TÜRKİYE’NİN YENİ PARTİ İHTİYACI VAR MI ? VARSA NASIL BİR PARTİ LÜZUMDUR?

Ülkemizde ara ara gündeme gelir bu konu. Yeni açılımlar, yeni oluşumlar, yeni değişimler adı altında başlayan çalışmalar yeni bir partinin kurulması ile sonuç verir. Abarttığımı sanmıyorum bu konuda onlarca deneme vardır. Her yeni çıkan oluşumda kendini Demokrat Parti’ye veya Anavatan Patisinin ilk çıkışına benzetir. Bu son dönemde AK Parti’yi de örnek alan çıkışlar ve oluşumlar vardır. Ben daha eskiye gitmeden 1983 sonrası yani ANAP dönemi ve sonrasında başlayan birkaç denemeyi hatırlattıktan sonra günümüze geleceğim.

Benim hatırlayabildiklerimin arasında TOBB eski başkanlarından merhum Mehmet Yazar’ın HDP (Hür Demokrat Parti) vardı. 1980’li yıllarda başarısız bir denemesi olmuştur. 1990’lı yıllarda BDP (Büyük Değişim Partisi)’yi kuran Aydın Menderes de merhum babasının bayrağını devam ettirecek bir oluşum başarmak istemiştir. Ancak O da merhum Turgut Özal’ın cumhurbaşkanı olmasından dolayı inişe geçen ANAP’ın alternatifi olarak da düşünülmemiştir.

Ancak konjokturün uygun olması da ne BDP’yi ne de aynı zamanlarda kurulmuş olan merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurmuş olduğu BBP (Büyük Birlik Partisi)’sini düşüşteki siyasete hareket getirmesini sağlamamıştır. Derken 28 Şubat revizyonu ve sonrasın da gelen AK Parti iltidarı. Yaklaşık sekiz yıldır hizmet veren AK Parti’ye karşı da muhtelif yeni oluşumlar ortaya çıkmıştır. Bunlar demokrasinin gereğidir. Mesela Türkiye Partisi ve Abdüllatif Şener’de bu bağlamda ortaya çıktı. Fakat O da AK Parti’ye alternatif bir politika getiremedi.

Pekiyi AK Parti’nin bu kadar istikrar ve başarısı varken en azından muhafazakar seçmen açısından yeni bir partiye ihtiyaç var mı?

Bu soru çok önemli bence. Türkiye ve onun siyasetinin AK Parti veya benzeri bir kitle sağ – muhafazakar alternatif bir partiye ihtiyacı var mı? Bana göre yok. Pekiyi HAS Parti neden kuruldu. Bence HAS Parti AK Parti’ye alternatif bir sağ – hizmet partisi olarak değil, İslamcı bir muhalefet partisi olarak ortaya çıktı. AK Parti’nin eksik ve yanlışlarını hatırlayacak, ona alternatif ama benzer olmayan siyasi – İslamcı bir program ortaya çıkaran bir parti olarak var olmalı. Kadim klasik tabiri ile “emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker” (iyiliği emretmek, kötülükten alıkoymak) yapmak için çalışmalar gerçekleştirmeli. AK Parti’nin Avrupa Birliği standartları çerçevesinde kabul etmek ve çıkarmak zorunda kaldığı bazı olumsuz yasaları eleştirmek ve izole hatta izale etmek durumundadır.

Yoksa AK Parti’nin benzeri olmaya çalışan bir HAS Parti yukarıda saydığım önceki partilerin akibetini yaşayacaktır. Yani HAS Parti AK Parti’nin bir taklidi, benzeri veya istepnesi değil kendi orijinal politikaları olan islami muhalefet partisi olmalıdır.

AK Parti’nin yaptığı doğruları da hiç bir komplex göstermeden onaylayan ama yanlışlarını da adilane işaret eden katılımcı bir parti olmalıdır. İnancıma göre Türkiye’nin de ihtiyacı budur.