Önce biraz hafızamızı yoklayalım... Sene 1914 aylardan Kasım… Büyük Britanya Krallığı o zamanlar Dünyanın da Kralı ve Güneşi batmayan imparatorluk olarak kabul ediliyor. Osmanlı Devletimizin ise son seneleri ve 1.Cihan Harbine yeni girdiği günler. İşte bugünlere gelmeden çok kısa bir zaman önce Devleti Ali Osmaniyemiz çok büyük yokluklar içerisinde Denizaltısını Donanmasını güçlendirmeye çalışıyor. İki tane zamanına göre gayet iki Deniz Zırhlısı sipariş etmişti İngiltere ye. Sipariş tarihi 6 Aralık 1911’di. 1914 senesinin ortalarında da Osmanlı Devletimize teslimi bekleniyordu. Yapılan taahhütler bu yönde idi. Üstelik olanca yokluğa rağmen Osmanlı Devleti borç harç da olsa İngiltere’ye bu iki deniz zırhlısının parasını ödemişti. Hatta son bakiyeyi, bildiğim kadarı ile o an ki Bahriye Nazırımız Cemal Paşa Londra’ya götürmüştü..
Ancak Osmanlı Devletinin güçlü bir donanma yapma isteği hep rakip devletlerce korku ve panik ile karşılanmıştı her zaman. Zira güçlü bir donanma ya sahip Osmanlı, Rusya içinde Yunanistan için de bir tehdit idi. O senelere kadar İngiltere ile arası uzun yıllardır iyi olmasından dolayı bu durumu İngiltere bir tehdit olarak görmüyordu. Çünkü 1.Abdülmecid den kalma bir dış politika olarak hem Abdülaziz Han hem Abdülhamid i Sani devrinde ki uygulamalar “İngiltere ile dost Fransa ile yakın” olarak götürülmekte idi. Hatırlarsak gerek 1853-54 senelerinde ki Kırım savaşında gerek ise 1877-78 Osmanlı Rus (93) harbinde, İngilizler bize destek vermiş ve Rus Harplerinde en az zayiatla çıkmamızı sağlamıştı. Yani Osmanlı Devleti olarak bizim 1911-12 senelerine kadar İngiltere’nin kendi menfaatlerine de geldiği için Osmanlı Devleti ile hiç bir düşmanlığı veya şiddetli bir ihtilafı olmamıştır. Tarihimizde de bildiğimiz kadarı ile karşı karşıya gelmemiştir. Ne zamana kadar? Evet, çok ilginç... 23 Ocak 1913 de ki Babıali Baskınına kadar. Şimdi diyebilirsiniz ne alakası var? Şöyle ki; Enver Paşa’nın sadrazamı ve hükümeti devirdikten sonra Harbiye Nazırı ve Başkumandan vekili olarak Osmanlı Devletinde söz ve karar sahibi olmasından sonra artık en güçlü müttefikimiz Almanya olmuştu...Bu karar doğrudur yanlıştır tartışılır ama bu durumda İngiltere artık bizim müttefikimiz olmaktan çıkmış hatta o ana kadar en büyük rakibimiz olan ve yüzyıllardır savaştığımız Ruslarla da işbirliği yapmaya başlamıştı. Yani İngiltere Enver Paşanın söz sahibi olması ile şunu diyordu adeta bize; “Mademki sen bize sırt çevirdin biz de Rusya’nın taa 1854 den beri hatta daha eski bir teklifi olan HASTA ADAM OSMANLI DEVLETİNİ BÖLELİM PAYLAŞALIM teklifini hayata geçiririm” demişti... Öyle de oldu…
Önce Sykes Picot anlaşmasını yaptılar Rusya ile ve Osmanlı Devleti ile hem savaşıp hem paylaşıyorlardı. Allah’tan Kasım 1917’de Bolşevik Devrimi oldu Rusya da ve kendi derdine düştü de bizim Doğu ve Kuzey Cephelerimiz rahatladı. İşte bu esna da İngiltere’ye ısmarladığımız iki tane deniz zırhlımızı da parasını ödediğimiz halde vermedi Britanya Krallığı... Gerekçe de bizle artık savaşa girmişlerdi... Hani bir söz vardır ya “Allah düşmanın bile Mertini versin” diye. Bize düşen düşman da böyle oluyordu… Bir İktidar değişikliği ve Osmanlı Devletinin ekseninin daha çok Almanlara kayması İngiltere ile hasım yapmış ve parasını ödediğimiz gemilerimizden olmuştuk. Sadece bununla kalsa da iyi… 1878 den beri bize verdikleri destek yüzünden ÜS olarak kullandırttığımız Kıbrıs Adamızı da 5 Kasım 1914 de İlhak ettiklerini açıklamışlardı. Gerçi Devletimiz bunu protesto edip tanımamıştır ama Kıbrıs’ı müdafaa edecek bir gücümüz de yoktu… Yedi Düvelde Cihan Harbi yapıyorduk artık.
Şimdi bunu neden anlattım... Geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri ile olan siyasi ve ekonomik gerginlik esnasında, parasını ödediğimiz F-35 Savaş Uçaklarının teslimatının 90 gün geciktirileceğini duyunca aklıma bu teslim edilmeyen iki deniz zırhlısı geldi birden. Gerçi çok şükür savaş durumunda değiliz (en azından fiziki olarak) ama bunu hatırlamamak da olmaz. Ne demişler “Hazır Ol Cenge Sulhu Salah İstersen!”
Facebook Yorum
Yorum Yazın