olmuştur. Diyarbakır kent merkezine kitleler halinde göç eden aileler, Bağlar İlçesinin tüm mahallelerine ve özellikle de yoğunluklu olarak; Kaynartepe Mahallesi, Muradiye Mahallesi, 5 Nissan Mahallesine yerleşmiştir. Bunun yanı sıra, Seyrantepe Dicle Mahallesi Civarı, Ferit Köşk Mahallesi, Saray kapı, Fiskaya, Hançepek, Sur içi bölgelerine de yerleşerek şehir yaşamına adapte olmak yerine, kent içinde bölgesel gruplar halinde yaşamlarını sürdürmeye devam ettirmişlerdir.

Ekonomik gelirleri göç öncesi tarıma ve hayvancılığa dayalı olan ailelerin, aile yapılarında herhangi bir sosyal bozulmanın olmadığının ve aile reislerinin başta çocuklarının eğitimi olmak üzere diğer bütün aile sorunlarına cevap olabildikleri gözlemlenmiştir. Göç sonrası ailelerin ekonomik olarak yetersizlikleri, aile düzeninin bozulmasına ve aile bağlarının kopmasına neden olduğu yapılan çalışmalar çerçevesinde görülmektedir. Aile düzeninin bozulmasının ve aile bağlarının kopuk olmasının çocukların psikolojik gelişimi ve eğitimi üzerinde olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. Çocukların sağlıklı bir birey olarak gelişimi yerine eğitimden uzak, diğer bir anlamda sokak kültürü ile büyümelerinin toplum içerisinde potansiyel birer suçlu olarak yerlerini almalarına neden olmaktadır. Aynı zamanda aile eğitim seviyesinin düşüklüğünün yanında bu ailelerde, ailenin genç fertlerinin başta uyuşturucu olmak üzere hırsızlık (gasp, kapkaç, haneye tecavüz v.b.), adam yaralama, terör örgütü faaliyetleri içerisinde yer alma gibi birçok suça eğilim gösterdikleri belgelenmiştir.

Ailelerin sosyo-ekonomik durumlarının yetersizliklerinden ve aile nüfusunun kalabalık olmasından, ebeveynlerin çocuklarını aile ekonomisine katkıda bulunacak birer araç olarak düşünmesi de kaçınılmaz bir gerçek olarak çalışmalarımızda karşımıza çıkmaktadır. Çocukların sokaktaki olumsuz etkileşimi sonucu olarak; Sokaklarda çöp toplayıcı, trafik ışıklarında cam silen, mendil satan, dilenen ve uyuşturucu madde kullanımı ile satıcısı olarak toplumda yer edinmeleri ilimizde neredeyse normal bir durum olarak karşılanıp bilinçsiz aileler arasında bu türden davranış ve faaliyetler meşrulaşarak yerini almaktadır.

Diyarbakır İlinde giderek yoğunlaşan madde bağımlılığı (Özellikle Esrar, Bali, Tiner, Extacy) kullanımının hangi boyutlara ulaştığının, konu ile ilgili koruyucu ve önleyici alanlarda nelerin yapıldığı ve yapılması gerektiğinin, tedavi sürecindeki eksikliklerin neler olduğunun tespitini yapabilmek için aşağıda belirtilen Sivil Toplum Kuruluşları, Kamu Kurum ve Kuruluşları ile istişareler yapılmıştır.

- Diyarbakır Valiliği
- İl Sağlık Müdürlüğü Ruh Sağlığı•  Şube Müdürü,
- Dicle Üniversitesi Psikiyatri ABD,
- İl Emniyet Müdürlüğü Kom Şubesi,
- İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü•  Şehitlik ÇOGEM,
- İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü•  ÇEMATEM Rehabilitasyon Birimi,
- İl Sağlık Müdürlüğü ÇEMATEM•  Tedavi Birimi,
- Diyarbakır Cumhuriyet Baş Savcılığı,
- Diyarbakır Denetimli Serbestlik ve•  Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü,
- TÜİK Bölge Müdürlüğü,
- İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü,
- İl Sağlık Müdürlüğü ve Merkez İlçeler•  Sağlık Müdürlükleri
- SGK İl Müdürlüğü
- Çocuklar Aynı Çatı Altında Derneği
- Milli Eğitim Müdürlüğü ve Merkez•  İlçeler Mili Eğitim Müdürlükleri
- Diyarbakır Araştırma Hastanesi •  Baş Hekimliği

Yapmış olduğumuz istişareler sonucunda; yukarıda adı geçen kurumlar: çocukların, madde bağımlılıklarıyla ilgili kısmen çalışmalarının olduğu, fakat çalışmalarının yine kendilerinin belirttiği gibi yetersiz kaldıkları görülmüştür.

