Sınav Kaygısı

 

“ Bilgi insanı şüpheden , iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan  kurtarır. “   Konfüçyüs


Hepimizi, anneleri, babaları, çocukları  ve biz öğretmenleri yakından ilgilendiren önemli bir konudur sınav kaygısı.  Başarılı veya başarısız olan öğrencilerin yaşadığı   endişelerle sürekli zihni yiyip bitiren ve  en şiddetli durumlarda da  büyük sorun olarak karşımıza çıkan endişe ve korkulardır.


Sınıfta  heyecanlanıp tahtaya kalkmaktan çekinen, sınavlarda  ben yapamayacağım diye ağlayan öğrencilerim  çok olmuştur. Onları gördükçe ve içlerinde yaşadıkları bu duyguları gözlemledikçe benimde öğrencilik yıllarımda yaşadığım duygular geliyor hep aklıma. Sınavlarda farkında olmadan yaşadığım ve  şimdi sınav kaygısı  diye adlandırdığımız bu duygular  öğrencilik yıllarımda özellikle ortaokul yıllarımda hiç unutamayacağım günlerimdir..  “ Sınav öncesi İstemeden yaşadığım  hızlı kalp çarpıntıları ,heyecanlar  ve gerginlikler,  “ Eyvah öğretmen  şimdi beni kaldıracak” korkusu” ,  ya” çalıştığım halde ben şimdi cevap veremezsem korkusu”  , öğretmen kaldırdığında sesin titremesi, yüzümün kızarması , o panik hallerim “  .  


Bu konuyu araştırdıkça öğretmenliğimin tadını yeniden çıkarıyorum  diyebilirim. Çünkü yeniden öğreniyorum  ve bu bilinçte yaklaşıyorum öğrencilerime de. Onlara yardımcı oldukça  mutluluk duyuyorum. Okullarımızda bu konular rehber öğretmenlerin alanları aslında. En ufak gözlemlerimizde öğrencilerimizi hemen rehber öğretmenlerimize yönlendirip çözüm bulmaya çalışıyoruz.  Bizim dönemimiz böyle değildi tabii. Öğretmenlerimiz bu kadar farkında değillerdi  ne yazık ki yaşadıklarımızın. Okullarımızda rehberlik birimleri  yoktu. Eğer iyi bir öğretmene, bilinçli  ve idealist bir öğretmene rastladıysak şanslıydık o zaman. 

( Ben kendimi şanslılardan sayıyorum bu arada . ) İyi öğretmenlerim oldu benim,  tabii ki bize yol gösteren yönlendiren hayatımızı şekillendiren, emek veren değerli öğretmenlerim. Onları hep saygı ve sevgiyle selamlıyorum ellerinden öpüyorum. Ancak o dönemlerde biz öğretmenlerimize ne kadar anlatabildiysek o kadar yakındık. Şimdiki öğrencilerimizle bizim iletişimimiz çok çok farklıdır bu anlamda.  Ve biz gene kaygı yaşadığımızda  kendi kendimize telkinlerde bulunur, iç sesimizi dinler, derin nefes alma tekniği  ile rahatlardık. Farkına varmadan doktor gibi  tedavi ediyormuşuz  kendimizi aslında. Heyecanı bastırmak ve yenmek için daha çok üstüne gitmek çözüm olmuş  bizim için. Belki içimizde birçok kişi  de aynı veya benzer durumları yaşamıştır. Sorunları belki ailelerimize bile yansıtmadan kendimiz çözmüşüzdür  hep. Evet  bu kaygı durumları, değişik derecelerde herkeste her zaman bulunan  bir duygu. Bu nedenle çocuklarımızın ve öğrencilerimizin de bu durumları yaşayabileceğini unutmamalıyız.


Evet  şimdiki eğitim sistemimizde sınavlar  çok daha fazla. Lise giriş sınavları, Üniversiteye girişte yapılan ayrı ayrı sınavlar, üniversite bittikten sonra iş başvurularında yapılan çeşitli sınavlar, iş ortamında bir üst kademeye yükselmek terfi etmek için girilen sınavlar, sınavlar,  sınavlar  …


Öğrenilmesi gereken konular, yapılması gereken ödevler, tekrar edilmesi gereken dersler, okula vaktinde gitmek için uyanılması gereken saatler ve güzel bir karne getirebilmek ya da iyi eğitim veren okullara girebilmek için geçilmesi gereken sınavlar…. Arkasından gelen stres… Şimdiki çocuklar maalesef kaldıramıyor ve dayanamıyor. Birbirlerinden farklı şekilde tepki veriyorlar. Öğrenci üzerindeki psikolojik baskısılar da  bu tür duyguları tetikliyor.


