25 Eylül 2017 günü Mesud BARZANİ liderliğindeki IBKY (Irak Bölgesel Kürt Yönetimi) nin müstakil (bağımsız) bir Kürdistan için Referandum yapması aylarca sürecek bir eski tartışmayı tekrar gündeme taşıdı. Öncelikle Referandumun neticeleri üzerinde durmadan bir tespitte bulunmak istiyorum. Sadece Kürtler için değil Arz yüzeyinde yaşayan hiçbir kavmin isterse Güney Afrikada yaşayan Zuzu Kabilesi olsun Devlet kurmasından rahatsız olmaktan Allah’a sığınırım. Hiçbir kavme senin Devlet kurma hakkın yoktur veya hiçbir kişiye sen mal-mülk edinme, zengin olma deme hakkımız olabilir mi? Evvela bu konu üzerinde duralım. Hiç bir Ademoğluna sen şuna layıksın buna değilsin gibi bir rol biçme hakkımız yoktur. Bununla birlikte bir kavmin Devlete sahip olabilecek olmasını ya da bir kavmin servete malik olabilmesini kim sağlayacaktır beşeri manada, planda…? Birileri size ne devlet verir, ne de mal mülk! İnsanlık tarihinde görülmemiştir ki birisi veya bir kurum bir devlet getirsin birilerine devlet, saltanat, mal, mülk vs. versin. Ya bir menfaati olacak ‘’Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyecekler’’ya da kendi sömürgesi veya sultansa kendi evladı ise bir devlet,ülke hediye edebilir… Misal Kraliçe Elizabeth isterse oğlu Prens Charles’a bir ada verir ve sen buranın Kralısın diyebilir!! Pekiyi böyle bir şey mümkün mü normalde? Yine misal Türkiye Irak ve İran şunu söylerler mi? ‘’ Ya hepimiz 50’şer 100’er bin km2 toprak hediye edelim ve bizim Kürt Tebaamız (vatandaşlarımız)var,onlarında bir devletleri olsun…! onlarında milli hisleri duyguları olabilir… Ne olacak yani Dünyanın malı-mülkü Dünyada kalır!! Onların da bir devletçiği olsun’’ derlermi? Sorusu bile bir garabed taşıyor ve gülümsetiyor insanı değil mi? Devletler iki şekilde ortaya çıkıyor ya Türkiye’nin hudutları gibi girintili çıkıntılı olur ki bu savaşa savaşa kan dökerek,can vererek; Şehidi ve Gazisi ile oluşan Devletler vardır ya da 1916 İngiliz Emperyalizminin Sykes-Picot plan ve antlaşması çerçevesinde ‘’cetvelle çizilen Devletler’’ Kim... bunlar derseniz Ortadoğu ve Afrikanın siyasi haritasına göz atarsanız çok kolaylıkla anlarsınız. Atlas’a veya haritaya baktığınızda iki çeşit devlet görürsünüz. Ya Türkiye İran gibi ya da Avrupa’daki ülkeler gibi ‘’girintili çıkıntılı” dır, ya da dümdüz çizgilerle oluşmuş bir Devletler haritası görürsünüz. Şimdi Irak’ın kuzeyinde 1991’deki Körfez Harbinden sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin dayatması ve silah zoru ile 36. Paralel’in kuzeyinde özerk bir kürt bölgesi oluşturuldu. Yani bu bölgede yaşayan Kürtler kendileri silahlanıp merkezi Irak yönetimine savaş açıp vuruşa vuruşa; can verip can alıp da bir bağımsız bölge ve devamında bir devlet adayı kurmadılar. Ne oldu peki? Evvela Saddam yönetimindeki Irak isyan ettikleri iddası ile Kürtlerin yaşadığı bölgede çok şiddetli bir bastırma harekatı yaptı. Binlerce kişiyi katletti. v Hatta kimyasal silah bile kullandığı idda edilmişti (tıpkı 1988 de Halepçe’de olduğu gibi) ama geçtiğimiz günlerde bizzat İngiliz yetkililerin açıklaması ile(Irak’a 2003 yılında yapılan silahlı müdahalede Amerika’nın ortağı idi) aslında Irak’da kimyasal silahın bulunmadığını da öğrenmiş olduk. O zaman Irak’da Kürtlere karşı kimyasal silahı kim kullandı sorusu akla geliyor? Şayet Saddam’da kitle imha silahı yoktu ise (ki bunu Amerikalı yetkililer de, İngilizler de defalarca teyid ettiler) Halepçe’de 5000 Kürdü 18 Mart 1988 de kimyasal gazlı silahlarla kim katletti? Kürtlere katliam yapılıyor diye 36. Paralel‘in kuzeyini 1991 yılından itibaren uçuşa yasak bölge haline getirerek Kürtlerin çoğunluk yaşadığı bölgeyi Irak merkezi yönetiminden ayırarak fiili bir bölge haline getirdiler. Bunun devamında da 2003 yılındaki 2. Körfez(Irak) Harbindeki yine planlı operasyonlarla 36.Paralelin yukarısı hem de tamamen fiili olarak sözde Kürtlere diye