X kuşağı yeniliklere adapte olmaya çalışırken , bir yandan sabırla iş hayatlarında kademe atlıyor; Y kuşağı iş hayatında hemen yönetici olmayı , para harcamak için çalışmayı tercih ediyor, kendi görüşlerinden asla vazgeçmiyor; Z kuşağı ise artık sokakta birdirbir oynamıyor , ıpad ‘ leriyle sosyalleşiyor.
Yıllar önce katıldığım bir eğitim seminerinde matematik denklemlerini çağrıştıran X, Y, Z kuşaklarının ne olduğu ve en belirgin özellikleri anlatılmıştı. Konu oldukça dikkatimi çekmişti. Yazıyı okudukça sizlerde hangi kuşağın özelliklerini taşıdığınızı daha iyi anlayacaksınız. Şimdilerde ise başka bir kuşaktan “ K kuşağından “ söz ediliyor.
Dünya genelinde X, Y ve Z genç kuşakları olarak adlandırılan bu kuşakların genel özellikleri kısaca şöyle anlatılıyor :
X nesli, 1965-1979 arası doğanlara denir. X nesli kurallara uyumlu, aidiyet duygusu güçlü, otoriteye saygılı, sadık, çalışkanlığa önem veren bir kuşak olarak tanımlanıyor . İş yaşamlarında çalışma saatlerine uyumlu olup iş motivasyonları yüksektir. Belirli çalışma süresinden sonra kademe atlayabileceklerine inanırlar ve sabırlıdırlar. Daha çok yaşamak için çalışırlar. Ayrıca, bu nesil, bir takım icatlara, buluşlara şahitlik etmiştir. Dünyaya gözlerini merdaneli çamaşır makinesi, transistörlü radyo, kaset çalar ve pikapla açan X nesli sakinleri pek çok dönüşüm yaşamıştır. Özellikle, teknoloji açısından düşünüldüğünde, bilgisayar sistemlerinin dönüşümü ve buna bağlı değişen iş yapış şekillerine adapte olmaya çalışmışlardır.
Y nesli, 1980-1999 arası doğanlardır. Kuşaklar arası farklılığın en çok hissedildiği nesil özelliği taşırlar. Çünkü onlar bağımsız olmayı seviyorlar, özgürlüklerine düşkünler ve iş yaşamlarında da farklılar. Belirlenen mesai saatleri arasında çalışmayı sevmiyorlar.. X nesline göre Y neslinin örgütsel bağlılıkları azdır ve çok fazla iş değiştirdikleri de söyleniyor . Bir an önce yönetici olmak ya da kendi işlerini kurmak istiyorlar. Onlar, iş hayatını sadece yaşamlarını sürdürebilmek için değil, daha rahat para harcamak için istiyorlar. Y nesli, çok farklı kişisel özellikler taşımakta ve özellikle üniversitelerden yeni mezun olanları kapsamaktadır. Y neslinin uyumsuz olduğu, kendisinden farklı düşünenleri acımasızca eleştiri yağmuruna tuttuğu da bir gerçek. Bu durum aşırı bireyci olmasından ve otorite tanımamasından kaynaklanıyor. Bu nesil kural tanımıyor.
Z nesli, 2000 yılı ve sonrası doğanlara denir. İnternet ve mobil teknolojileri kullanmayı seviyorlar. Günümüzde yaygın olan akıllı telefonlar, ipad’ler ya da tablet bilgisayarlar ile her alanda aktifler. Özellikle internet aracığıyla sosyalleşmeyi tercih ediyorlar. Diğer nesillerden farklı olarak, internet ve teknoloji ile doğdukları tabir edilir.] Oyuncak yerine ipad’lerle oynarlar ve teknoloji ile birlikte büyürler. Bu yüzden de çabuk tüketen bir nesildir. Fakat internet ile fazla haşır neşir olduklarından aynı anda birden fazla konu ile ilgilenebilme yeteneklerinin gelişeceği tahmin ediliyor . Söz konusu bu yetenek aynı zamanda Y neslinde de yaygın olarak görülüyor ve bu tek bir konuya odaklanmaya göre daha pratik olabilir.
“ X kuşağı öncesi öncesi yok mu? ” diyenler olabilir. Söz konusu yıllardan önce doğanlara ise “sessiz kuşak” diyoruz. Sessiz kuşak, 1927-1945 döneminde doğanlar olarak anılır ki; onlar babaannelerimiz, dedelerimizdir. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’deki Cumhuriyet kuşağıdır.
Son günlerde K kuşağı kavramı da karşımıza çıkmaya başladı. Peki nedir K kuşağı?
