Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

Sürdürülebilir ve Yenilenebilir Enerji

Bu ayki yazım her zamankilerden biraz farklı. Yazacaklarım bir insanın ve bir annenin gelecek kaygısından öte tüm insanlığın endişesi belki de.


Aslında her şey, bir gün en ihtiyacım olduğu zamanda telefonumun şarjının bitmesi ile başladı. Acil dışarı çıkıp oğlumu okuldan almam gerekiyordu. Dolayısı ile şarj edecek vaktim yoktu. Hemen çantamdaki power bank’a uzandım. Ne yazık ki o da bitmişti ve ben bir gece önce onu doldurmayı unutmuştum. O an enerjinin hayatımızdaki önemini daha doğrusu enerji tükendiğinde ne kadar çaresiz kalabildiğimizi fark ettim. Belki sıradan bir insan bunu kafasına çok takmayabilirdi ama ben Fizik eğitimi almıştım ve enerjinin yaşamımızın var olmasından ölüme kadar ihtiyacımız olan kaynak olduğunu biliyordum. 


Enerji kullanımının hayatımızın bu kadar içinde olması da aklıma başka sorular getiriyordu. Ancak Örneğin bu kadar bağımlısı olduğumuz enerji kullanımı sağlığımızı çevremizi nasıl etkiliyor? etkiliyordu? Acaba bazı hastalıklarla bağlantısı var mıydı ve nasıl? Küresel ısınma denen şeyin (-ki dünyanın sonu olduğu hep söyleniyor) neden enerji kullanımıyla ilişkilendirilmekte, ilişkili miydi? 


Bu konuları bir uzmana sormalı ve bir şekilde içimi rahatlatmalıydım. KWA Türkiye Enerji Proje Geliştirme LTD. Şti’nden Enerji Verimliliği Uzmanı Haluk Sayar’a endişelerimi anlattım. Aldığım cevaplar bu konuda hiç de haksız olmadığımı gösteriyordu.


Henüz felaket durumda değildik fakat eğer bu vurdum duymazlık ile enerji kullanımına ya da var olan üretim şekline yatırım yapmamaya devam edersek var olan enerjilerin gittikçe çok ciddi sağlık ve çevre problemleriyle karşılaşacağımız ve hızla yok olacağı da aşikâdı. O halde doğayla dost ve sağlığımıza zarar vermeyen sürdürülebilir ve yenilenebilir enerjiyi daha fazla kullanmamızın kısa zamanda devreye sokmak gerekiyordu. Yazımın bundan sonraki kısmına Haluk Sayar’ın sözleri ile devam etmek istiyorum.


“Enerjiyi  en verimli şekilde kullanmak  güneş, rüzgar ve su gibi doğal kaynaklardan üretmeye “Sürdürülebilir Enerji” diyoruz. 


Mevcut durumda enerji ihtiyacımızın ağırlıklı bölümünü petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtları yakarak karşılıyoruz. Bu yanma sonucunda da atmosfere CO2 (karbon di oksit), NO2(azot di oksit) gibi zararlı ve zehirli gazlar saçılıyor. Bu gazlara uzun ve yoğun olarak maruz kalan insanlar özellikle solunum yoluyla ilgili sağlık problemi yaşarlar. O yüzden özellikle büyük şehirlerimizde ya da örneğin Yatağan gibi termik santral çevrelerinde astım ve akciğer kanseri vaka sayıları hızla artış gösteriyor. Bu gazlar yağmurla birleşip asit oluşturarak sebze ve meyveleri yetişirken zehirler ve ardından  biz de sonra onları tüketiriz. Bu zehir yavaş yavaş vücudumuzu zehirler.