Oysa ki  emek veren annelerin,  babaların ve öğretmenlerin çocuklarındaki akademik  “ başarı “  beklentisi  en doğal hakkıdır.  


Kaygı , tehlikeli olarak algılanan durum karşısında  kişi tarafından yaşanan öznel bir korkudur. Gelecekle ilgili olarak güvensizlik ve çaresizlik gibi duygular yoğun yaşanır. Hayatın bütününü kapsar. Dolayısıyla olumsuz bizi etkileyen bu duygunun değişmesi için buna bağlı duyguların değişimi gerekir.


 Sınav öncesinde, sınav anında veya sonrasında  yaşanan, stresin doğurduğu karmaşık , endişe, korku ve rahatsızlıktır. Her duygu gibi “kaygı” da kişinin yaşamında önem taşır ve gereklidir. Orta düzeyde bir kaygı kişiye enerji verir, onu motive eder.


Sınav öncesinde öğrenilen bilginin,   sınav sırasında kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan  yoğun kaygıdır. Amaç; kaygıyı tümüyle ortadan kaldırmak değil, yapıcı bir düzeyde tutabilmektir.


Peki bir öğrencinin yüksek düzeyde sınav kaygısı yaşadığı nasıl anlaşılır?

- Düşüncelerini toparlayamama ve ifade edememe,

- Unutkanlık veya öğrendiklerini aktaramama,

- Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü,

- Bilgileri anlamada güçlük çekme,

- Çarpıntı ve düzensiz kalp atışı,

- Düzensiz solunum ve solunumda güçlük,

- Ellerde titreme ve ateş basması hissi,

- Baş dönmesi,

- Kas yorgunlukları ve uyuşma,

- Terleme ya da üşüme

- Mide krampları ve baş ağrısı

- Gerginlik ve sinirlilik,

- Heyecan ve panik,

- Karamsarlık ve güvensizlik,

- Korku  gibi duygular   


Şöyle bir düşünelim bizler aslında çocuklarımızı hayata mı yoksa sınavlara mı hazırlıyoruz? Her şeyde sınava odaklı olmuşuz.. Hayatın her döneminde sınavların içindeyiz …  Tüm korkulardan ve endişelerden uzak , özgüveni yüksek, cesur, öğrenmeye açık , bilgisini kullanabilen, hedefi belli  gençler  yetiştirmek  amacımız olsun. Yazımı bir  hikaye ile  tamamlamak istiyorum.


Bir adam ve oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Çocuk birden takılıp düşmüş ve canı yanıp 


.…Ahhhhh, diye bağırmış. İleride bir dağın tepesinden  “Aaahhhh “ diye bir ses duymuş ve şaşırmış. Merak etmiş ve,

….Sen kimsin? diye bağırmış.


Aldığı cevap Sen kimsin? olmuş.


Aldığı cevaba kızıp, .Sen bir korkaksın , diye bağırmış.


Dağdan gelen ses “ Sen bir korkaksın “ diye cevap vermiş.


Çocuk babasına dönüp ,

.. Baba neler oluyor böyle? ,  

diye sormuş


..Oğlum , demiş adam. Dinle ve Öğren !   ve dağa dönüp ,


..Sana hayranım , diye bağırmış.

Gelen cevap “ Sana hayranım“ olmuş. Baba tekrar bağırmış.


…..Sen muhteşemsin! 

Gelen cevap: “ Sen muhteşemsin“ Oğlan çok şaşırmış , ama halen ne olduğunu anlayamamış. Babası açıklamış. Bak oğlum ;


..İnsanlar buna “ Yankı “ derler, ama aslında bu “Hayattır“. Hayat, daima sana, senin verdiklerini geri  verir.. Hayat , yaptığımız davranışların aynasıdır.Daha fazla sevgi istediğin zaman , daha çok sev ! Daha fazla şevkat istediğinde, daha şevkatli ol !  Saygı istiyorsan , insanlara daha çok saygı duy ! , İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan , sende daha sabırlı olmayı öğren !  Başarılı olmak istiyorsan, başarısızlıklardan asla yılma. Bu kural hayatımızın bir parçasıdır, hayat bir tesadüf değil, yaptıklarımızın aynadaki yansımasıdır.


Sevgiyle kalın…