Prof. Hertz, 1995-2002 yılları arasında doğan kişiler için ilk kez bu kavramı kullanmış. Adını, Açlık Oyunları filminin ana karakteri olan Katniss Everdeen’den almış. Hertz’e göre bu nesil yaratıcı, üretici ve mucit bir nesil, sadece satın almak istemeyen, tasarlama ve yaratma sürecinin bir parçası olup tükettikleri ürünlere, hizmetlere ve medyaya kendi damgalarını vurmak istiyorlar. Etrafımızda aldığı ayakkabıyı, pantolonu boyayan, üzerine bir şeyler yapıştırarak aldığı ürünü kişiselleştiren gençleri görebilmek mümkün.
Ayrıca bu nesil, çevresel faktörlerin ve dış dünyanın tehlikelerinin en çok farkında olan bireylerden oluşuyor. Ekonomik çöküş, işsizlik, terör, savaş ve göç gibi gerçeklerle teknoloji dolayısı ile erken tanışan karamsar, gerçekçi, adaleti sorgulayan gençler bunlar. Bu kuşak için Karamsar kuşak da deniliyor. İlgilendikleri kavramlar; Sosyal sorumluluk, Şeffaflık, Adalet ve Ahlak!
Bu kuşak için teknoloji her şey, özellikle akıllı telefonlar onlar için haber, aile ve arkadaşlarını temsil ediyor. Ulaşılabilirlik onlar için varoluşsal bir anlam taşıyor. Kimilerine göre kafasını telefondan, bilgisayardan kaldırmayan, hiçbir şeyden haberleri olmayan gençler aslında tüm dünyadan haberdarlar ve bir tık ile sosyal yardım kampanyalarına dahil olabiliyorlar. Onların korkuları bir önceki nesillerden çok farklı; K Kuşağı çocuklarının % 75’i en çok terörden, %66’sı ise iklim değişikliğinden, %72si ise borçlanmaktan korkuyor ve ileride başarılı olabileceklerine dair umutları sınırlı. “Ben her şeyi hak ediyorum”cu . Y kuşağından bu anlamda da ciddi bir farklılık gösteriyorlar. Görüldüğü gibi, kendini seven ancak bencil olmayan, bağlı ama henüz yalnız, endişeli fakat pragmatik, riskten kaçınan ancak girişimci olan K Kuşağı, kendinden önceki nesillerden çok farklı.
Peki K Kuşak çocuklarının annesi, babası ve eğitimcisi olmak nasıl olacak? Neler yapmalıyız ?
Görülüyor ki K kuşağı çocuklarını masa başında oturtup bilgiyi önlerine sunarak değil, aksine onları aktif olarak öğrenme sürecine katarak, sorumluluk vererek, deneyimlemesine fırsat verebilecek ortamlar sunarak onları eğitim sürecine dahil edebiliriz. Eğitim stratejileri mutlaka değişmeli. K Kuşağı çocuklarının eğitiminde merak, rekabet, hareket, stres, ses ve görsellik önemli etkenler. Bunların hepsini içeren eğitim ortamlarını sunmamız gerekiyor.. Eğitim ortamları ve müfredatlar çoklu zeka alanlarına göre düzenlenmelidir. Literatüre yeni eklenen “Varoluşsal Zeka” ve “Okuma Zekası” kavramlarını da unutmamak gerekli. Bu çocuklardan sadece akademik başarı beklemek yanlış olacaktır. Onlar sosyal hobileri üzerinden başarılı olmayı tercih edecekler gibi görünüyor. Bu da şu demek; Pek çoğumuz gibi maaş ve statü odaklı değil aksine varoluşsal amaca hizmet edecek işler peşinde koşacaklar. Akademik başarı onlar için tek kriter olmayacağı için çocukları sosyal hobilere yönlendirmek onların geleceği için çok önemli bir yatırım olacaktır.. Güven ve Adalet, onlar için varoluşsal kavramlar olduğu için, sizlerden bu konuda hassas olmanızı beklerler.
Bir ebeveynler ve eğitimci olarak ; K Kuşağı Çocukları ile iletişimde, ders notu ile korkutma, ceza vb. yaptırımlar hiçbir işe yaramıyor ve yaramayacaktır. Eğitimde bunu birebir yaşıyoruz zaten.Artık notun pek bir önemi kalmadı. Onlarla sağlıklı iletişim kurabilmek için manevi duygular ; şeffaflık, güven, adalet, sosyal sorumluluk kavramlarını ön plana almamız daha yararlı olabilir. Bu güne kadar gelen kuşaklar, kendisinden sonraki kuşağa bir şeyler öğretmiş olabilir, bu kez K Kuşağı bizlere çok şey öğretecektir.Kaybolan bu değerle sahip çıkmalı ve göstermeliyiz. Onlardan da öğrenmeye her zaman açık olmalıyız
Sevgi ve mutlulukla kalın…
www.yeniakit.com.tr
Facebook Yorum
Yorum Yazın