Grace Hallsell “Tanrı’yı Kıyamete Zorlamak” adlı kitabında Amerikalı Emekli Binbaşı Owen’in şu sözlerine yer verir. “Biz ahir zamanda yaşıyoruz. İslam mabedi (Mescid-i Aksa) havaya uçurulacak. İslam dünyasının çileden çıkmasına neden olacak bu durum İsrail’e karşı dünyayı yok edecek nitelikte bir ilahi savaşa dönüşecek. Bu da Mesih’i duruma müdahale zorlayacak.”
Hal Lindsey ise 1970 yılında yazdığı “Rahmetli Koca Dünya” adlı kitabında; “ İsrail’in, Tanrı’nın tarihsel tasarımındaki en son ve en önemli rolünü oynaması için tek bir şeye ihtiyaç var; O da iki Müslüman mabedinin yıkılarak, Musa Tapınağı’nın yıkılan yere üçüncü defa inşa edilmesidir.” der.
Anlayacağınız Evangelistler için sırada Mescid-i Aksa var.
Aptal İsrailliler, onlar görünürde Evangelistlerin mayın eşeğidir. Çünkü Evangelistlerin kıyamet projesi için Yahudilere bu dünyada rol biçilmiştir. O yüzden Evangelistler, “İsrail’in güvenliği” derler. Gerçekte, Yahudilerden nefret ederler.
Devam edelim…
Birleşik Devletler Başkanı George Washington; “Bizim yerleşim bölgelerimizin genişlemesi belli bir şiddet gerektirecektir, aynı bir kurt gibi” demişti.
1805 yılında Thomas Jefferson ise; “Tanrı, İsrail oğullarına tarih boyunca nasıl rehberlik ettiyse Amerika’nın kurucularına da öyle rehberlik etmiştir” diyerek bir bakıma kalıplaşmış Amerikan politikasını ifade etmiştir; “Manifest Destiny”(Belirlenmiş kader)
20 Ocak 2005 yılında Başkan Bush, yemin merasiminde; “Amerika’nın hayati çıkarları ile köklü inancımız artık yekvücut” diyerek Evangelistlerin yazdığı senaryoda sıkı bir oyuncu olduğunu/olacağını deklare ediyordu.
Öyle ki; Irak’ta bulunan Evangelist misyonerlerden Tom Craig şöyle demişti. “Tanrı ve Başkan Bush, bize İsa’yı Ortadoğu’ya getirme şansını doğurdu. Bu bana verilen bir emir.”
“Evangelion” kelimesi de zaten “müjde” anlamına geliyor.
Karşımızda, kendilerinin Tanrı tarafından seçilmiş üstün bir ırk olduklarına inanan bir avuç sapkın var ve bunlar bugün 90 ülkeyi ele geçirerek tek bir dünya devleti kurmayı düşünüyor.
Türkiye ise bu sapkın ve tehlikeli projenin tam merkezinde kilit bir ülke konumundadır. Hedefte öncelikle Türk milletinin köleleştirilmesi vardır. Çünkü Türkiye, bugün Erdoğan yönetiminde direnen son kaledir. Ve bu köleleştirmeye şiddetle tepki göstermektedir.
Bakınız, Evangelistler için 7 inayet dönemi kilisesinin 7’si de Türkiye’de bulunmaktadır. Efes Meryem Ana Kilisesi, İzmir, Bergama, Akhisar, Salihli, Alaşehir ve Pamukkale. Bunlardan Evangelistler için en kutsal olanı Bülbül Dağı’ndaki Efes Meryem Ana Kilisesi’dir. Türkiye, bu bakımdan onlar için çok önemli.
Türk istihbaratının yaptığı araştırmalara göre, Yeni Zelanda’daki teröristin de Türkiye’ye geldiği dönemde Efes Meryem Ana Kilisesi’ni ziyaret ettiği belirlenmiştir.
