Tefecilik Suçuna Genel Bakış - 1

Yeraltı ekonomisi faaliyetleri içinde yaygın olan faaliyetlerden bir diğeri de tefeciliktir. Tefecilik; "izin belgesi olmadan, ödünç para verme işleriyle ilgili yasa hükümlerine aykırı davranarak, faizden para kazanma amacıyla ödünç para verme işleri yapmak" (Büyük Lauresse 1986:11345) şeklinde tanımlanabilir. Tefeci¬lik piyasası, mali kesim içinde örgütlenmiş para piyasasını oluşturur.

Osmanlı Devleti'nde de çeşitli düzenlemelere rağmen önlenemeyen tefecilik, Cumhuriyet döneminde de gündemde kalan bir sorundur. Tefecilik, 1933'te çıkarılan Ödünç Para Verme Kanunu'yla açık bir tanıma kavuşmuş ve yasaya göre izin almadan faiz karşılığı ödünç para verilmesi, yasanın öngördüğü biçim koşullarına uyulmadan, yasal faiz oranlarının üzerinde borç para verilmesi cezayı gerektiren tefecilik eylemi sayılmıştır. Bu kanun 1983 yılında 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilmiş, ödünç para verme işleri Maliye Bakanlığı'ndan alınacak izin belgesi ve saptanan faiz oranlarına uyulmak koşulu ile kısmen serbestleştirilmiştir. Buna göre Maliye Bakanlığı'ndan izin belgesi olmadan ve saptanan faiz oranlarına uyulmadan borç para verme işleri tefecilik sayılmıştır.

Türkiye'de Cumhuriyet döneminde kredi hacmi hızlı bir artış göstermiş olmasına rağmen, kredi talebini karşılayamamak-tadır. Önceleri büyük çiftçilerin kredi talep ettiği tefeci piyasasında, 60'lı ve 70'li yıllarda inşaatçılarda ağırlık kazanmıştır. Kentlerde konut sıkıntısı inşaat alanında iş yapmayı çok karlı kılmış ve bu kesimde faaliyet gösterenlerin tefeci piyasasında yüksek faizle sermaye edinmelerine olanak sağlamıştır. Kırsal kesimde ise tarımsal yapının doğa koşullarına bağlı olması, tarım kesiminde mülkiyet yapısı ve banka kredilerinin kullanımında sıkı kayıt ve kuralların geçerli olması gibi nedenler, tefecilik piyasasının yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır. Bu nedenlerin yanısıra 1970'in ikinci yarısından sonra yaşanan yüksek enflasyon karşısında birçok sektörde tüccar ve sanayicilerde tefeci piyasasında kredi talebinde bulunmuş ve tefecilik piyasasının büyük ölçüde genişlemesine zemin hazırlamıştır.

Başka bir değişle yasaya uygun olarak kurulmuş kamu veya özel hukuk tüzel kişilerinden veya yasaya uygun faaliyet gösteren ikrazatçılardan her hangi bir sebeple para temin edemeyen kimseler; hiçbir prosedür gerektirmeyen ve daha da önemlisi yasal kuruluşlara nazaran para talebine çok hızlı cevap veren şahıslara müracaat etmekte ve nihayet günün ekonomik koşullarının çok üstünde faiz oranları ile muhatap olarak para ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar.

Sosyal ve ekonomik hayat içerisinde gerçekte tefecilik olduğu halde sanki hukuki bir işlem gibi meşrulaştırılmış ve yaygınlaştırılmış modern tefecilik yöntemlerine daha sık rastlamaktayız. Özellikle hiçbir hizmet veya mal alımı yapılmadan kredi kartından taksitli veya tek çekim yapılarak mal veya hizmet satışı yapılmış gibi yapılan tefecilik, kıymetli evrak kırma suretiyle tefecilik ve nihayet ivazlı ödünç para verme şeklinde yapılan tefecilik türleri en yaygın tefecilik türleridir

İvaz (faiz) karşılığı ödünç para verilmesi işleminin hukuka uygun yapılmaması (kanun tarafından yetkilendirilmeden, yetkili merciden izin alınmadan) Türk Ceza Kanunu’na göre tefecilik suçunu oluşturmaktadır. Bu çalışma kapsamında ikrazatçılık ve tefecilik kavramları, tefecilik suçu ve bu suçun unsurları, günlük hayatta gerçekte tefecilik olduğu halde ticari faaliyetmiş gibi görünen veya gösterilen eylemlerdir.
    
