Sn. Başbakan’ın Azınlıklarla İlgili Çıkışı ve İlginç tartışmalar

Geçen ayın en çok tartışılan konularının başında Sn. Başbakan’ın mayınlı arazilerinin temizlenmesi konusuna değinirken bir miting alanında söylediği “Bu memlekette azınlıklara karşı ayrımcılık yapılmıştır, aslında bunlar faşizan davranışlardı” cümlesi aslında bence tarihe geçen önemli cümlelerdir.

Gerçektende Sn. Erdoğan’ın bu sözleri çok tartışıldı. Destekte gördü, ciddi eleştiri de aldı.

Ben burada mayın temizlenmesi konusuna girmeyeceğim. Bu teknik bir konu, zaten yetkililer yazıp, çizip konuşuyor.

Ama Sn. Erdoğan’ın azınlıklarla alakalı söylediklerinin üzerinde durmadan geçemeyeceğim. 1930’lu yıllardan itibaren canlı tarih şahit olmuştur ki; bu ülkede azınlıklara maalesef baskılar uygulanmıştır. 1942 yılında varlık vergisi adı altında Musevi vatandaşlarımız tehcire tabi tutulmuşlardır. Gayrimenkullerine el konulmuş ve mağdur edilmişlerdir. Bu konu şarkılara – filmlere konu olmuştur. Bakın size bununla alakalı bir anımı anlatayım. Yıl 1997 Kasım ayı. Bir anahtarcı firma ile Brezilya’nın Rio De Jeneiro şehrindeyiz. Hani bu bizim elektrik sektörünün meşhur promosyon gezileri var ya !!! Onlardan bir tanesi için yine Brezilya’ya gitmiştik. Bir spor mağazasından alışveriş yapıyoruz. İşte Ronaldo forması falan, futbol topu v.s. O sırada bizim başyazarımız Mustafa Albayrak ve arkadaşları da yanımızda olaya şahit oldu. 80 yaşlarında bembeyaz saçlı, yaşlı bir amca-ki oranın dükkanın sahibi olduğunu öğrendik sonra. Yanımıza yaklaşıp bizim pahalı bulduğumuz malzemelere “Beleş…. Beleş…” diye espri yaptı. Yanımızda Çetin Bulut her zaman ki bilgiç tavırlılığı ile (Mustafa beyin arkadaşı ya kendisini bir şey sanıyor) “AAA !!! Bak adam Arapça ezberlemiş bize hava atıyor bir kelime ile. Türkçe konuşacağına bizi inandırmaya çalışıyor” dedi. Bunun üzerine yaşlı amca “Yoo… dedi; bir kelime değil sizin kadar Türkçe bilir ve konuşurum dedi” Tabii biz şok olduk; Brezilyalı bir amcanın Türkçe konuşmasına. Oysa adam devam etti konuşmaya “ Ben dedi 1942 yılında varlık yasası sebebi ile Türkiye’den kaçan Musevilerdenim. Buraya kaçtım, Brezilyalı eşim var. Oğlum bu dükkanın sahibi. O sadece Portekizce bilir Türkçe bilmez” dedi. Yani Brezilya’ya bile kaçırttığımız adama rastladık. 1492 yılında İspanya (Endülüs o zaman) ‘dan kaçan Museviler Osmanlıya sığınmış ve Osmanlıda kendisinden bu aman dileyenleri en güzel şekilde korumuş ve hiç mağdur etmemiştir. Taa ki 1942 deki varlık vergisine kadar. Adamları bu yasa ile kaçırtmışız.

Pekiyi ya 6-7 Eylül 1955’deki olaylara ne demeli? Rumları çok basit bir provakasyonla İstanbul’dan, Trakya’dan kaçırmışız. Hem de Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldı yalanı ile. Bunlar bizim tarihteki yanlışlarımız. Biz tarihi gerçekleri kabul etmeliyiz. Kendi yanlışlarımızı da otokritik etmeliyiz ki kalkıp başka Devlet – Millet veya zihniyetlerin yanlışlarını da söyleyebilelim.

Ben bu açıdan Sn. Başbakan’ın azınlıklarla ilgili tespitlerini önemli buluyorum.