Yeni Zelanda’da yapılan terör saldırısı asla hafife alınmamalıdır. Bu saldırı hiç kuşkunuz olmasın organize bir saldırıdır ve arkasında ezoterik örgütler var.
Rahmetli Aytunç Altındal, Norveç’teki saldırıyı yapan Breivik’in, Tapınak Şövalyeleri’nin yönlendirmesinde olduğu için bu terör saldırısını düzenlediğini söylemişti. Çünkü Breivik’in internette yayınladığı manifestosundaki terim ve işaretler Tapınak Şövalyeleri’ne aitti.
Breivik de Tarrant canisi gibi bir sözde manifesto yazmıştı. Burada kalın bir haç ile içindeki yazılar Tapınak Şövalyeleri’ne ait SIGILL adı verilen bir yazışma türüydü. Terörist Tarrant da, Tapınak Şövalyeleri’ni kastederek; “ Beni kutsamaları için saldırı öncesinde iletişime geçtim ve kutsandım” demiş.
Breivik, 13 Şubat doğumlu idi. Çünkü Tapınakçılar 360 günlük takvimler ve 13 burçlu bir astroloji haritasına göre hayatlarını düzenliyorlar. Breivik de Tapınakçılar için çok önemli olan 13 Şubat 1979 tarihinde doğmuştu. Bu tarihte yani 13 Şubat’ta doğan kişiler tapınak astroloji haritasına göre Lilith burcundandır. Lilith’in İskandinavya’daki karşılığı mitiolojik olarak Valkiri adlı kadınlardır. Bu kadınlar savaşlarda kimin olup olmayacağını karar veren gizli güç sahipleri mitolojik yaratıklardır.
Rahmetli Altındal, Tapınak Şövalyeleri’nin 1452 yılından itibaren “Gül ve Haç Kardeşliği” ismini aldığını ve hâlâ çok aktif olduklarını söylüyordu. Öyle ki yönetimleri ve konseyleri var. Ve her 6 ayda bir yapılan toplantılarda bir araya geliyorlar.
Toplantılarını Roma, Londra ve Amerika’da yapıyorlar. CIA’nın başına geçecek kişi Malta’ya Tapınak Şövalyeliği’nden geçmek zorunda. NATO Genel Sekreterleri, devlet başkanları da dâhil hepsi belirli bir dönem “Tapınak Şövalyeliğinin Erdemleri” adlı eğitimden geçiyor. Avrupa Birliği’ni de bu örgüt kurdu.
Tapınakçılar Türkiye’de de varlar ve örgüt toplantılarını İstanbul’da gerçekleştiriyor.
Yakın dönemlerde dünya siyasetinde etkili rol oynamış yüzlerce kişi bu gizli örgütün üyeleriydiler. Örneğin, General de Gaulle, Valery Giscard d Estaing, Mitterrand, Avrupa Birliği’nin kurucularının tamamı, yüzlerce senatör, bakan ve milletvekili...
CIA’nın 4 başkanı ve 2 NATO Genel Sekreteri ve daha yüzlerce seçkin kişi Tapınakçıların devamı olan Gül ve Haç Kardeşliği ile Mason localarının üyeleriydiler.
BM, Dünya Bankası ve merkez bankaları gibi dünya çapında örgütlenmeleri kuran bu örgütlerin nihai amaçları tüm dünyayı Birleşmiş Milletler’de kuracakları bir hükümet aracılığıyla tek elden tek amaç için yönetmek ve yönlendirmektir.
Bu saldırıları bireysel bir öfke patlaması şeklinde yorumlayanlar yanılıyor. Türkiye, küresel şeytani örgütlerin hedefinde olan bir ülkedir. Bu bakımdan önce düşmanımızı tanıyalım ve hep birlikte ülkemizin istiklali ve istikbali için mücadele edelim. Bunun başka yolu yoktur.
Facebook Yorum
Yorum Yazın