Büyük İslam mütefekkiri merhumun belirttiği üç tehlike halen önümüzdedir. Her ne kadar bu üç tehlike eskisine göre daha da azalmışsa da halen yine karşımızda durmaktadır.
Yine eğitim seferberliği şarttır, yine kalkınma ve ekonomik gelişme olmalıdır. İhtilaf ise her zamanki kadar en az vardır. Bu büyük üç düşmanı adeta bize asırlar önce haber veren alemlere rahmet olarak gönderilen o necip peygamber olmuştur. Kendisi daha o zaman Küfre en yakın yol cehaletten geçer; Küfre en yakın yol fakirlikten geçer ve ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.
Bugünümüze bakarsak eğitime ne kadar önem vermiş gözüksekde ülkemiz ve dünyamız halen yeterli seviye de değildir daha. Özellikle ülkemizde 8 yıllık eğitimden tam olarak verim alınamamıştır. Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ömer Çelik zorunlu eğitimi 12 veya 13 yıla çıkaracaklarını söylemiştir. Aslında bu çok güzel bir haberdir ama bu iş sadece 13 yıla çıkardım demekle olmamaktadır. Daha 8 yılı bir çok okulda, taşıma ile sağlamaktayız. Bu kesinlikle sakıncalı bir eğitim şeklidir. Alt yapılarımız tamamlanmadan ve de sadece imam hatip liselerine olan düşmanlık sebebi ile 28 Şubat’ın azınlık hükümetleri tarafından yapılan 8 yıllık eğitim düzeni vermesi gereken faydayı daha sağlayamamıştır. Tabii ki 8 yıldan geriye dönüş artık olmaz ileri gitmek gerekir. İleri de ancak, 12 veya 13 yıla çıkmakla olacaktır ama altını ve içini dolduramayaca-ğımız yıl artırımları bizi ancak kandıracaktır. Bir defa 12 ya da 13 yıla çıktığında gerek azınlık okullarının gerek imam hatiplerin gerekse de bir çok kolejin kapanmış olan orta kısımları tekrar açılmalıdır. Yine 13 yıllık eğitimle gerek devletin gerekse milletin başa çıkabilmesi için ekonomik göstergelerin daha da yukarı çekilmesi gerekir. Şu anda 10-12 bin dolar arası olan yıllık gayri safi milli hasılamızın 25 bin dolara çıkması gerekmektedir. Bu da bugünden yarına olacak olan bir durum değildir. Tabii ki 13 yıl zorunlu eğitim kararı alınmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. Ancak ekonomik gelişmenin tamamlanması mutlaka gerekmektedir. Bu da 2002 yılında 2500 dolardan 12 bin dolara çıkaran ekonomik atılımların 12 binden 25 bin dolara çıkarılması için yeterli olmadığı gerçeğinin anlaşılmasına bağlıdır. Ülkemizin 25 bin dolar gayri safi milli hasılası da şu ana kadarki çalışmalarla gerçekleşemez. Yeni teknolojik yatırımlar gerekmektedir. Üretimin ve buna bağlı olarak istihdamın çoğalması gerekmektedir. Bu da 2023 için konulan hedeflerin gerçekleşmesi ile mümkün olabilir. bilişimde enerji de teknolojinin tüm alanlarında yapılacak yatırımlar ekonomik göstergeleri yukarı çıkaracaktır. Böylece eğitime bağlı olarak öncelikle ekonomide gerçekleşecektir. Yani 2 büyük terakki ye (gelişime) engel ortadan kalkmış olacaktır. Şimdi gelelim meselenin püf noktasına;
İhtilaf… Bu coğrafyanın insanlarının her zaman en çok çektiği konulardan biridir ihtilaf. ihtilaf farklı düşüncelerden meydana gelmektedir genellikle. İnsanların, toplulukların fikir ve inançları farklı olabilir. Bu gayet tabiidir, tabii olmayan insanların kendi inanç ve düşüncelerini birbirlerine dayatmak istemesidir. Bu da insan fıtratına tamamen aykırı bir durumdur. İnsanlar kendi fikirlerini söyleyecek, inançlarını yaşayacak ama birbirlerine zorla dayatmayacaklardır. Aksi, ihtilafa ve kavgalara sebep olmaktadır. Yine aynı inanç ve düşünceleri farklı biçimde yorumlayan insanlarda birbirlerine düşebilmekte kavga edip savaşlar çıkarabilmektedir. Bütün bunların çaresi insanların birbirlerinin inanç ve fikirlerine tahammülü ve hoşgörüsüdür. Aksi halde herkes birbirine ihtilaf edecektir. İhtilafın ilacı da saygı ve hoşgörüdür.
