TÜRK FUTBOLUNUN SON VE EBEDİ İMPARATORU YILDIRIM DEMİRÖRENDİR

“Büyük adamların heykelleri , hayattayken üzerine atılan taşlardan yapılır."
Jean Cocteau

Sayın başkanım; hayatımda sizinle hiç karşılaşmadım. Bazen statta , bazen de ekranlarda görmüşlüğüm vardır. Her gördüğümde, bulunduğunuz makamın yeryüzünün manevi değeri en yüksek makamı olduğunun bilincinde duruş sergilediğinizi farkediyorum. Şunu da anlıyorum; zaman zaman çeşitli eleştiri, haksızlık, iftira ve benzeri olaylara tavır alış şekliniz, bu kulübe olan sevginizin herşeyin üzerinde olduğunu belgeliyor. Beşiktaş'a olan sevginizi Bernard Shaw'ın ifadesinde yakalıyorum bazen. "Aşkta kişisel çıkar düşünülmez. Tutkuların içinde kişisel olmayanı aşktır."der Shaw.

Başkanım; Başkanlık yaptığınız dönem içerisinde birçok sorunla mücadele etmek durumunda kaldınız, hala da kalıyorsunuz. Özellikle son 3 yıldır gösterdiğiniz performans, olağanüstü seviyede başarılı diyebiliriz. Bunu etrafımdaki insanların Beşiktaş'a karşı sempatilerinin artışından farkedebiliyorum. William Fee"Dünya karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir." der. Halkın sevgilisi Kartal, bu dönemdeki kadar entrikaya ve zayıflatılmak için hamlelere uğramamıştı. Ama siz, bu süreçleri aşıp gemiyi limana yanaştırdınız. Kulübümüzün diğerlerinden farkı, sahibinin halk olmasıdır. Bu kulüp medya yoluyla, tepeden inme, maddi güç kullanılarak oluşturulan bir kulüp olmadığı için belki de bu badireleri atlatabilmiştir. Halkın bağrından çıkan her hareket "halka rağmen" zayıflatılamaz. Arkadaşlarınızla bu dönem içerisindeki performansınız, ileri ki dönemlerde insanlığın en büyük ihtiyacı olan Beşiktaşlılık ilkelerinin tüm katmanlara yayılması açısından ümit vericidir.

Başkanım; döneminizde hatalarınızda olmuştur. Byrom"Mantıklı miktarlarda hata yapmaktan çekinmeyiniz." der. Ama bulunduğunuz yer yeryüzünün en kutsal makamlarından biri. Bu makam sizin hemen hiç hata yapmamanızı gerektiriyor. Son dönemlerdeki davranışlarınız hatalarınızı kabul ettiğinizi, ders aldığınızı ve tekrarlamama üzerine sistem kurduğunuzu gösteriyor. Sonuçları kabul edip, elinde kalanlarla yoluna devam eden insanlar büyük insanlardır ve şunu da net ifade edebiliriz; İnsanlar yanılmadan mükemmelleşemez.

Başkanım; Heredot" Acınmaktansa kıskanılmak daha iyidir." der. Kastettiklerim tamamen camia dışı gruplar olsa da, dünyanın gözbebeği bir kulübün başkanı olmak kıskanılmanıza, doğal olarak da bir takım kötü düşünce ve eylemlerin hedefi haline gelmenize sebep olacaktır. Bu insanlar kendi işleriyle uğraşmaktansa sizi ve kulübümüzü nasıl tahrik edebileceklerini tasarlayacaklardır hep? Buna karşı tepkisel olmak, kötüye kötülükle cevap vermek Beşiktaşlı duruşunun ruhuna aykırıdır.

Başkanım; kıskanılmanın yararlı tarafları da var. Aralarında sürekli sorun bulunan iki kulübümüz, Halkın Takımı'nı kıskanma psikolojisiyle birleşti. Mevlana"Kuş ancak kendi cinsinden kuşlarla uçar." der. Bu insanları birleştiren payda, Beşiktaş'ın artık bir dünya kulübü haline gelmesinin onlarda yarattığı gerilim ve buna karşılık verememenin oluşturduğu kaygıdır. Eninde sonunda bu insanlar mutlaka birleşecekti. Çünkü kulüplerin varoluş nedeni bir maneviyata, bir ruha, bir kimliğe sahip değilse o kulüpler er veya geç tarihteki yerlerini alacaktır.

Başkanım; bir süre önce bir kulübün başkanı "Tepki görmemizin nedeni tek büyük olmamızdır." dedi. Öncelikle şunu vurgulamalıyım. Kulüp kültürü ve taraftar maneviyatı baz alındığında, dünya liginde 3 büyük var. Bunlar Beşiktaş, Manchester ve Barcelona'dır. Kastedilen nefret ligiyse yorum yapamam. 3-4 yıl öncesine kadar ülkemiz takımlarının oynadığı Avrupa liglerinde, yabancı bir takımı desteklemeyi ihanet kabul eden bu ülke insanı, malesef bu kulübün ektiği nefret tohumlarıyla bu eylemi legal hale getirmiştir. Bana hala çok yabancı gelse de, bu gerçeği gözardı edemeyiz. Sadece son bir yılda bile bu kulübün yanlışlarını sıralarsak, bu yanlışlar bırakın büyük olmayı vasat sınıfına bile girmelerini imkansızlaştırır..Penaltı noktasını eşeleyen futbolcularının hala kadroda olması, posta güverciniyle bile daha kısa sürede ulaşılabilecek bilginin Bursa'dan gelmemesiyle oluşan trajedi, dünyanın hiçbir yerinde vuku bulmamış ve bulması imkansız kendi stadını yakma olayları ve teknik adamlarının gönderiliş şeklinin vehameti...Sadece bu yıl olan bu 4 örnek bile işin hazinliğini gözler önüne seriyor.

Başkanım; siz gerçektende bu kulüp için kendisini feda etmiş, yüreğini ortaya koymuş bir kişisiniz. Tüm gönlümle inandığım, tartışılması bile anlamsız bir gerçek var. Gerek bu iki kulübün birleşmesine vesile olan bu kıskançlık krizlerini oluşturan eylemleriniz, gerek Beşiktaşlı duruşunu tüm kesimlere yayma konusunda gösterdiğiniz kararlılık, gerekse bu kadar stres, sıkıntı, kaos ve gerginliğin yıkamadığı şahsiyetinize saygı duymak dışında kimsenin yapabileceği birşey kalmamıştır. Siz artık Türk futbolunun ebedi imparatorusunuz..

Yazımı geçen yıl Bursa deplasmanında taraftarlarımızın oturması gereken yerde yalnız oturmayı tercih ettiğiniz televizyon görüntülerinde hissettiğim Necip Fazıl şiiriyle bitiriyorum. O dönemde bu şiiri yazamadığım için içimde ukdeydi.