Atilla YEĞİN

Atilla YEĞİN

Mail: atilla@teknikelektrik.com

TANZİM MESELESİ

Bu ayın popüler konusu sebze meyve fiyatlarındaki anormal artışlar. Bu anormal artışlar sonun da  gündemi istila edince kayıtsız kalmak mümkün değil di şüphesiz. Sebze meyva fiyatlarının artışına karşı  daha çok hükümetin çözüm olarak gündeme getirdiği Tanzim Satış’da şu an gündemi meşgul etmekte. Daha sonra çözüm olarak gündeme gelen tanzim satış bizleri  70’li yıllara götürmedi değil bir anda. O yıllarda Tanzim satışların kuruluş amacı üreticiden  tüketiciye, aracısız satış vasıtası ile   ve bununla beraber tüketiciye daha ucuz ürünü ulaştırmak maksatlı idi. Bu sebeple tanzim satış yolu ile  temel tüketim maddelerini tüketiciye en ucuza ulaştırmak gayesi ana hedefti. İlk uygulamaları Tariş üzerinden İzmir de açılan Tanzim Magazaları sonra tüm ülkede yayılmış. Tanzim satışları Türkiye’deki diğer il ve ilçe belediyeler’de örnek model olarak almış bir dönem amacına hizmet etmişti. Benim gibi ellili yaşlara merdiven dayamış neslinde Tanzim Satış kuyruklarında geçirdiği bayağı zaman olmuştur elbet. Bugün belkide birçoğumuzun artık evine almadığı iki adet Sana yağı için saatlerce kuyruk beklediğimizi hiç unutmam mümkün değil.

Tabi ana konu olan sebze meyve fiat artışını engellemek için acilen getirilen Tanzim satış olgusu bir miktar süpekülatif artışın önüne geçti piyasalarda görünene göre.


Ürünün  kalitesi, maliyeti, zamanlaması, hem de israfı noktasında kritik bir ekosistem amaçlanarak çıkarılmış olan .”Hal Yasası” olarak bilinen 5957 sayılı Sebze ve Meyveler  ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun yeteri kadar sorunu çözüyor mu?  Ya da yeni ihtiyaçlara göre yeni bir hal yasası acil zorunluluk mu? Son dönem yaşadığımız bu artış kaosunun temel sebebi çok kar elde etmek amacı ile fiyatları anormal artıran Kabzımal ve aracı tüccarlar da mı tüm suç. Eğer böyle ise sorun devlet açısından halledilmesi kolay bir problem. Devletin yetkileri ile bunları bulmak çocuk oyuncağı sonuç da bir düzine aç gözlü tüccarı bulur ve cezasını verirsin bir daha da kimse buna cesaret edemez. Fakat bizim yaşadığımız problem sadece bundan ibaret değil. Gözüken o ki psikolojik olarak sorun bir miktar halledildi. Yalnız işin çoğunluk yükü tüketiciyle devlete düşmekte. Tüketici olarak bizlere düşen en büyük olay bence her meyve ve sebzeyi mevsiminde yemek ve tüketmek. Fiyatı artan sebzelerin bir kısmına baktığımda maalesef bu mevsimin meyvesi olmayan ürünler. Dolayısı ile üretimi seralarda  daha güç koşullarda daha maliyetli üretilen bu ürünler doğal olarak fiyatı artmakta. Mevsiminde doğal ihtiyaç maddelerini kullanarak bu arz talep dengesine katkı da bulunabiliriz.  Üretici cephesinden baktığımız da sorunun en az problem çıkaran kaynağının çiftci cephesinden olduğu görülmekte. Bu konu ile ilgili yapılan değerlendirmelerde mikrofon tutulan çiftçi biraz da isyan ederek Devletin bu müdahalesini patatesi tarlada  20 kuruşa satmakta zorlanırken olaya müdahil olmayan devletin patates 6 liraya satılırken müdahale etmesine ve ilgi göstermesine tepki gösteriyor doğal olarak.


Çiftçi haklı olarak girdi maliyetlerinin yüksek olduğunu, düşürülmesi için gerekli sübvansiyonların yapılmasını arzu etmekte.  Çiftçiyi en çok etkileyen mazot ve gübre fiyatlarının çitçi lehine düzenlenmesini acil olarak hayata geçirilmesini yetiştirdiği üründen de gerçek  hakkını talep etmekte. Sosyal  ve adil olan devlette tüm bu ilişkileri gereği üzerine düzenlemeye ve yönetmeye mecburdur. Gerektiğinde devletçi sıkı piyasa gerektiğinde de serbest piyasa koşullarını uygulayarak planlamalarını yapmağa mecburdur. Ayrıca zaruri tüketim maddeleri olan sebze, meyva ve tahıl ürünlerini planlı bir şekilde ürettirmek ve son tüketiciye en uygun şekilde ulaştırtmak devletin değişmez görevlerindendir.

Hayırlı işler dileği ile Allah yar ve yardımcımız olsun.


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar