Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın artık çıkmazda olan AB üyeliğine alternatif olarak gördüğü ve daha önce “üye olabiliriz” dediği, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) toplantısına katılması, bu örgütü yeniden Türkiye’nin gündemine soktu..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk defa katıldığı ŞİÖ’nün 22. Devlet Başkanları Zirvesi’nde; “-Güvenlikten ekonomiye, enerjiden ulaşıma, tarımdan turizme her alanda iş birliğine hazırız!..” dedi..
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) (Shanghai Cooperation Organisation, SCO) veya en çok bilinen adlarıyla Şanghay Beşlisi ve Şanghay Paktı Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın 1996 yılında oluşturdukları uluslararası örğüt ŞİÖ..Aslında..ana işbirliği konusu “güvenlik” olan örğüt 2001 yılında Özbekistan’ın da katılımıyla üye sayısını altıya çıkarttı. 9 Haziran 2017’de Astana’da gerçekleştiren zirvede Hindistan ve Pakistan’ın da örgüte katılması ile üye sayısı sekize çıktı.
Gözlemci statüsünde olan İran’ın 17 Eylül 2021’de Şanghay İşbirliği Örgütüne tam üye olarak kabul edilmesi ile üye sayısı dokuza çıktı.
ŞİÖ’nün üyelerinin yanı sıra gözlemcileri ve diyalog ortakları da bulunuyor.
Diyalog partnerleri Sri Lanka, Türkiye, Kamboçya, Azerbaycan, Ermenistan, Nepal, Mısır ve Katar.
ABD’nin gözlemci olma talebi ise 2005’te reddedilmişti!..
ŞİÖ üyesi bu dokuz ülke, dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyor.
Buna gözlemciler ve diyalog ortakları da eklendiğinde dünya nüfusunun neredeyse yarısı! temsil ediliyor.
Hükümetler arası bir kurum olan ŞİÖ’nün ilk kuruluşunda Çin ve Rusya’nın Asya’da güvenlik üzerine işbirliği yapma amacı bulunuyordu.
Örgütün güvenlik konusundaki endişelerinden biri, Orta Asya’daki İslamcı örgütler ve uyuşturucu ticaretiydi!..ŞİÖ üyeleri, bunlara karşı birbirileriyle istihbarat paylaşımında bulunuyor, ortak askeri tatbikat düzenliyor, “suçluları” birbirlerine iade ediyor.
Örgüt, Rusya ve Çin’in Orta Asya’ya yönelik politikalarını koordine etmenin bir aracı olma özelliği taşıyor. Fakat bir askeri ittifak değil.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün eski direktörü Bates Gill’e göre örgütün kuruluşunda Rusya ve Çin’in ABD’nin Asya’daki olası müdahalelerine karşı ortak hareket etme isteği de vardı..Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu Doğu Avrupa ve Orta Asya Direktörü Sacha Koulaeva ise ŞİÖ’yü “içe kapalı otoriter ülkeler kulübü” olarak tanımlıyor.
Dünya petrol üretim ve kullanım pazarının yarısından fazlasını elinde bulunduran örgüt, ABD’ye karşı etkili bir kutup oluşturmaktadır. Dönemin Rusya Devlet Başkanı Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Ağustos 2007 Bişkek Zirvesi’nde “Tek kutuplu dünya kabul edilemez.” diyerek bir anlamda birliğin misyonunu da belirtmiştir.
AB’nin ekonomi, politika, güvenlik ve insan hakları konusunda bağlayıcı bir müktesebatı, üye ülkelerden parlamenterlerin temsil ediği ve yasama gücü bulunan bir meclisi, mahkemesi, marşı ve tüm üye ülkelerin bayraklarının yanında kullandığı bir bayrağı bulunurken..bunlar ŞİÖ’de mevcut değil.
AB’nin üye ülkeleri arasında insan, sermaye ve ürünlerin serbest dolaşımı bulunurken ŞİÖ’de bunlar da yok..AB, diğer ülkelerle de serbest ticaret anlaşması imzalayabilirken..
ŞİÖ üyeleri kendi aralarında bile serbest ticaret anlaşmasına sahip değil.
ŞİÖ’ye kıyasla, AB’ye daha çok benzeyen, Asya menşeili örgüt olarak Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) örgütü 2014 yılında kuruldu.
Rusya, Kazakistan, Ermenistan, Belarus ve Kırgızistan’ın üye olduğu AEB’de insan, sermaye ve ürünlerin serbest dolaşımı bulunuyor.
