‘’Acem Mektupları’’ kitabı 1700’li yıllarda Montesquieu ‘nin kendi adıyla yayınlamaya cesaret edemeyip yaşadığı ülke Fransa’da değil Hollanda’da isimsiz yayınlattığı kitabının ismi. Eserinde Fransa’yı alaycı bir uslupla değerlendirirken Osmanli İmparatorlugu ile ilgili ilginç gözlemler ve teoriler ortaya koymuştur. Batının doğuya bakışını ve yaklaşımını şekillendiren Oryantalizmin (şarkıyatcılık) ortaya çıkmasında öne ayak olmuş çalışmadır.
Bizi ilgilendiren kısmıyla iki Acem (İranlının) ağzıyla kaleme aldığı Osmanlı topraklarındaki seyahatinden birkaç parağraf aktaracak olursak.
‘’Tokat'la İzmir arasında seyahat ederken adı zikredilmeye değer tek bir kasaba görmedik. Osmanlı İmparatorlugu'nun zayıflığını hayretle gözlemledim: sade ve mutedil bir şekilde beslenmeyen, ama onu mutemadiyen tüketen ve körelten sert ilaçlara güvenen bir hasta adam gibi. Rüşvet ve yolsuzlukla işbasına gelmiş paşalar, görevli oldukları vilayetlere gittiklerinde sanki ülke fethetmiş gibi oraları yağmalıyorlar. Küstah milisler anca kendi kaprisleriyle yönetilebiliyor. Kasabalar dağılmış, şehirler terk edilmiş, ülke perişan, tarım ve ticaret tamamen savsaklanmış. Toprak mülkiyetinin kimde olduğu belli değil, ve sonuç olarak toprağın değerini artırma arzusu eksilmiş halde. Ne rutbesi olanlar ne de tasarruf edenler güç sahiplerinin kaprislerine karşı bir şey yapabiliyorlar. Bu barbarlar bütün sanatları terk etmişler ve hatta savaş sanatını bile. Avrupa ulusları her gün daha has hale geldikleri, iyileştikleri halde, bu insanlar ilkel bir vurdumduymazlık halinde kalmışlar ve savaşlarda kullanmaları gereken yeni icatlari bile kullanmak nadiren akıllarına geliyor velev ki bunlar kendilerine karşı binlerce kere kullanıldığı halde. Kendileri ticaret yapmaya yetkin olmadıklari halde faal ve girişimci Avrupalıların kendi ticaretlerini yapmasına da büyük tereddütle izin veriyorlar, üstüne üstelik bir de yabancılarin ticaret yaparak zengin olmalarina izin vermenin iyilik olduğunu düşünüyorlar. Başından sonuna kadar bu ülkeyi geçtim, sadece İzmir zengin ve güçlü olarak anılabilir ve zaten İzmir de bunu Avrupalılarin refahına borçlu.
(Ramazan ayının ikinci günü, 1711)"
Bir batılı bakış açısıyla yazılıp gerçekten küçültücü ve aşağılayacı bir söylem olsa da kendi içerisinde barındırdığı gerçekleri de yadsıyamayız. Zaten çok fazla geçmeden yüz sene sonra Osmanlı sistemi çökmüştü. Onun bakiyesi olarak kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’de batının bağladığı parangalarla beraber yüz senede öyle geçirdi. İşte ben burada ikiyüz sene sonra Acem Mektupların’da seyahat eden iki acemi (İranlı) hayal karakterini yeniden İran sınırından içeri Türkiye’ye sokup oradan Kars-Erzurum hattından alıp dağlardan Ovit tünelinden geçirip Karadeniz otoyolundan Perşembe tünelinide geçerek çift şeritli otoyollardan ferah bir şekilde güzelim kasabalarımızdan geçerek başkent Ankaramıza (Onlar hatırlamaz ilk geçtiklerinde minik bir kasaba idi ). Oradan hızlı trenle İstanbul Anadolu yakasına. Oradan da isterlerse karayolu ile Atatürk köprüsünden (1. Köprü), Fatih Sultan Mehmet Köprüsünden (2. Köprü) yada Yavuz Sultan Selim Köprüsünden (3. Körprü) Asya kıtasından Avrupaya geçebilirler. Bir diğer şık da boğazın altından tünelle kara yolu ile veya
Marmarayla tren yolu ile geçebilirler. Oradan da Fransaya uçakla isterlerse Atatürk (1. Havalanı), Anadolu yakasın da kalıp Sabiha Gökçen (2.Havalanı) yada yine Avrupa yakasından Kanuni Sultan Süleyman (3. Havalanı)’nı kullanabilir. İki aceme bu seyahati yaptırdıktan sonra sanırım Paris’e inmeden ikiside hasetlerinden havada infilak ederler. Batı ne olur siz düşünün.
Necip Fazılın “Destan” şiirinden bir kıta ile yazımı sonlandırıyorum
“Geçenler geçti seni
Uçtu pabucun dama
Çatla Sodom-Gomere
Patla Bizans ve Roma!
Öttür yem borusunu öttür
Öttür borazan!
Allah’ın on pulunu
bekleye dursun on kul
Bir kişiye tam dokuz
dokuz kişiye bir pul
Bu taksimi kurt yapmaz
kuzulara şah olsa”
Üstadın dediği gibi bu kurtların taksimini bozma zamanı geldiğini haber veriyor, bu coğrafyadaki hakça taksimatın zamanının geldiğini bildiriyorum.
Hayırlı işler dileği ile. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Facebook Yorum
Yorum Yazın