Bu ayki yazımızı aslında geçen ayki yazımızın detaylı devamı şeklinde düşündüğümüzü belirtmiştim. Yazımızın başlığına baktığımızda aslında hedeften şaşmadığımızı görürüz. Yani geçen ay yazdığımız “Sektörümüz Dünya Elektrik Sektörünün Neresinde” yazısı ile bağlantılı.
Öncelikle şunu belirtelim.
Şirket-i Ebed Müddet kavramı Prof. Dr. Mustafa Özel’e aittir. Onu da burada ifade etmeliyim. Yani bir şirket ebedi olabilir mi? Hani Osmanlıda ifade ediliş şekli ile Devlet-i Ebed Müddet. Nasıl Osmanlının ebedi olması istenmişse, bu günde insanoğlu sahip olduğu şirketlerin ebedi olmasını istemektedir. Ancak nasıl Osmanlı Devleti ebedi olmamışsa, hiçbir çağdaş şirket de ebedi olamayacaktır. Hani daha önceden de defalarca yazdığım gibi “Her Nefes Ölümü Tadıcıdır” emri ilahisi gereği…
Ancak insanoğlu hep ebedi olmak ister. Bu Osmanoğulları içinde geçerlidir, günümüz çağdaş şirketleri içinde geçerlidir. Şimdi Dünya şirketlerinin ve ülkemiz şirketlerinin genel ortalamasını istatikçiler aldıklarında ortalama şirket ömrü 25 yıl olarak çıkmaktadır karşımıza. Yani bütün Dünya bir araya gelse, çağdaş teknolojileri ve yöntemleri kullansa ortalama şirket ömrü 25 yıldır. Buna Coca Cola da dahildir. Siemens de dahildir. General Elektrik ve diğerleri de dahildir. Tabii bir çok okurumun bunların 150 – 160 yıllık olanlarının olduğunu söylediklerini duyar gibiyim. Ama ben ortalama ömürlerini söylüyorum. Kaldı ki 2008 krizi göstermiştir ki hiç br şirket baki değildir. Hatta işin acı tarafı, Dünya şirketlerine ve ekonomilerine, hatta devletlerine akıl veren, kredi notu veren, hatta kredi veren şirket ve finansal kuruluşlarda bu krizde batabilmişlerdir. Batmayanlar, ayakta dimdik duranlar vardır. Ama bunların batmayacağını kimse iddia edilebilir mi? Alınacak tedbirlerle tabii ki şirketlerin ömrü uzatılabilir. Ama mukadder son kaçınılmazdır. Önceki yıllarda yazdığım “Kurumsallaşma Yalanı” yazısı da aslında bu yazımızla kısmen de olsa alakalıdır. O yazımızda da belirtmiştim ki Anadolu ve İstanbul esnaflarımızı bekleyen en büyük tehlikelerden biri kurumsallaşma yalanıdır. Evet son 30 yılda özellikle şişirilen bir balondur kurumsallaşma.
Aman kurumsallaşalım, kurum olalım, duygusallığa yer yok gibi fantezi laflarla şirketlerimizin içi boş bir kavramla sıkıştırılmıştır. Dünya’daki ekonomik kavramların hiçbir zaman karşılığını bulamamış bir ülkede Şirket-i Ebed Müddet gibi kurumsallaşma da boş bir tenekedir. O yazımızda da belirtmiştim. Birkaç dünya firması var ülkemizde ve sektörümüzde faaliyet gösteren. Bunlar hariç ülkemizdeki firmaların hepsi şahıs veya aile firmasıdır. İşte kurumsal olduğunu sandığımız Türkiye’nin en büyük 2 holdingin de birinin kurucu sahibi vefat edince inişe geçtiler. Dağılmak üzereler. O zaman nerede kaldı kurumsallığımız. Siemens’in, Coca-Cola’nın, General Elektrik’in sahibi veya Yönetim Kurulu Başkanı öldüğünde Dünya da dağıldılar mı? Kaldı ki onlar dahi 2008 türü krizlerde tıkanmakta hatta batmaktadır. Bunlardan batanlar 2008 krizinde olmuştur. Nasıl ki Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu hatta Sovyetler Birliği batmıştır. Öyle ise tüm şirketlerde batmaya mahkumdur. Önemli olan ne zaman ve ne şekilde batacağıdır. Yoksa mutlaka şirketler bitmeye ya da batmaya mahkumdur. Her şirket aslında batmak için kurulur. Bunların içinde uzun süren vardır, kısa süren vardır. Eğer evrensel ticari kuralları uygulayanlar varsa bunlar ömrünü uzun tutmaktadır.
Velhasılı kelam aslında Şirket-i Ebed Müddet de yoktur. Tıpkı Devlet-i ebed Müddet olmadığı gibi… Baki kalan hoş bir sada imiş bu gökkubbe altında Yahya Kemal’in dediği gibi…
Facebook Yorum
Yorum Yazın