Diyarbakır Narkotik Suçlar Büro Amirliğinden alınan veriler doğrultusunda, son iki yıl içerisinde Uyuşturucu Madde Ekimi ve Satışı ile ilgili toplam 594 olay gerçekleşmiştir. Bu olaylardan 3153 kişi yakalanan, firar, serbest bırakılan, tevkif edilen diye kayıtlara geçmiştir. Yine son iki yıl içerisinde 49 kg eroin, 17042 kg esrar, 1818 adet Ecstasy hap, 5.849.557 Hint keneviri kökü elle geçirildiği incelemiş olduğumuz evraklarda gözlenmektedir.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının Diyarbakır Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünden alınan dosyalara ilişkin istatistiği bilgilere istinaden son üç yılda 342 çocuğun madde bağımlılığı nedeniyle denetimli serbestliğe tabi tutulduğu görülmektedir. Bunun yanında yine son üç yılın Diyarbakır Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünden raporların alınıp incelenmesi sonucunda, 2170 yetişkinin madde bağımlılığı nedeniyle denetimli serbestliğe tabi tutularak resmi evraklarda kayıt altına alınmıştır.

Nüfus yoğunluğu açısından, Diyarbakır’da yaşayan çocukların, diğer illere nazaran şehrimizde madde bağımlılığı ile ilgili sayının bu derece artması ve her geçen gün artış göstermesi konunun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Diyarbakır kentimizde Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde madde bağımlıları için bir tedavi merkezinin bulunduğu, fakat bu merkezin nitelikli eleman yetersizliğinden ve hasta yatak sayısının az olmasından dolayı uyuşturucu bağımlılarının sorunlarına ve tedavilerine yeteri derecede cevap veremediği açıktır. Bu nedenle de uyuşturucu bağımlıları ile ilgili tedavi ihtiyaçların giderilmesi Diyarbakır’da söz konusu olmadığı için bu kişilerin Elazığ’a sevk edildiği tarafımıza iletilmiştir. Ayrıca, Elazığ’daki tedavinin sonuçlarının da Diyarbakır’da ki yetkili makamlarca, kontrolünün eldeki imkânlar dolayısıyla tam olarak yapılamamasının sonucunda tedavi sürecinde sağlıklı bir yolun izlenilmediği de ortaya çıkmaktadır. Çocukların rehabilitasyon döneminin hastaneden ayrıldıktan sonra sonlanmasının yine çocukların tam tedavi edilememesine yol açmaktadır. Uyuşturucu madde bağımlılarının tedavilerinin bir sonuca ulaşamaması ve topluma geri kazandırılamaması Diyarbakır ilimizin kanayan bir yarasıdır.

İlimizde komisyonumuzun son iki ay içerisinde yapmış olduğu tarama sonucu olarak; Aile bireylerinin Diyarbakır’da uyuşturucu pazarının her sokakta, her parkta, her okul önünde (lise veya ilköğretim), gördüklerini ve bildiklerini söylerken, kendi çocuklarının buna bulaşmış olma riskinin olmadığını psikolojik olarak ret etmektedirler. Resmi olarak elde etmiş olduğumuz bilgiler dışında yerel olarak yapmış olduğumuz alan tarama çalışmalarımızda çocukların madde kullanımının 11 yaşına düştüğünün ve bu oranın yukarıda belirtmiş olduğumuz kurumlarca da bilindiğinin fakat bu konuda yeterli çalışmanın yapılmadığının toplumun vicdanını rahatsız ettiği de görülmektedir.