TEFECİLİK SUÇUNUN TEMEL ÖZELLİKLERİ

• Son dönemlerde sıkça karşılaşılan bir suç türüdür.
• Suçun soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı değildir. Kolluk kuvvetlerince re’sen takibi yapılır.
• Başkalarının düştüğü zor durumdan faydalanılarak kazanç sağlanması söz konusudur.
• Cebir ve şiddet unsuru bulunur.
• Suç teşebbüs halinde de işlenebilir.
• İzlenen suç politikası gereğince kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi cezalandırılmaktadır. Fakat ödünç para alan kişi cezalandırılmamaktadır.
• Tefeciler tarafından banka faizlerinin çok üzerinde faiz oranları ile para verilir.
• Tefeciler senet, resmi belge, tapu ya da ipotek isteyerek kendilerini garanti altına alırlar.
• Borcunu ödeyemeyen veya tamamını ödemiş olsa bile, mağdura icra gönderilmek suretiyle haksız kazanç elde edilir.

MEVZUAT / KANUN

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 241’inci maddesinde “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır” hükmü yer almaktadır. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı üzere, kazanç elde etmek amacıyla başkasına borç para verilmesi işi “tefecilik” olarak kabul edilmektedir.

Tefecilik suçuyla korunan hukuki değer, ekonomik kuralların ve bunların başında gelen serbest rekabet mekanizmasının işleyişinin bozulması ve kamu güvenliğinin korunmasıdır. Kamu otoritesinin kontrolü dışında faiz karşılığı olarak ödünç para verilmesi sonucunda kişilerin ekonomik bakımdan zor duruma düşmesi, bir borç sarmalıyla karşı karşıya kalmaları ve nihayetinde geri ödeme imkansızlığı içine girmeleri sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenledir ki, kamu otoritesinin kontrolü dışında faiz karşılığında ödünç para verme işlemleri yapılması yasaklanmıştır ve suç olarak tanımlanmıştır.

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

545 Sayılı Kanun Hükmünde Kararaname ve 5411 Sayılı Kanun ile Değişik Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (6.10.1983 tarih ve 18183 mükerrer sayılı Resmi Gazetede Yayımlanmıştır.)
 
AMAÇ;    

Madde 1- Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle sürekli olarak ödünç para verme işleriyle uğraşan gerçek kişilerin ve finansman şirketleri ile faktoring şirketlerinin faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesidir.

YÖNETMELİKLER

Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik
İkrazatçılık Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik

SUÇUN MADDİ UNSURLARI
a) Suçun Konusu
Tefecilik suçunun konusu, kazanç karşılığı başkasına verilen ödünç paradır.

b) Fail
Bu suçun faili herkes olabilir. Nitekim suçun faili olabilmek için maddede herhangi bir özelliğe sahip olmak aranmamıştır. Madde metninde “kişi”den söz edilmiş, ancak bu kişinin nasıl olması gerektiği konusuna değinilmemiştir. Bu nedenle anılan suçun faili herhangi bir kimse olabilir, bu suç faili bakımından özgü suçlardan değildir. Sonuç olarak kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kimse, bu suçun failidir.

c) Mağdur
Tefecilik suçunun mağduru, toplumu oluşturan ve istikrarlı makro ekonomide yararı bulunan herkestir. Bu bağlamda suçun mağduru belli kimselerden ve sayıdan oluşmayan topluluktur. Ayrıca tefecilik suçunda, tefecilik yapan failden ödünç para alan kimseler suçun mağduru durumunda değildirler. Nitekim Yargıtay uygulamasında, tefeciden faiz karşılığı ödünç para alan kişinin davaya katılma ve hükmü temyiz etme yetkisinin olmadığı kabul edilmektedir. Bu bağlamda bu davalara, hazine müdahil olarak katılabilir. Çünkü izin alınmadan tefecilik yapıldığında, bir kısım gelirler sistem dışına çıkmakta ve devlet vergi gelirinden mahrum olarak zarara uğramaktadır. Bu bağlamda Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin kararları bu yöndedir. Ayrıca Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin bazı kararlarında, faiz karşılığı ödünç para alan kişinin, tefecilik yaptığı iddia edilen şahıs hakkında görülmekte olan davada “tanık” veya “müşteki” sıfatına haiz olduğunu da kabul etmektedir.

