Hep derler ya halkın görünmeyen, belli olmayan kendine özgü feraseti vardır. Bu ferasetle hiç yanılmadan karar verir ve doğru olanı seçer. Eskiler bunu demişler ve yaşayarak görmüşler bizler gibi yarım asra yakın yaşlara gelenler de aşağı yukarı halkın bu siyasetini test ettik. Hiç şüphesiz ekonomi en önemli etken fakat yakın coğrafya da yaşanan kısa dönemdeki acılar , kan ve göz yaşları hemen yanımız da cereyan etti ve de ediyor. Halkımız bunlardan şüphesiz ciddi dersler çıkarıyordur. Özellikle son otuz beş senedir ülkemizde yaşanan PKK terörünün acıları da henüz geçmiş değil bunla beraber Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nden müttefik olmamıza rağmen aşağılamaları ve çektiğimiz sıkıntılar ortada. Tüm bunlara ülke olarak ve mevcut iktidar döneminde verilen cevaplar ve uygulamalar gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Özellikle hava savunma sanayindeki üretimde , stratejik yatırımlar da ki artışlar enerji koridoru olmadaki yapılan hamleler hep ileriye matuf operasyonlar. Ülkemizin ve iktidardaki yöneticilerin bunda katkıları muhakkak yatsınamaz. Tüm bunlara rağmen geçmiş on beş yirmi yıldaki negatiflikleri görmeyen yaşamayan anlatılanları da kavrayamayan özellikle genç arkadaşlara hata yapmamaları için aşağıdaki meşhur ağa ile kahya arasındaki hikayeyi anlatmak istedim. Öncelikle gözlerini dünyaya açtıkları günden buyana mevcut iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan’ı başımızda gördükleri için ve daha önceki yaşadığımız acı hatıraları bilmedikleri için kıyaslama yapamayarak ne olacak hep bu başta bir defalık değiştirelim diyebilirler. İşte sonun başlangıcı da bu. Hikaye ye dönecek olursak.
Ağa sabah kalktığında kahyasına arabanın hazırlanmasını, şehre ineceğini söyler. Kahya hizmetlilerin de yardımıyla, en iyi koşumlarla en iyi iki atı arabaya koşar. At araba, atların süsü, arabanın boyası ile göz kamaştırmaktadır.
Ağa ve kahya arabaya kurulurlar. Ağanın işareti ile araba hareket eder. Bu hareket sırasında ağa, şu atlara bak, şu arabaya bak, kimde var böylesi. Diye düşünerek kasılmaktadır. Aynı anda kahyanın da aklından; ömrüm el kapılarında geçecek, keşke şu at araba benim olsaydı diye geçirirken, Ağa birden bire, arabayı durdurmasını ister kahyadan. Kahya arabayı durdurur. Bu arada köyün dışına çıkmışlardır. Ağa kahyasına dönerek, bu at arabanın senin olmasını ister misin? diye sorar.Kahya şaşkınlıktan gözleri yerlerinden fırlayacak gibi, “şaka mı bu ağam” diye sorar.
Ağa hayır diyincede ama ağam benim atı alacak kadar param yokki der. Ağa da para istemiyorum atın b.kunu ye bu atla araba senin olsun der. Kahya atın b.kunu yedikten sonra şehre doğru yola devam ederler.Şehirden eve dönerken ağayı sıkıntı basar. Ağa ben atla arabayı bu kahyaya verdim şimdi köylüye ne derim diye kendine sorular sorar.Sonra dayanamayıp kahyaya;
- Kahya bu atla arabayı bana satarmısın? diye sorar. Kahya:
- Satmam ama atın b.kunu yersen sana atla arabayı geri veririm der. Ağa da köylüye mahçup olmamak için atın b.kunu yer.. Köye yaklaştıkları sırada kahya gülmeye başlar. Ağa merak edip sorar:
- Kahya niye gülüyorsun? diyerek..
Kahya da ağaya dönüp:
- Ağam sana bir sorum olacak der. Ağa sor bakalım diyince kahya sorusuna başlar:
-Ağam der.. Biz köyden çıkarken bu atla araba kimindi.Ağa cevap verir:
-Benim..
- Şimdi köye geri gidiyoruz bu atla araba kimin.. Ağa tekrar cevaplar:
- Benim..
Kahya bombayı patlatır:
-Ağam o zaman sen de ben de bu boku niye yedik???
İşte hikaye de olduğu gibi denemek için yapılacak yanlış bir tercih Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kırılma noktalarından birinden geçtiğimiz şu günlerde vereceğimiz kararın ne kadar önemli olduğunu anlatmak açısından çarpıcı idi. Belki örnek olarak kıyas götüremeyiz fakat bir durumu izah açısından her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan sayacağız şahıslar gibi darbe ile gelmeyip halkının diktatörü değildi. Yanlız şimdi sokakdan çevireceğiniz herhangi Irak halkından, Libya veya Suriye halkından kime sorsak “Irak’ın, Suriye’nin, Libya’nın eski durumuna dönmek ister misiniz?” diye, hiç tereddüt etmeden evet diyeceklerdir. İşte Saddam, Esed ve Kaddafi ne kadar kötü olursa olsun şu an ki durumdan kötü olamazdı. Onun için hata yapmaya gerek olmadığını bu virajı sağ salim geçip ülkemin güzel günlere erişmesini arzu ederim. Onun için basiretli karar verelim. Durmak yok yola devam...
Hayırlı işler dileği ile Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Facebook Yorum
Yorum Yazın