2013 yılında.. “Türkiye hem NATO üyesi, hem de ABD’nin en yakın müttefiklerinden..ŞİÖ üyelerinin..bu şartlarda, Türkiye’yi tam üyeliğe kabul etmesi mümkün değil” diyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in danışmanı olan Sergey Markov, bu yüzden Türkiye’nin ŞİÖ’ye değil AEB’ye üye olabileceğini, o zaman söylemişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan;
“-Mesela, ‘Şanghay Beşlisi içerisinde Türkiye niye olmasın?’ diyorum.
“-Temenni ederim ki orada olumlu bir gelişme olması halinde, yani Türkiye’nin Şanghay Beşlisi içerisinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum.”
Örgüt böylece..yıllar içinde..AB ile yığılan sorunlar ile birlikte..artan şekilde Türkiye’nin gündemine girmiş oldu.
Son olarak bu yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk defa bir ŞİÖ toplantısına davet edilmesi, Türkiye’nin bu örgütle kurduğu en üst düzey ilişki oldu.
1 Kasım 1993”te resmen kurulan AB’nin kendine özgü bir entegrasyon süreci içinde..
Türkiye ile Avrupa Birliği’nin ilişkileri 31 Temmuz 1959’da Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu’na yaptığı ortaklık başvurusu ile başlar. AET Bakanlar Konseyi’nin başvuruyu kabul etmesi sonrasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Ankara Anlaşması sonucunda ortaklık yaratan bir anlaşmadır. Ama, 28 üyeye ulaşmış olan AB’ ye..63 yıl geçmesine rağmen..Türkiye hala üye değildir.
ŞİÖ’nün ise ekonomiden ziyade siyasetle ilgili ve NATO’ya alternatif olabilecek bir oluşuma, Erdoğan üye olabiliriz! diyerek..Erdoğan’ın bu konudaki mesajı; “ŞİÖ’nün AB’ye alternatif olarak görülmesini değil, Erdoğan’ın Batı dünyasına artık!..bir alternatif!..arayışını ifade ediyor..son Suriye olayları ile Türkiye’nin yaşadığı sorunlara..”güvenlik” ve “ortak savunma” doktrinlerini Türkiye’ye uygulamayan NATO’yu bile, sonucunda bir tartışma haline getiriyor”..
Erdoğan’ın bugün NATO Parlamenterler Meclisi toplantısında ittifak üyelerine sert mesajlar vermesine rağmen, Türkiye’nin Batı’yla entegrasyonu bırakıp ŞİÖ üyeliği yoluna girmesi çok zor..Çünkü, Türkiye’nin ekonomisi Batı’yla entegre. Bunu koparıp da yerine kısa vadede, hele böyle bir konjonktürde bir alternatif bulması pek olası gözükmüyor.
Ayrıca, NATO Batı Bloğu ile Rusya arasında, en son devam eden Ukrayna savaşı ile tırmanan gerginlik mevcut iken böyle mesajlar vermek, Türkiye için büyük güvenlik riskleri taşıyor.
Rusya ve NATO Ukrayna’da silahlarını birbirine çeviriyor iken.. Türkiye eğer Rusya’nın kampına girerse..şimdi olduğu gibi..dönek Batı..artan Türkiye Yunanistan geriliminde birer NATO üyesi olan Fransa ve ABD’nin apaçık silahlarını Türkiye’ye çevirmesi gibi tehlike oluşabiliyor.
Dünya siyaseti bir satranç oyunu ve Başkan Erdoğan, kendi mevcut askeri ve ekonomik güç dengelerimizi göz önünde bulundurarak, yılların tecrübesi bir kurt siyasetçi olarak; bu tip söylem ve eylemleri ile.. ŞİÖ’yü Türkiye için AB’ye ve NATO’ya karşı..hem siyasi, hem ekonomik hemde askeri olarak..önemli bir denge unsuru olarak görüyor ve bunu kullanıyor..belki blöf..belki gerçek..
Sonuç olarak..yapabileceğimiz en mantıklı şey..20 yıldır ülkemizde olan ekonomik ve askeri gelişmeleri göz önümüze alıp..her türlü provakasyona karşı...başımızı iki elimizin arasına alarak..Başkan Erdoğan’ın liderliğinde..sabır ile..mümkün olan en uzun süre beklemeli ve gelişmeliyiz..gelişmeliyiz..
Gün ola harman ola!..herşeyin bir vaktü zamanı var..gün gelir, tüm hesapları..biizniALLAH görürüz..
Facebook Yorum
Yorum Yazın