otonom bir bölgeye çevrildi.Sonrası malum… Giderek genişleyen ve diğer azınlıklardan da toprak alan sözde Kürdistan Devletinin yapıtaşları döşenmeye başlandı.Batılılar bilhassa İngilizler ve Amerikalılar planlarını uzun vadeli yaparlar. Planladıkları süre içerisinde sadece Irak’ı değil Ortadoğudaki diğer birçok devleti de bölüp parçalama hedefleri vardır. Amerika Birleşik Devletleri’nin eski dışişleri bakanlarından Condoleezza Rice (George W.Bush dönemi) Ortadoğu’da 22 küçük devletin daha kurulacağını öngören bir açıklamada bulunmuştu. Bu Amerikanın aslında Ortadoğuyu yeniden dizayn edeceğinin adeta resmi bir manifestosuydu. Bu plan 2003’den sonra da uygulanmaya başlandı… Evvela Sudan ikiye bölündü. 2010’da başlayan Arap Baharı sonucu Libya şu an fiili olarak 3 parça durumunda. Suriye paramparça, Irak ise fiilen 3 parça yine… Senaryo ağır da olsa yürüyor yani… Bu çerçeve de Irak’ın kuzeyinde yani 1991’den itibaren fiilen oluşturulmaya çalışılan 36.Paralel’in kuzeyindeki otonom bölgeyi Amerika’nın piyonu olarak kullanmak istediği sözde bir Kürt Devletçiği olarak ifade etmemiz çok mu yanlış olur? İsabetsizmidir? Emperyalist bir devletin kendi menfaatleri için ‘’Alın size bir Devlet veriyorum… burada Petrol üretin ve bize pompacılık yapın’’ diyerek oluşturulacak olan bir suni (yapay) devletçiği Kürt kardeşlerimiz ne kadar içlerine sindirecek? Şimdi şunu dediklerini duyar gibiyim bazı arkadaşların…’’Yahu Suud, Irak, Ürdün, Suriye’yi İngilizler cetvel ile çizerlerken suni (yapay)olarak Devletler oluşturulurken neden ses çıkarmadınız da şimdi bir devletçiği Kürtlere çok görüyorsunuz?’’ Kusura bakmayın ama biz 100 yıl evveli bu dünyada yoktuk onun mesuliyeti bizde değil.Üstelik Türkiye’nin veya Osmanlı’nın buna gücü olsa yeni yeni suni devletleri bırakın kendisi zaten o toprakların sahibi idi vermezdi kimseye ki! Ama biz bu günden mesulüz ve Türkiye olarak kendi içinden yaklaşık 21 şehrini de tehdit eden sözde ‘’Büyük Kürdistan’’ ile ilk yapı taşlarının döşeneceği Kuzey Irak’daki oldu bittiye asla izin veremez. Türkiye Cumhuriyeti’nin Irak’ın kuzeyinde yapılacak bir ‘’müstakil Kürdistan’’ referandumuna ses çıkarmaması ilerki zamanlarda(ki bu çok geçmeden gündeme gelirdi) Türkiye’de de bir bağımsızlık referandumunun istenmesine yeşil ışık yakılması demek olacaktı.’’ Öyle ya 5-6 milyon Kürt’ün yaşadığı bir bölgede bağımsızlık oylanıyorsa, 15 milyon Kürt’ün yaşadığı Türkiye’de de bir refarandumdan neden bahsedilmeyecekti’’ Bu da Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve dolayısı ile bekasına bir tehdit olacaktı! İşte Türkiye bunun için karşı çıktı. Tabi ki Irak ve İran da…Ayrıca Kürtler bu 3 ülkede de azınlık statüsünde değillerdir.Bilhassa Türkiye Kürtleri ülkemizde 1. sınıf onurlu vatandaşlarımızdır. Kürtler Devletsiz değildir. Dünyadaki ve Türkiyedeki tüm Kürtlerin yegane Devleti Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye ne kadar Türklerin Devleti ise o kadar Kürt vatandaşlarımızın da devletidir. Vatandaşlık (yurttaşlık) haklarımızda halen bir eksiklik olduğu idda ediliyorsa bunlar Demokratik reformlarla, değişikliklerle (tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi) oturulur konuşulur değerlendirilir. Hiçbirimizin Kürtlere yeni bir devleti çok gördüğümüz yok. Çünkü Kürtler’in yeni bir Devlete ihtiyacı yok. Kürtler’in Devleti var ve o Devletin adı da Türkiye Cumhuriyetidir. Irak’da yaşayanın Irak’dır. İran’da yaşayanın ise İran’dır.Daha farklı bi şey isteyen varsa onunda tek yolu var o da savaşmaktır. Amerika’nın kucağına oturmakla Devlet sahibi olunmaz. İsteyen varsa savaşsın. Erbil orda ise Arşın meydanlarda…!
Mustafa ALBAYRAK
Ortadoğu’da Yeni Bir Devlet İhtiyacı Mı Var?
- Mustafa ALBAYRAK
- 23 Kasım, 2017, Perşembe 18:25
- 1560
Baş Yazar
Köşe Yazarları
İstanbul
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Facebook Yorum
Yorum Yazın