Terör örgütü faaliyetlerinin yoğun olduğunun görüldüğü Bağlar ilçesi •(Kaynartepe Mahallesi,5 Nissan Mah, Muradiye Mah.) Seyrantepe, Dicle Mahallesi Civarı, Ferit Köşk Mahallesi, Saray Kapı, Fiskaya, Hançepek, Sur İçi bölgelerinde uyuşturucu madde kullanımı ve satıcılığının hat safhada olduğunun, yapmış olduğumuz alan tarama çalışmaları esnasında çarpıcı olarak önümüze çıkmıştır. Buna bağlı olarak göçün ilimizdeki aileleri uyuşturucunun kullanımı ve satışı konusunda olumsuz olarak tek başına etkilediğinin tezinin yanlış olduğunu, uyuşturucu kullanımının ve satımının birinci dereceden etkisinin yoksulluğun ve terör örgütü faaliyetlerinin birleştiği alan üzerinde yoğunluğu komisyonumuz tarafından fark edilmiştir. Diyarbakır kentimizde yine çocukların terör örgütü eylem faaliyetlerinin içinde yer almalarının, kuşkusuz çocukların ailelerinin denetim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Çocukların uyuşturucu madde kullandıktan sonra yapmış oldukları terör örgütü gösterilerinde bir banka binasının yakılması girişiminde bulunmaları kısa bir örnek olarak durumun ciddiyetini ortaya koyabilir niteliktedir.

Komisyonumuzun çok zor olan koşullar altında yürüttüğü alan taraması sonucunda, 400 ailenin konu ile görüş alışverişinde bulunup belgelemiş ve durumun hassasiyeti açısından ailelerden bazılarının anlatmış olduğu olaylar bizlere konunun önemini daha da vurgulamaktadır.

Bağlar ilçesinde komisyonumuzun yaptığı alan çalışmasının bulguları kapsamında ortaya koyduğu konu ile örnekler şunladır:
“ Bir ilköğretim okulunda okuyan 11 yaşındaki bir kız çocuğu, okul önündeki uyuşturucu madde satışı yapanlardan edinmiş olduğu uyuşturucu sonucu, bağımlı hale geldiği belirtilmiştir. Zaman geçtikçe uyuşturucu maddeye ulaşamayan kız çocuğunun evden kaçıp uyuşturucu madde satıcılarının yoğun olarak bulundukları Diyarbakır Surları çevresinde, aşırı derecede uyuşturucu kullandığı içinde baygın olarak, kaybolduğu günden üç gün sonra bulunduğu” ailesi tarafından anlatılmıştır.

Konu ile ilgili bir başka durum da uyuşturucu kullanımının oldukça gözler önünde olmasıdır: Bu konu ile ilgili olarak yine Bağlar ilçesine bağlı Muradiye mahallesinde yapılan çalışmalarımız esnasında, akşam saatlerinde köşe başlarında çok rahat bir şekilde esrar kullanımının yoğunlukta olduğunun tespiti yapılmıştır. Yine bu mahallede başka bir aile ile yapılan görüşme esnasında, maddi yokluktan dolayı, esrar temin edemediği için 12 yaşındaki bir erkek çocuğunun çakmak gazını içine çekmek suretiyle baygın düştüğü tarafımıza anlatılmıştır.

Öte yandan ailelerin bu konu ile ilgili olarak bilgisizlikleri ve çaresizlikleri gözlenmektedir. Farklı bir mahallede çalışmalarımız sırasında, Sur İlçesine bağlı Mardin Kapı semtinde,
“12 yaşındaki bir kız çocuğunun madde bağımlısı olduğu, çocuklarının defalarca evden kaçması durumuyla baş edemeyen ana-babanın konu ile nasıl mücadele edebileceğini bilmediğini, son çare olarak çocuğunu bir odaya zincirleyerek bağladığını ve eve hapsettiklerini” anlatmıştır. Bu durumda uyuşturucu madde kullanımıyla ilgili mücadelede bölgemizdeki ebeveynlerin konu hakkındaki bilinçsizliğini gözler önüne sermektedir.

Bu veriler doğrultusunda, Diyarbakır’daki madde bağımlılığı çalışmalarının özellikle çocuklar üzerinde çok yetersiz kaldığının tespiti yapılmıştır. Bu güne kadar yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde de anlaşılmıştır ki, bu konu çok yönlü ve kapsamlı olduğundan çalışmalarımızın da çok yönlü ve kapsamlı olması gerekecektir.

ÖNERİ
Komisyonumuzun yapmış olduğu çalışmaları doğrultusunda çözüm önerilerimizi ve görüşlerimizi bir sonraki yazımızda sizlerle paylaşmış olacağım