Allah cc rahmet eylesin... Bunca insan ardından bu kadarını söyleyebildi. Zaten insana düşen, insana kalan da bu değil mi? Yaşadığı hayat itibarı ile, onun çok sevdiği Galatasaray'ı itibarı ile herhalde en çok isteyebileceği sıfat "Aslan" dır. Bizde ardından öyle söyledik; Aslan gibi adamdı, Allah cc ona rahmet eylesin inşallah... Ne beyefendi bir adam olduğunu bütün basın, onun yakın arkadaşları, akrabaları ve onu tanıyanlar anlattı zaten. Ben size onu bizzat tanımadığım halde, kısıtlı sürelerde, belirli mekanlarda görmüş biri olarak söylüyorum; beyefendilik ona çok yakışıyordu. O da bunu bildiği için bundan hiç taviz vermedi. O çok sevdiği Galatasaray'ını, hasta yatağından kalkmış doktoru ile röportaj verirken bile dilinden düşürmediği Galatasaray'ını iyi yerlere getirmek için uğraşırken, bir de centilmen, sevilen bir takım oluşturmaya çalışıyordu. Bunun içinde işe kendisinden başlamak gerektiğini çok iyi biliyordu ve bunu çok iyi başardı. Tüm ülke spor basını onun ne kadar centilmen olduğunu, saygı unsurunu ne kadar ön planda tuttuğunu defalarca gördü ve şahit oldu. Ve bunu da böylece aktardı. Fenerbahçe'ye farklı mağlup olurken bile saygısını yitirmeyen, üstelik ezeli rakibinin başkanının elini sıkacak kadar beyefendi biriydi işte Merhum Özhan Canaydın. Böyle şahsiyetli bir kişilik olursanız işte böyle de uğurlanırsınız arkanızda bıraktıklarınız tarafından. Yine son sözcüğe geldi sıra; Allah cc Özhan Başkan'ımıza rahmet eylesin inşallah...
Fenerbahçeliyseniz Hayata 1-0 Önde Başlarsınız...
Aslında kahkahalar eşliğinde, keyifli bir şekilde, Galatasaraylı arkadaşlarımı, abilerimi kızdıracak bir yazı yazmayı çok isterdim ama yukarıda yazdıklarım sevincimi yitirip, matem edasına bürünmemi sağladı. Tıpkı Galatasaray seyircisinin maç günü olduğu gibi.. Zira çok alışılmadık bir durum; Sami Yen'de başımıza taş atılmadan, saha tribünlerden atılan sularla göle çevirilmeden, binlerce koltuğu sahaya fırlatarak maçı tatil etme çabalarını görmeden bir maç sona erdi.. Demek ki bunlar yaşanmadan da bir Sami Yen deplasmanından 3 puanla dönülebiliyormuş... Demek ki Fenerbahçe'nin Galatasaray'a karşı olan bu ezici üstünlüğü bunlar yaşanmadan da görülebiliyormuş. Buraya kadar herşey çok iyi de; bir de Galatasaraylı abilerimizin her Fener mağlubiyetinden sonra yaptıkları şu "ne var ki bunda? neden seviniyorsunuz ki? küçük düşünüyorsunuz! hedefleriniz dar!" gibi; olayı küçültücü, derbinin büyüklüğü ile alakası olmayan, ezeli rekabeti şaşırtıcı cümleler olmasa çok daha iyi olacak.
Sevgili ağabeylerim, bu düşüncelerinizi bir kere de maçtan önce duysak! Her maç öncesi "bu sefer bittiniz, perişan edeceğiz, başkanınız istifa edecek" diyorsunuz... Maç bitiyor, tebessümlü bir surat görür görmez başlıyosunuz; "bu kadar işte, sizin için bu önemli :) ne var bunda sevinecek :) işte bu kadar küçük düşünüyorsunuz :) ....
Bence artık başka birşeyler bulma zamanınız geldi, geçiyor bile... Bu tutmaz, bunu kimse yutmaz artık :)
Çevremde kombine kartını kıran, bir daha maça gitmeyeceğine dair yeminler eden, takımlarını artık desteklemeyeceklerini söyleyen birkaç Galatasaraylı arkadaşım oldu. Hepsine aynı şeyi söyledim; hedeflerinizi biraz küçültmeniz gerekiyor. Zira Fenerbahçe sizin için biraz büyük bir lokma, yutmanız sorun olabilir. Öncelikle kendinizi ve takımınızı biraz daha iyi tanımaya çalışmalısınız. O zaman anlayacaksınız bunun çok normal olduğunu çünkü Fenerbahçe>Galatasaray :) Bunu başardığınızda bir daha asla kombine kartınızı kırmaz, maça gitmeyeceğinize dair yeminler etmez ve takımınızı desteklemeye devam edersiniz. Ne dedi duymadınız mı Cem Yılmaz; Fenerbahçeliysen Hayata 1-0 Önde Başlarsınız... Bunu iyi idrak etmeniz ve sindirmeniz gerekecek, size başarılar...Not: Selçuk kardeşimin Sami Yen'e bir daha gitmeme kararını destekliyorum, doğru söylemiş. Bir daha Sami Yen'e kadar zahmet buyurmasın, Kadıköy'den vursun zaten gol olur :)
Facebook Yorum
Yorum Yazın