Yine eğitim seferberliği şarttır, yine kalkınma ve ekonomik gelişme olmalıdır. İhtilaf ise her zamanki kadar en az vardır. Bu büyük üç düşmanı adeta bize asırlar önce haber veren alemlere rahmet olarak gönderilen o necip peygamber olmuştur. Kendisi daha o zaman Küfre en yakın yol cehaletten geçer; Küfre en yakın yol fakirlikten geçer ve ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.
Bugünümüze bakarsak eğitime ne kadar önem vermiş gözüksekde ülkemiz ve dünyamız halen yeterli seviye de değildir daha. Özellikle ülkemizde 8 yıllık eğitimden tam olarak verim alınamamıştır. Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ömer Çelik zorunlu eğitimi 12 veya 13 yıla çıkaracaklarını söylemiştir. Aslında bu çok güzel bir haberdir ama bu iş sadece 13 yıla çıkardım demekle olmamaktadır. Daha 8 yılı bir çok okulda, taşıma ile sağlamaktayız. Bu kesinlikle sakıncalı bir eğitim şeklidir. Alt yapılarımız tamamlanmadan ve de sadece imam hatip liselerine olan düşmanlık sebebi ile 28 Şubat’ın azınlık hükümetleri tarafından yapılan 8 yıllık eğitim düzeni vermesi gereken faydayı daha sağlayamamıştır. Tabii ki 8 yıldan geriye dönüş artık olmaz ileri gitmek gerekir. İleri de ancak, 12 veya 13 yıla çıkmakla olacaktır ama altını ve içini dolduramayaca-ğımız yıl artırımları bizi ancak kandıracaktır. Bir defa 12 ya da 13 yıla çıktığında gerek azınlık okullarının gerek imam hatiplerin gerekse de bir çok kolejin kapanmış olan orta kısımları tekrar açılmalıdır. Yine 13 yıllık eğitimle gerek devletin gerekse milletin başa çıkabilmesi için ekonomik göstergelerin daha da yukarı çekilmesi gerekir. Şu anda 10-12 bin dolar arası olan yıllık gayri safi milli hasılamızın 25 bin dolara çıkması gerekmektedir. Bu da bugünden yarına olacak olan bir durum değildir. Tabii ki 13 yıl zorunlu eğitim kararı alınmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. Ancak ekonomik gelişmenin tamamlanması mutlaka gerekmektedir. Bu da 2002 yılında 2500 dolardan 12 bin dolara çıkaran ekonomik atılımların 12 binden 25 bin dolara çıkarılması için yeterli olmadığı gerçeğinin anlaşılmasına bağlıdır. Ülkemizin 25 bin dolar gayri safi milli hasılası da şu ana kadarki çalışmalarla gerçekleşemez. Yeni teknolojik yatırımlar gerekmektedir. Üretimin ve buna bağlı olarak istihdamın çoğalması gerekmektedir. Bu da 2023 için konulan hedeflerin gerçekleşmesi ile mümkün olabilir. bilişimde enerji de teknolojinin tüm alanlarında yapılacak yatırımlar ekonomik göstergeleri yukarı çıkaracaktır. Böylece eğitime bağlı olarak öncelikle ekonomide gerçekleşecektir. Yani 2 büyük terakki ye (gelişime) engel ortadan kalkmış olacaktır. Şimdi gelelim meselenin püf noktasına;
İhtilaf… Bu coğrafyanın insanlarının her zaman en çok çektiği konulardan biridir ihtilaf. ihtilaf farklı düşüncelerden meydana gelmektedir genellikle. İnsanların, toplulukların fikir ve inançları farklı olabilir. Bu gayet tabiidir, tabii olmayan insanların kendi inanç ve düşüncelerini birbirlerine dayatmak istemesidir. Bu da insan fıtratına tamamen aykırı bir durumdur. İnsanlar kendi fikirlerini söyleyecek, inançlarını yaşayacak ama birbirlerine zorla dayatmayacaklardır. Aksi, ihtilafa ve kavgalara sebep olmaktadır. Yine aynı inanç ve düşünceleri farklı biçimde yorumlayan insanlarda birbirlerine düşebilmekte kavga edip savaşlar çıkarabilmektedir. Bütün bunların çaresi insanların birbirlerinin inanç ve fikirlerine tahammülü ve hoşgörüsüdür. Aksi halde herkes birbirine ihtilaf edecektir. İhtilafın ilacı da saygı ve hoşgörüdür.
Facebook Yorum
Yorum Yazın