Patent Stratejileri Geliştirmek

Profesyonelliğe önem veren birçok firma, Ar - Ge veya stratejik planlama departmanlarını bünyesinde barındırıyor. Bir şirketin kurumsal hedeflerini doğru belirlemesi ve bu yönde geliştirici stratejiler oluşturması, günümüzün rekabet ortamında ayakta durabilmesi için büyük önem taşıyor.

Firmalar için profesyonelliğin bir tanımı da “strateji” geliştirebilme ve uygulama yeteneği. Peki, en önemli strateji nedir? Pazarlamadan tedarik ilişkilerine her işlem ve departman için farklı stratejiler söz konusu. Ancak, hepsinin kesiştiği bir nokta var: Ürün Geliştirme stratejisi. Firmadaki tüm işlemler, ürün geliştirmeye ya destek sağlar ya da sağlam bir zemin oluşturur.

Globalleşen ve gittikçe küçülen dünyamızda, artık bir ürünü üretebilmek hatta uygun fiyata ve kaliteli üretebilmek büyük bir rekabet üstünlüğü sağlamıyor. Çünkü günümüzde tüm bu sayılan faktörler, bir işletmenin ayakta kalabilmesi için gerekli olan asgari şartlar haline geldi.

Günümüz rekabet ortamında, ürünler arasında fark yaratmak gittikçe zorlaşmaya başladı. Artık herkes en iyisini, en kalitelisini diğer rakipleri gibi üretebiliyor.

Yenilik yapmak, özellikle de sanayide yenilik yapmak ve bu yenilikleri iyi bir pazarlama stratejisi ile pazara sürmek, çok önemli bir rekabet üstünlüğü sağlıyor. Hemen hemen tüm işletmeler de bunu farkında.

Artık iletişim teknolojisinin hızla gelişmesi, her türlü bilgiye kolayca ulaşma imkanı sağlıyor ve üreticiler, neredeyse aynı bilgi ve teknolojiyi kullanıyor. Durum böyle olunca, aradan sıyrılmak ve tercih edilmek kaygısı büyüyor. Sonuçta firmalar, ürettikleri mal ve hizmet kalitesinin yanı sıra yarattıkları ya da yaratamadıkları marka imajlarının etki gücüne veya güçsüzlüğüne göre tercih ediliyor veya edilmiyorlar. Bu kadar zaman ve emek harcanmış yeni marka ve buluşları büyük bir heyecanla piyasaya sürerken, aslında bir o kadar da dikkatli olmak gerekiyor.

Aslında İşletmelerin büyük kısmı yenilik ve farklılık yapmanın büyük bir avantaj olduğunu biliyor ama bütçesinden Ar - Ge’ye pay ayırmıyor. Bütçelerinden Ar - Ge’ye pay ayıran işletmeler ise, sistemli bir araştırma geliştirme uygulayamıyor. Büyük bütçelerle hayata geçirilmiş bu yeni ürün ve isimlerin taklit edilmesini ve kopyalanmasını önlemenin tek yolu, ürünün patent hakkının alınmasından geçiyor.

Peki ama neden Ar – Ge’ye pay ayrılmalı, neden yeni bir şeyler üretip bunları da patentle korumak gerekli? Bir buluş yapmak akşamdan sabah olacak bir şey değil. Sistemli bir çalışma gerekiyor. Einstein bile dehasının sırrını soranlara “%1 zeka, %99 alınteri ve çalışma” demiştir. İşte sistemli bir Ar – Ge faaliyeti üretmek ve bunun sonuçlarını da yasal koruma altına almak yani patentlemek bu açıdan olmazsa olmaz bir yol olarak önümüze çıkıyor. Daha somuta inersek Ar – Ge faaliyetleri ve neticesinde ortaya çıkan patent;

1. İşletmede var olan teknolojinin analizini yapmak.
2. Rakiplerin sahip oldukları teknolojiyi izlemek.
3. Teknolojik öngörüde bulunup pazarlama faaliyetlerine katkı sağlamak.
4. Rakipler ve rakip olmasa da sektörde olan diğer firmaların patentlerinin incelenmesini sağlamak. Üretim imkanı olmayanları tespit edip boş yere yatırım yapılmasını engellemek.
5.Sistemli olarak yenilik yapılmasını sağlamak ve bunları patent hakları ile koruma altına almak. Böylece hem yapılan yeniliklerin firma içi kalite sistemine adapte edilmesini sağlamak hem de bu yenilikleri kayıt altına almak.
6. Firma içi yenilik yapma gücünü, ödüllendirme sistemi ile entegre edip motivasyonu artırmak.
7. Patent saldırılarına karşı tedbir alınmasını sağlamak.

Bakımından hayati önem taşıyor.

Amerika, Japonya, Almanya gibi gelişmiş ekonomilerdeki yıllık on binleri bulan patent sayıları karşısında Türkiye’nin binleri zor bulan patent sayıları, hem işletmelerimiz içinde hem de ülke çapında bir patent seferberliği başlatmamızın kaçınılmaz olduğunu ortaya koyuyor.

Güzel günler dileklerimle,