T.C’mizi Elimizden Alacaklar Sendromu

Mamma li Turchi (Anneciğim Türkler Geliyor) kelimesi, yıllarca bütün İtalyanlar için ve dolayısı ile Avrupa için en korkunç kelimeler arasına girmiştir. Anneler zamanımıza kadar yaramazlık yapan çocuklarını bu sözcüklerle korkutmuştur Avrupa da. İtalyanlardan çok uzaklarda olmamıza rağmen bu sözcük nasıl günümüze kadar etkili olmuş? İşte bu Beşyüz yıl Balkanlar da Viyana kapılarına kadar dayanan, Akdeniz’i kendi gölü haline getiren Osmanlının gücü idi. Fakat gelişen olumsuz koşullar imparatorluğun kendi çalkantıları, Avrupa’nın yeni kıtaları keşfi ile yeni ticaret sahaları ve zenginlikleri elde etmesi. Osmanlıdan fende ve diğer konularda ileri gitmeleri neticesinde Osmanlı halklarının kendi özgüvenlerini yitirmesi ve Avrupa’da başlayan ulusalcı akımlar malumunuz doksan yıldır bizi bu coğrafyaya mahkum etti. Fetret dönemi sonrasında kurduğumuz istepne devlet Türkiye Cumhuriyeti ancak bizi buralara kadar getirdi. Doksan yıl boyunca geri kalmış zavallı halklar pozisyonundan kendi kardeşleriyle kavga halinde hırlaşıp dururken bir anda bölgede konjektür değişti. Kardeşlerimizle husumetleri bitirme hesabına geçip kafamızı kaldıracağımız sırada çekilen operasyonlar anlamlı ve dikkat çekici buluyorum. Beni en çok güldüren T.C operasyonu bölünüyoruz sendromu. Bunları yaygınlaştıranlara tarihi tekrar okumalarını tavsiye edeyim tabi resmi dikte edilen tarihi değilde gerçek tarihi okuyalım. Düne kadar elimizde bizim toprağımız olan Bağdat’ta tarihler 9 Nisan 1916’yı gösterirken 6. Ordu Komutanı Alman Mareşal Von der Goltz Paşa, karargâhında tifüsten ölünce, yerine Mirliva Halil Paşa (Kut) getirildi. 29 Nisan 1916 Kut Muharebesi olarak da bilinen Dicle Nehri kıyısında Kut'ül Ammare şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayan muharebe, kasabanın Osmanlı Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla bitti. İngilizler 13 general, 481 subay ve 13.300 er ile birlikte Osmanlı Kuvvetleri'ne teslim oldu. Halil Paşa, Kutü'l-Ammare zaferinden sonra 6. Ordu'ya yayınladığı mesajda şöyle dedi: ‘’Arslanlar! Bütün Türklere şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Ordum gerek Kut karşısında ve gerekse Kut'u kurtarmaya gelen ordular karşısında 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık bugün Kut'ta 13 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyorum. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir. Şu iki farka bakılınca, cihanı hayretlere düşürecek kadar büyük bir fark görülür. Tarih bu olayı yazmak için kelime bulmakta müşkülata uğrayacaktır. İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci zaferi Çanakkale'de, ikinci zaferi burada görüyoruz.’’

İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri, 23.000 ölü ve yaralı, Osmanlı kuvvetleri 10.000 ölü ve yaralı vermiş, 13.100 (bazı kaynaklara göre 18.000) İngiliz askeri esir alınmıştır.

İngiliz tarihçisi James Morris, Kut'un kaybını "Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi" olarak tanımlamıştır. Bu yenilgi İngiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırdı. Gelin şimdi bizim yakın tarih kitaplarına bir göz atalım bakalım Kut’ül Ammare savaşınından bir satır bahsediyor mu? Hayır değil mi? Hiç silah patlatmadan İstanbul’un kurtuluşunu kutlayan zihniyet. İşgal edilmiş topraklarımızda birtane kaybedilmiş cephe savaşımızı göstersinler İngilizlere, İtalyanlara, Fransızlara, Yunanlılara hangi cephe savaşında yenildik. Yenilmedik kardeşim bu aşağılık kompleksimizden kurtulalım. Aksine kendi köklerimizden yeniden filiz veriyoruz. T.C gider yenisini kurarız yeter ki 1000 yıllık kardeşimizle barışalım aynı sofrayı aşı paylaşalım. Bırakalım kaygıları Avrupalı düşünsün ‘Anneciğim Türkler Geliyor ‘ desin. Burada Türkler ismini kullanırken Müslüman Türk ve Kürt halklarını kasdediyorum. Avrupalı da o şekilde anılıyor zaten.

Rabbim yâr ve yardımcımız olsun.
Hayırlı işler dileği ile.