Hareket ve Netice
Tefecilik suçunun hareket unsuru, faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verme işlemidir. Mevduat toplamak, Bankacılık Kanunu hükümlerine göre ancak mevduat bankacılığı faaliyeti icra edebilecek olan anonim şirketlere (mevduat bankalarına) tanınan bir yetkidir. İvaz karşılığı ödünç para vermek de, “banka” statüsüne sahip anonim şirketlere ve 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre “ikrazatçı” statüsüne sahip gerçek kişilere tanınan bir yetkidir. Bu suçun oluşması için öncelikle ikrazatçılık yapmak üzere yetkili organlardan izin alınmamış olması veya yetkili organlarca verilen iznin iptal edilmiş olması gerekir. İzin alınarak faiz karşılığında ödünç para verilmesi işlemi suç olmayacaktır.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

a) Teşebbüs
Tefecilik suçunun tamamlanabilmesi için failin kazanç elde etmek amacıyla bir başkasına ödünç para vermesi gerekir, fail ödünç para verdiği anda suç tamamlanır. Bu nedenle faille, faiz karşılığı para alacak kimsenin bu şekilde bir anlaşma yapıp, paranın teslimine kadar geçen aşamada, failin elinde olmayan nedenlerle eylem kesilir ise, tefecilik suçu teşebbüs aşamasında kalmış sayılacaktır. Örneğin, fail ile parayı alacak kimse ile anlaşıp, paranın kurye ile gönderildiği aşamada, kurye parayı teslim edemeden yakalanır ise eylem, teşebbüs aşamasında kalmış sayılacaktır.

b) İştirak
Bu suça iştirakın her türlüsü mümkündür. İştirak yönünden genel hükümler uygulanır ve herhangi bir özellik arz etmez. Ancak faiz veya başka bir kazanç karşılığı para alan kimse, suça iştirak etmiş sayılmamaktadır.   Belirli miktar paranın ortaya konularak bu para ile tefecilik, senet kırma veya sair işlemler yapmak suretiyle suçu beraber işleme (müşterek faillik) mümkündür. Ayrıca pos cihazı bulunmayan bir tefeciye kendi pos cihazı kullandırmak suretiyle veya paraya ihtiyacı olan kimseler ile tefeci arasında irtibat kurma gibi hallerde de yardım etme (suça iştirak) söz konusudur.

c) İçtima
Tefecilik suçu kapsamında bu suçun kanuni tanımına uyan eylemler dışında başkaca suçlar işlenir ise fail bundan sorumlu olacaktır. Örneğin vadesi gelmemiş bononun değerinin çok altında satın alınması olayında fail verdiği parayı teminat altına almak için mağdura zorla/cebir uygulayarak senet imzalatır ise; bu durumda TCK’nın 148/2 maddesi uyarınca fail yağma suçunu da işlemiş olacak ve gerçek içtima kuralları uyarınca her iki suçtan da ayrı ayrı sorumlu tutulacaktır. Tefecilik suçu kapsamında gerçeğe aykırı bir biçimde kıymetli evrak düzenlenmesi halinde de TCK’nın 210. maddesi uyarınca kıymetli evrak resmi evrak olarak kabul edildiğinden TCK’nın 204. maddesi uyarınca resmi evrakta sahtecilik suçundan gerçek içtima kuralları uyarınca ayrıca sorumlu olacaktır. Fail ile mağdur arasında düzenlenmiş olan ispat vasıtası sözleşme üzerinde failin mağdurun rızasına aykırı biçimde yapacağı değişiklikler/eklemeler bakımından ise, TCK’nın 207. maddesi uyarınca özel belgede sahtecilik suçundan fail için ayrıca bir sorumluluk söz konusu olacaktır.

