Türk spor basınının usta kalemi Sayın Hıncal Uluç’da bu konuya geçtiğimiz yıllarda defalarca parmak basmıştır.
En son TT Arena Ali Sami Yen Spor Kompleksin de oynanan ve Türkiye’mizin Estonya’yı 3-0 yendiği maçta bu olay yine patlak vermiştir. Fenerbahçeli Milli Futbolcu Emre Belezoğlu stad da bulunan Galatasaray taraftarları tarafından hem de milli forma altında penaltı atarken yuhalamış ve ıslıklanmıştır.
Öncelikle ben bir Galatasaraylı olarak bir milli maçta, milli futbolcumuzun ıslıklanıp, yuhalanmasını kınıyorum.
Başka maçlarda olsa yine izahı yapılabilir. Kaldı ki ben başka maçlarda da karşıyım bu tip protestolara. Bu olayların sosyolojik tahlilini yapmamız gerekirse bazı sonuçlara ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Emre’ye protesto üç günlük bir olayın sonucu değildir. Ya da şike soruşturmasından neticelenen bir durum değildir. Sosyal bir hafıza tecelli etmiştir. Şayet Emre Avrupa’dan (son olarak New Castle United’dan 4,5 milyon euro bonservis bedeli ile transfer olmuştu.) Türkiye’ye döndüğünde “ben aslında Fenerbahçe taraftarı idim. Galatasaraylı değilim” demese idi. Ya da “daha önce oynadığım bir Türk takımının taraftarları yaptı” gibi tevil – kinaye yollu sallamalarda bulunmasa idi şimdi bu olaylar bu raddeye gelmezdi. Ben Emre Belezoğlu’nun linçine stadlarda karşı koymuş bir insanım. Hatta bu sebepten bir çok Galatasaraylı taraftarla da Ali Sami Yen’in trübünlerinde tartışmışımdır. Ama Emre’nin yaptığı hataları da söylemek zorundayım. Aynı hatayı Sayın Başkan Aziz Yıldırım’da yapmıştı. Galatasaray’ın Avrupa kupaları için Türkiye liglerindeki bazı maçlarının ertelenmesine büyük tepki gösterilmişti. Yine Sayın Başkan Galatasaray’ın Avrupa UEFA kupasını almasını tesadüf olarak nitelendirmişti. Halbuki Aziz Başkan Galatasaray’ın Avrupa’da daha önce ve sonrasında defalarca yarı final, çeyrek final ve dördüncü turlar oynadığını biliyordu. Galatasaray’a Avrupa Fatihi ünvanı bedavadan verilmemişti. İşte bu hazımsızlıklar, gereksiz kıskançlıklar Emre’ye olduğu gibi daha önce de Aziz Başkan’a da tepki doğmasına yol açmıştı. Yine Fenerbahçe’nin eski başkanlarından Sevgili Ali Şen’de futbol kamuoyumuzdan büyük tepkiler alacak açıklamalarda bulunurdu.
Ben adına şarkılar bestelenerek, küfürler edilen başkanları bir tek bu iki isimde gördüm. 1979’dan beri maçları yakından izlerim. Sakın bana birileri bu Fenerbahçe’nin büyüklüğünden ötürü bu küfürler – protestolar bu Sayın Başkanlara ediliyor demesin. Ali Şen veya Aziz Yıldırım Fenerbahçe’ye Avrupa’da kupa mı kazandırmışlardır ki Faruk Süren’den daha büyük olsunlar. Ya da dört yıl üst üste Türkiye liginde şampiyon mu yapmışlardır. Ya da otuz sene Türkiye Kupasına ara mı verdirtmişlerdir ki bu protestolar yapılıyor? Dünya da onyedi kez şampiyon olduğu halde yirmi kez şampiyonluk kutlaması yapan takım var mıdır? Bu mudur Aziz Başkan’ın Ali Şen’in veya Fenerbahçe’nin büyüklüğü? İslam Çupi’nin bahsettiği büyüklük bu mudur? Şampiyon olmadığı halde hem de üç defa şampiyonmuş gibi kutlama yapmak mıdır büyüklük?
İşte bunları Sayın Ali Şen ve Sayın Aziz Yıldırım Galatasaray taraftarının gönlünü almadıkça zaten nankör, çirkef olan bizim Galatasaray taraftarının da protestosu bitmeyecektir. Maalesef acı gerçek budur.
Facebook Yorum
Yorum Yazın