Sera gazlar aynı zamanda atmosferimizi bir sera gibi kaplıyor, güneşten gelen ışınları atmosfer içerisinde hapsediyor, sıcaklıklar artıyor ve iklim değişiyor. Bu gün öyle bir noktadayız ki, bu durum eğer bu şekilde enerji kullanımına devam edersek artık dünya bir daha geri dönülemeyecek iklim değişikliğine bağlı çevre felaketleriyle karşı karşıya kalacak. Ve kuraklık bunun başında geliyor. Bundan sonra ki dönemde petrol yerine su için savaşan ülkeleri görmek şaşırtıcı olmamalı. Ülkemizin önemli bir bölümü de maalesef bu durumdan fazlasıyla kötü etkilenecek.


Atmosferimiz devamlı hareket halinde olduğundan, küresel ısınma tek bir ülkenin tutumuyla değil tüm dünyanın aynı anda önlem alması halinde önlenebilir. Birleşmiş Mmilletler her ülkenin sera gazı salımlarında kısıtlamaya gidilmesi konusunda çalışsa da, sonuçların çok da iç açıcı olmadığı ortada.


Burada felaket tellalığı yapmak gibi bir niyetim yok. Ancak bunların farkında olmalıyız ve bu durumdan nasıl kurtulabiliriz onu düşünmeliyiz. 


Enerji kuşkusuz olmazsa olmazlarımızdan biri. Her ülke için daha çok büyümek daha fazla  enerji daha fazla enerji tüketmek anlamına geliyor.  Ama nasıl? Bir çok ülke enerji politikalarını belirlerken enerji kaynaklarının ucuz, ulusal, temiz, kesintisiz, çeşitli (tek kaynağa bağlı olmayan) ve güvenli olmasına göre hareket ederler.  Çoğunlukla da en ucuz her zaman en tercih edilen olur. Bunun da karşılığı atmosferi en çok kirleten kömür ya da katı yakıt kullanan enerji santrallerinden üretilen göreceli ucuz enerjidir. Göreceli diyorum çünkü elektriği belki ucuza üretirsiniz ancak toplum sağlığına ve çevreye verdiği zararları hesaba kattığınızda belki de en pahalı üretimi yapmış olursunuz.


Gelelim çözüme, Türkiye enerjisini endüstrileşmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda hiç verimli kullanamıyor; özellikle yüksek enerji ihtiyacı olan endüstri birimlerinde. İlk olarak enerji verimliliğini artıracak her türlü yasal mevzuat, teşvik gibi mekanizmaları daha yaygın ve yoğun öne çıkarmalı. 


Bir diğeri yenilenebilir enerji seçenekleri; Türkiye hep deriz ama gerçekten de güneş ülkesi olması açısından şanslıdırdir. Örneğin; Türkiye güneşlenme ortalaması Almanya ortalamasının iki katıdır. Ancak Türkiye de kurulu güneş enerjisi santrali 500 MW iken Almanya da 40.000 MW. Almanya yılın bazı günlerinde tüm elektrik üretiminin %75 ini sadece yenilenebilir enerjiden karşılayabiliyor. Şöyle bir örnek vermek gerekirse Konya’nın %3’lük bir kısmını güneş panelleriyle kaplayabilsek, Türkiye’ nin tüm elektrik ihtiyacını karşılayabilecek kadar elektrik üretebiliriz. Bu nokta da tabi üretilen elektriğin depolanması, dönüştürülmesi gibi başka teknik konularda var, ancak Türkiye tüm enerji ihtiyacının tümünü yenilenebilir enerjiden çok rahat karşılayacak potansiyele sahip bir ülke. 


Kısaca zaten tükenecek olan fosil yakıtlardan bir an önce uzaklaşmak ve dünyamıza nefes aldırabilmek için, sürüdürlebilir enerji seçeneklerine her zamankinden daha fazla önem vermek zorundayız.”


Bu ayki yazım burada bitiyor. Ben Sayın Haluk Sayar’dan edindiğim bu değerli bilgiler ile hem aydınlandım hem endişelendim. Enerjinizin, güneşinizin ve bereketinizin bol ama sağlıklı olmasını diliyorum. Aşk’ınız daim olsun, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar