CHP seçmeni kendilerini aydın, demokrat, çağdaş ve özgürlükçü olarak tanımlıyor. O kadar inanmışlar ki buna; kendilerine olan hayranlıkları yüzünden, onların partisine teveccüh gösterilmemesine anlam veremiyor ve “Nasıl olabilir bu!” diyerek öfkeleniyorlar.
Garip olan ise eğitimli oldukları halde, içinde bulundukları durumu fark edememeleri. Diyelim ki içlerinden biri fark mı etti; öyle bir linçe maruz kalıyor ki bin pişman oluyor. Sanatçıysa dışlanıyor, ötekileştiriliyor veya iftiraya uğruyor; gazeteci ise tehdit ediliyor, işinden oluyor ya da korkudan özür dilemek zorunda kalıyor.
Son zamanlarda sosyal ya da geleneksel medyadan bazı CHP’li kişilerden, CHP ve yaptıklarına itirazlar gelmeye başladı. Çünkü artık sürekli “yenilmek” asaplarını iyice bozdu.
Bunlardan biri de gazeteci Can Ataklı. Geçenlerde Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdiği için “had bildirme” operasyonuna maruz kalınca; “30 yılı aşkın süredir ne AKP’den ne Refah’tan ne MHP’den, ANAP’tan, Doğruyol’dan hiçbir tepki gelmezken, CHP’li birinden tepki gelmesi ürkütücü.” diye sitem etmiş.
Bakalım bu çıkışlar işe yarayacak mı? Zira bu ara dertleri çok büyük!
İmamoğlu’nun Karadeniz gezisinde gazeteci Nagehan Alçı’yı da otobüsüne alması, CHP seçmenini adeta çileden çıkardı. Elbette onların tercihi ancak bu konudaki eleştirilerini; “Bakın biz koyun değiliz, biat etmiyoruz; işte böyle tepki veriyoruz!” diyerek kendilerini koydukları yer, tam da nasıl biat ettiklerini gösteren bir nokta ve fakat farkında bile değiller.
CHP zihniyetinin milim dışına çıkamayan, bundan ödü patlayan, bağnaz, tutucu ve çağdışı olmalarına rağmen, tüm bunların tersiymiş gibi konuşan ve asla eleştiriye tahammülü olmayan garip bir kitle. Tek tip ve hep öyle kalmaktan yanalar.
Sanki İmamoğlu’nun başarısız oluşu, kötü belediyeciliği, terör işbirlikçilerini işe alması, sırf farklı görüşte oldukları için 15 bin kişiyi işten atması, selde, depremde, karda kışta ortadan yok olması gibi durumlardan rahatsız olmuşlar da eleştirmişler! Tam tersi bu konularda bırakın eleştiriyi, çoğu sahip çıktı ve onayladı.
Yani aslında ne ülke ne hizmet umurlarında değil. Onların tek bir derdi var. Ait oldukları CHP tarikatının, iktidarı ele geçirmesi. Sanki “saltanatı” kaybetmişler de ne pahasına olursa olsun tekrar ele geçirmek istiyorlar. Tahtlarını kaybetmenin hırçınlığı, ezikliği onları adeta delirtmiş gibi. Artık siyasetin değil, psikolojinin alanında olup bir çeşit bağımlı gibi hareket ettiklerini göremiyorlar.
Tek arzuları var o da Erdoğan’dan kurtulmak. Bunun için yapamayacakları şey yok. İç-dış siyaset ve ülkenin sorunları hakkında ortaya koyacakları bir şey olsa halk neden destek vermesin. Demek ki ikna edemiyor; verilen avansları da yerel yönetimlerde kötü kullanıyorlar.
Keşke siyasi bilinç ve öngörüden yoksun hallerini, ilkokul sıralarında unuttukları sorgulama yetisi, ideolojik körlükleri yüzünden bir adım ilerleyemediklerini ve yarattıkları putun onları yuttuğunu görebilseler, çok şey değişecek.
Takıntıları, akıllarını işgal etmiş; “Nerede hata yapıyoruz?” diye basit bir soruyu bile sormaktan acizler.
Facebook Yorum
Yorum Yazın