TEFECİLİK USUL VE YÖNTEMLERİ    

A-Nakit para ile Borç Verilerek Yapılan Tefecilik ve Soruşturma Yöntemleri
Nakit paraya ihtiyacı olan şahıslar, legal çatı altında hiç bir işi olmayan veya özellikle Galerici, Mobilyacı, Kuyumcu, Tüccar, Emlakçı, Beyaz Eşya Satıcısı, Dövizci, Fatura tahsilatı ve İletişim üzerine faaliyet gösteren, ancak bu ticari faaliyetlerinin arka planında tefecilik yapan şahıslara başvurduklarında;
1. Teminat olarak menkul veya gayrimenkul gibi maddi değerleri ipotek verdikleri,
2. Aldıkları borç miktarına ilave olarak faiz miktarının da eklendiği tutarda veya boş senetleri imzaladıkları,
3. Şahısların borçlarını ödemelerine rağmen senetlerinin tahsilât için işleme konduğu ve teminat olarak verilen menkul veya gayrimenkullere tefeciler tarafından el konduğu, bunların üçüncü şahıslara satışının yapıldığı veya devredildiği,
4. Ödeme güçlüğü çekenlere daha yüksek miktarda yeni senetler imzalattırıldığı ve ek teminatlar alındığı,
5. Borcunu ödeyemeyecek durumdaki şahısların tehdit edilerek fiziki cebir ve şiddet uygulanmak suretiyle tefecilerin alacaklarını tahsil etmeye çalıştıkları görülmektedir.

Ayrıca nakit paraya ihtiyacı olan şahısların Ticari faaliyet neticesinde elde ettikleri vadesi henüz gelmemiş çek veya senetleri tefecilik yapan şahıslara vasıtası ile vade süresine göre komisyon karşılığında nakit para çevirdikleri görülmektedir.    
             
TEFECİLİK İLE İLGİLİ DİKKAT EDİLECEK HUSULAR VE YAPILMASI
             
GEREKENLER  
      
• İşyerinde satışa arz edilen mal veya eşya olmaması veya göstermelik olarak ticaret yapıldığı izlenimi vermek için çok az miktarda mal veya eşya olması,
• Galerilerde oto satış sözleşmeleri doğrultusunda gerçekten araç satışının yapılıp yapılmadığı ile aracın satın alan şahısta olup olmadığı,
• Tefe ile verilen paranın tahsilâtının para alan şahısların kredi kartları ile yapılıp yapılmadığı ile başka şahıslara ait kredi kartlarının tefecilerde bulunup bulunmadığı,
• İşyerinde bulunan kredi kartı sliplerinin tefe ile para alan kişilerden yapılan tahsilâtlar olup olmadığının ortaya konması için şahısların ifadelerine başvurarak alışveriş yapıp yapmadıkları,
• Aramalarda ele geçirilen çek ve senetlerin muhataplarının tespit edilerek çek ve senedin verilmesinde ki gerekçe araştırılması, karşılığında mal ve hizmet alınmayan çek ve senedin komisyon
karşılığında kırılıp kırılmadığı,
• Aramalarda ele geçirilen ajanda ve defterlerde yazılı olan borçlu ve alacaklı sahiplerinin bulunarak mal ve hizmet alımı gerçekleşip gerçekleşmediği ile borç ve alacak durumları,
• İşyerinin izin belgelerinin kontrol edilmesi,
• İkrazatçılık, faktoring faaliyet izin belgelerinin kontrol edilmesi,
Ayrıca tefecilik suç soruşturmalarında ev veya işyeri aramalarda muhtemel delil olabilecek suç unsurları şu şekilde sayılabilir;

Muhtemel Delil Olabilecek Suç Unsurları
Bununla birlikte elde edilecek tüm bilgi ve veriler doğrultusunda, legal kazançlar ile suçtan elde edilen kazancın karşılaştırmasının yapılması büyük önem arz etmektedir. Tefecilik soruşturmasının paralelinde suçtan elde edilen gelirin tespitine yönelik araştırmanın yapılması için aşağıda sayacağım belgeler incelenmelidir.
• Banka hesap hareketleri, posta çeki veya havalesi,
* Teminat senetleri, (Şahıstan)     *  Teminat mektubu, (Bankadan)
*  Tapu senedi veya fotokopisi,     *  Ödeme emri ve haciz tutanakları,
*  Nüfus cüzdan fotokopileri,     *  Ödememe protestosu,
*  Oto satış mukavelesi         *  Sözleşmeler ve protokoller,
*  Araç ruhsatı veya fotokopileri,    * Güvenlik kamerası kayıtları,
* Pos cihazı gün sonu raporları,     *  Yazar kasa (ödeme kaydedici cihaz) gün sonu (Z) raporları,

