Bu olaylar özellikle bana Nevzat Tandoğan’ı ve tek parti diktotaryasını hatırlattı. Bu halkın Cumhuriyeti kurdukdan sonra yönetimi gasp eden ittihatcı bir avuç yöneticinin kendi güç kavgaları arasında gözlerini kırpmadan birbirlerini acımasızca harcamalarını sizlere geçen ayda Mareşal Çakmak’ın ölümünü yazarak aksettirmiştik.
Nevzat Tandoğan, Tek parti döneminin sembol isimlerinden. Atatürk döneminden başlayarak intihar edene kadar Ankara valiliği yapmış “Bu memlekete komünizm gelecekse onu da biz getiririz” sözlerinin sahibidir. Despotluğu hukuk tanımazlığı ile meşhur olup valiliğinin yanı sıra 18 yıl Ankara belediye başkanlığı da yapmıştır. Said Nursi’yi makamına getirterek zorla şapka giydirmeye çalışmış, kendi döneminde köylüleri Ankara’ya girmesini yasaklamıştır. Osman Yüksel Serdengeçti’nin kendisi hakkında konuştuğunu işitince tutuklanmasını istemiş, makamına getirildiğinde Serdengeçti’ye “Ulan Öküz Anadolulu! Milliyetçilik, komünizm size ne, Sizin göreviniz mahsul yetiştirmek ve oğullarınızı askere göndermektir. Sizden beklediğimiz sadece bunlardır” demiştir.
Ankara'nın 18 yıllık Valisi, Belediye Başkanı ve aynı zamanda CHP İl Başkanı olan Nevzat Tandoğan 1946 yılında gelişen olaylar zinciriyle 1940’ların gizemi içinde kayboldu gitti adı kaldı Ankara meydanlarına yadigar.
1945 yılında Ankara sosyetesi ve Rus Büyükelçiliği’nin de doktoru olan Dr. Neşet Naci Arzan 17 Ekim 1945’te silahlı saldırı sonucu öldürülür. Saldırıyı üstlenen Reşit Mercan adlı genç, polislere teslim olur. Mahkeme sırasında Reşit Mercan’ın şahidi dönemin Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay silahı kendisinin temin ettiğini söyler. Hadise Ankara’da şok tesiri yapar. Suçu üstlenen Reşit Mercan’ın Vali Nevzat Tandoğan ile saldırıdan önceki gece bir saat görüştükleri ortaya çıkar. Devam eden Ankara cinayeti davasında şahitliğine başvurulan Nevzat Tandoğan’ı intihara sürükleyen olay, büyükelçilerin doktoru olarak bilinen Dr. Neşet Naci Arzan’ın muayenehanesinde tabanca ile vurularak öldürülmesi ile başladı. Fakat mahkemede Reşit Mercan çelişkili ifadeler vermeye başlayınca savcılık cinayetin adi bir suç olmadığı görüşüne vararak yeniden incelemeye başlattı. Tahkikat sonucunda katile silahı sağlayan kişinin Kazım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay olduğu anlaşıldı. Mahkemenin kararını Yargıtay'da bozduran ve gelişmelerin seyrini Tandoğan aleyhine olacak şekilde değiştirmeye sebep olan dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Fahrettin Karaoğlan, 16 Haziran 1946 tarihinde otomobili içinde ölü bulunmuştur. Tandoğan ‘’ Memlekete solculuk gerekirse şeflerimiz emreder, onu da biz yaparız" diyecek kadar sistemin sadık bir hizmetkarı olan. Ama bilmediği sistemin acımasızlığıdır. Demokratik hayata geçip, çok partili siyasetin ilk adımlarının atıldığı o günlerde eski alışkanlıkları gereği Reşit Mercan'ın adalet önünde nasıl konuşması gerektiği hakkında kulağını çekmeye kalkışınca mahkeme de tanık olarak çağrılır. Avukatın kendini sıkıştırması ve mahkemedeki olaylar alışmadığı bir ortamdır ve bunları kendine yediremeyip, arkasında durmayan İnönü ve ekibine kırgın olarak tanık olarak çağrıldığı mahkemede sanık durumuna düşence, aniden bunalıma girip 9 Temmuz 1946 gecesi kafasına bir kurşun sıkarak intihar etmiştir. Bu olaydan sonra 31 Mart ve Dersim isyanı gibi olaylarda aktif rol alan zamanın Genelkurmay başkanı Kazım Orbay bu intihar olayı ile bağlantılı olarak görevden alınarak Askeri Şura üyeliğine tayin edildi.
Kazım Orbay aynı zamanda Enver Paşa ve Nuri Kıllıgil Paşaların eniştesidir. Çok partili döneme girerken 1946 seçimleri sonunda tarihe yansıyan girift olaylar ve sonrasında 1950 seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Olaylar hep aynı zihniyet hep aynı sadece oyuncular değişmekte.
Facebook Yorum
Yorum Yazın