B- POS TEFECİLİĞİ VE SORUŞTURMA YÖNTEMLERİ

Bankaların ticari faaliyetlerde kullanılması için şahıs firmalarına ya da şirketlere vermiş olduğu POS cihazları, vermiş olduğu firma ya da şirketlerde bulunması gerekmektedir. Art niyetli firma ya da şirket sahipleri, banka tarafından kendilerine verilen POS cihazlarını maddi menfaat karşılığında telefon bayilerine, kuyumculara ve danışmanlık adı altında faaliyet gösteren işyerlerine verirler. POS cihazlarını alan bu işyerleri devletimiz tarafından iletişim vergisi peşin alındığı için ve KDV ödemediği için POS cihazları vasıtası ile kontur satışı yapılıyor gibi gösterirler. Kredi kartına borcu olan ve ödeyemeyen vatandaşlar cazip gibi görünen bu yöntemle telefon bayilerine gelirler. Kredi kartı borcu bu işyerleri tarafından 6 ay ile 12 ay takside bölünür ve üzerine %10 ile %20 arasında işlem parası adı altında faiz uygularlar. Bu yöntemle vatandaşın kredi kartı yapılandırılır. Kredi kartı yapılandırılan vatandaş, bu işyerlerinden herhangi bir ticaret yapmaz yani kontur almaz. Uygunsuz bir şekilde işlem yapan bu işyerleri, bazen vatandaşların işlem yaptığı kredi kartları ile toptan kontur satan şirketlerden telefon konturu alırlar. Bu konturların faturası kart sahiplerine kesilmesi gerekir. Fakat toptan kontur satan şirketler faturaları telefon bayileri adına keserek 213 sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet ederler.

Başka bir yöntem de kredi kartından tek çekim tabir edilen işlemdir.

Uygunsuz işlem yapan telefon bayileri vatandaşın kredi kartı borcunu işlem parası adı altında faiz uygulayarak kredi kartı borcunu bankaya yatırır. Bankaya yatırılan para, işyerlerindeki POS cihazları vasıtasıyla sanki kontur satılmış gibi işlem yapılıp tekrar kredi kartından çekim yapılarak alınır. Bu işlemler karşılığında kredi kartı sahiplerinden %2 ile %7 arasında para alınır.
 
Uygunsuz işlem yapan telefon bayileri sadece POS cihazıyla işlem yapmazlar. İnternet üzerinden de yani sanal ortamda da işlem yapabilirler. Bu yöntemle ise toptan kontur satan şirketlerden almış oldukları şifre ile kredi kartına borcu olan şahısların yukarıda anlatıldığı gibi usulsüz işlem yapmak için bu yöntemi kullanırlar.

Kredi kartında herhangi bir problem olduğu takdirde, telefon bayileri vatandaşlara senet imzalatmakta veya çek almaktadırlar. Almış oldukları bu çek ve senetlere de aylık olarak faiz uygulayarak, uyguladıkları bu faiz meblağları da yazılmaktadır.

Telefon bayilerinin yaptıkları bu işlemler Türk Ceza Kanunu’nun 241. Maddesinde belirtildiği gibi “Tefecilik” suçunu oluşturmaktadır. Ayrıca usulsüz yapılan bu işlemler nedeniyle vergi kaybına neden olup 213 sayılı Vergi Usul Kanununa muhalefet etmektedirler.

Bu sebeple Emniyet Müdürlüklerinin ve Cumhuriyet Savcılıklarına’na gelen ihbarlar için yapılacak işlemler şöyle sıralanır;

1- İşyeri adresinin tespiti yapılarak işyerinin faal olarak çalıştığı tespit edilir.

2- Adres tespiti yapıldıktan sonra bölgeye bakan Cumhuriyet Savcılığı ile irtibata geçilerek soruşturma numarası alınır. İşyeri için, arama talebinde bulunulur. Arama talebi bulunma nedeni “Tefecilik” suçunu ispat etmek amacıyla, arama yapılacak işyerinde bulunacak başka firmalara ait POS cihazları, POS cihazı slipleri, başka firmalara ve kendi firmasına ait faturalar, sanal ortamda satış yapıldığı için işyerinde bulunan bilgisayar, başka şahıslara ait kredi kartları ve suç gelirinden elde edildiği düşünülen paraları bulmak içindir. Kuyumcu olarak faaliyet gösteren işyerlerinde altın olup olmadığı ile miktarının araştırılır, aramada kredi kartı slipi bulunamaması halinde ilgili bankalardan pos cihazlarının gün sonu raporları ile yazar kasa fiş fatura dökümleri “Z raporları” karşılaştırılmalıdır.

3- İşyerinde mahkeme kararına istinaden el konulan POS cihazlarının hangi banka şubesi tarafından verildiği tespit edilmeli. Banka şubesi yetkilisinin müşteki olarak ifadesi alınarak POS cihazını usulsüz olarak kullanılan işyerinden ve POS cihazını ticari faaliyetinde kullanması için verdiği şirket yetkililerine şikayetçi olması sağlanmalı. Çünkü bankadan POS cihazı alan firma ve şirketler, POS makinelerini bankaya vermiş olduğu adreste kullanması gerekir. Bu nedenle 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na mualefet ettikleri için banka şubesi şikayetçi olur ve müşteki olarak ifadesi alınmalı.

4- POS cihazı veren banka şubesinden POS cihazı verildiği tarihten itibaren arama yapılan tarihler arasında POS cihazından işlem yapılan kredi kartı bilgileri işlem tarihi, işlem miktarı ve kart sahiplerinin isimleri ve adres bilgileri ile aylık işlem tutarları istenmeli.

5- Gelen cevabi yazıya göre işlem yapan kredi kartlarının sahipleri çağrılarak konu hakkında bilgi alma ifadesi alınmalı. Bilgi sahibi olarak ifadesi alınacak şahıslara işyerinden herhangi bir ticaret yapıp yapmadığı, kontur teslim alıp almadığı, bu yapmış olduğu işlem karşılığında faturası olup olmadığı, işlem parası adı altında kaç para verdiği, bu işlemi kaç defa yaptığı, herhangi bir nedenle bu telefon bayiine çek ve senet verip vermediği sorularak ifadesi alınmalı.

6- Ayrıca başka bir yöntem de yapılan aramada el konulan kredi kartlarının sahiplerine ulaşılarak yukarıda belirtiğim şekilde bilgi edinme olarak ifadesi alınmalı. El konulan slip ve faturalardaki isimleri yazılı şahıslara ulaşılarak yukarıda belirtiğim şekilde ifadesi alınmalıdır.

7- Banka tarafından POS cihazı verilen ve POS cihazını alan ve bu POS cihazlarını arama yapılan işyerlerine veren, kullandıran şahısların şüpheli olarak ifadesi alınmalıdır.

8- El konulan malzemelerin fotokopileri ve fotoğrafları çekilerek dosyalara konulmalı.

9- Müşteki, bilgi edinme ve şüpheli ifadeleri tamamlandıktan sonra arama yapılan işyeri sahiplerinin şüpheli olarak ifadesi alınarak soruşturma tamamlanmalıdır.

10. Tahkikat evrakının eksiksiz bir sureti  Vergi Dairesi Başkanlığı İhbarlar ve Şikayetler Değerlendirme Müdürlüğü ile beraber gerekli vergi incelemesi yapılmak üzere teslim edilmeli.

Yukarıda saydığım POST tefeciliğinin bir diğer mağdurları işsiz gençlerimizdir. Bu durum bu güne kadar gözden kaçırılmıştır şöyle ki; İşsiz gençlerin üzerine şirket kurulup POST cihazı çıkarılır ve bu şahıslar adına tüm işlemler yapılır. Bankadaki para çekimine kadar bunlar üzerinden yapılır, tüm faturalar bunlar üzerinden kesilir belirli bir süre sonra bu şahısların adına olan POST cihazları Banka tarafından kapatılır. Dolayısıyla BU şahısların hem bankalarda sicilleri bozulmuş olur hem de vergi dairelerine işlem yaptıkları Mevlalar üzerinden borçlanmış olurlar. Bu yöntem ile aslında arka planda kazanç elde eden başkaları olurken maddi imkansızlıklar nedeniyle belirli Mevla karşılığında işsiz olan bu gençlerin geleceği de karartılmış oluyor. Bu gençlerde ki bir diğer kayıp ise sicili bozulmuş suça bulaşmış gençlerin rahat para kazanma yöntemlerine yönelerek daha çok suç örgütlerinin UYUŞTURUCU satıcılığı, KADIN ticareti, TETİTÇİLİK (başkasının adına adam vurma) gibi örgütlerin  silahı haline gelmektedirler.

Yazımızın devamı bir sonraki ay sizlerle paylaşmış olacağım