OrtadoÄŸu da Ä°nsan Olabilmek

Hafızamızı biraz zorladığımızda; medeniyetler diyarımızda ne kadar da kan ve gözyaşı dökülmüÅŸ ve maalesef dökülmeye de devam ediyor.  Dökülen kanlar ve parçalanan yuvalar için Nejat Ä°ÅŸler'in dediÄŸi gibi kimlerdenmiÅŸ? Sorusuna aldığımız yanıta göre insan olabiliyoruz! Bir yanımızda anneler ve çocuklar ölürken aÄŸlamak için ölümün adresini sorar olduk, mesela ölüm haberi Gazze’den gelmiÅŸse nedense üstümüzde bir umursamazlık ve umursamazlığın kaynağı da ya hükümetin meydanlarda mavi marmara veya Gazze’deki dram üzerinden öyle ya da böyle Ä°srail’i eleÅŸtirmesi veya enfal operasyonlarında Filistinli bazı baasçıların iÅŸkence odalarında mazlumların kanıyla "free palestine" yazmaları gibi nedenledir, oysa benim söylemeye çalıştığım ne hükümetin politikaları ne Filistinli bazı cellatların duvarlara yazdıkları ne de Mahmut Abbas’ın Suriye de bir Kürdistan’ın kurulması bizim için vahim olur söylemidir. Biraz daha ileri gidersek Yaser Arafat’ın enfal operasyonları için  "Irak’ın iç meselesidir" söylemi de pek umurumda deÄŸil, benim parmak basmak istediÄŸim nokta mazlumların haykırışlarına karşı vicdanlı olunması, dininin, dilinin ve de renginin "mazlumluk" için kriter olmaması gerektiÄŸi  hususudur. Ölüm haberi Åžengal’den gelmiÅŸse onlar zaten Müslüman deÄŸil, ÅŸeytana tapıyorlar boÅŸ ver ölsünler diyebilecek kadar insanlıktan nasibini alamamış olabiliyoruz bazen, evet yezidiler Müslüman deÄŸil ama ÅŸeytana da tapmıyorlar bari bunu araÅŸtırıp öÄŸren ey insan oÄŸlu!  

Rojava’da bir çocuÄŸun ölüm haberini alırken boÅŸ ver oradaki yapı bizi tehdit ediyor diyor ve sonra da kalkıp insanlıktan bahsediyoruz, hani mazlumun ve zalimin kimliÄŸi yoktu?  Balzac'ın tabiri ile “vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır, biz onu öldürmedikçe” ama biz çoktan öldürdük vicdan denen ÅŸeyi...  Top 550’de yer alan bir bayan  (m.vekili); Türkiye’nin, Barzani’den petrol alması bir ihanettir diyor. Acaba Kendisi  Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkelerin yüzdeliÄŸini araÅŸtırmış mı? Åžöyle bir baktığımızda dünyanın yarısından fazlası öyle ya da böyle bir savaşın eÅŸiÄŸinde veya bir savaşın içinde, OrtadoÄŸu ise adeta 3.Dünya savaşında ve yürütülen bu savaÅŸ stratejileri de artık yiÄŸitçe cephe savaÅŸları deÄŸil, herkesin bir terörü var ve onların eliyle yürütülen bir savaÅŸ, tabi kime göre neye göre terör o ayrı bir mesele... 

Ülkemize baktığımızda yürütülen bir barış süreci var ve saati bozulmuÅŸ bir bomba gibi kucağımızda duruyor, en ufak bir provokasyon veya yanlış kurulmuÅŸ bir denklemin sonucu ondan ya da bundan birileri ölüyor. Bana göre ise "bizden" birileri ölüyor... Ä°ÅŸin özü ölen halktır, evlattır, çocuktur, anadır.

Kısacası Ceyhun Yılmaz’ın söylediÄŸi gibi "bombalar yaÄŸdı çocukların kalbine; sustu ÅŸarkılar, ne güzel izliyor dilsiz ÅŸeytanlar"... Kusura bakmayın ama çıkaralım artık içimizdeki ÅŸu ÅŸeytanı. UyuÅŸturucu ile mücadele derneÄŸi baÅŸkanının uyuÅŸturucu satmaktan dolayı tutuklandığı coÄŸrafyamızda veya 65 yaÅŸ üstü insanımızın akbil'e gerek duymadan metroya binebildiÄŸi ülkemizde 70 küsür yaşındaki CumhurbaÅŸkanı adayımızın sırf halkla iç içe yaÅŸadığını veya halkın arasından geldiÄŸini bizlere empoze etmek için kendisine ait olmayan akbili  kameralara göstere göstere metroya biniyorsa Türkiye’nin en geri kalmış bölgesinin en geri kalmış ilinin en geri kalmış köyünden fakir bir baba çocuÄŸunun cansız bedenini bir çuval içinde sırtında taşımışsa kime ne!  Gerçekten OrtadoÄŸu’da insan olabilmek kolay iÅŸ deÄŸil. EÄŸer Srebrenitsa ve Halepçeyi bir terazinin kefelerine koyduÄŸumuzda biri diÄŸerine göre ağır basıyorsa kusura bakmayın ama demek ki kalbimiz deÄŸil,  vicdanımız bile taraf tutuyor ve  başımız saÄŸolsun Arakan, Åžengal, Gazze ve Rojavada  ölen masum insanlardan önce  insanlığımız ölmüÅŸ demektir. Aslında ölen insanlığın katili bizler deÄŸiliz, bizden önceki kuÅŸaklardır ama bizler da bu cinayetin ortağı ve destekçisi olduk, Irakta ki Enfal ve Halepçe katliamlarına, Dersim katliamına, Sivas olayına, Srebrenitsa katliamına, evet 5607 sayılı kaçakçılıkla mücadele kanununa muhalefet eden Rroboski insanının acısına sahip çıksaydık biraz daha ötedeki Tutsi ve Hutu katliamlarına ve ismini sayamadığım nice katliamlara karşı ulusal ve uluslararası çapta karşı çıkılsaydı bu gün Gazzeler, Åžengaller yaÅŸanmazdı, bu kadar vicdansızlığımıza raÄŸmen nerede bu uluslar arası hukuk denen ÅŸey !  Nerede bu insan hakları evrensel beyannamesi garantörleri,  tabi bide dünyanın en büyük iki organizasyonu var onları unutmayalım, BirleÅŸmiÅŸ Milletler ve Ä°slam Örgütü TeÅŸkilatı (!). Aslında iÅŸin özü ÅŸudur, kanunlar ve ismini saydığım bu güzide kuruluÅŸlar güçlüden yana  olmaları hususunda bir biri ile adeta yarış içerisindeler. Ä°ÅŸin sonucunda ise kapitalist yapılar merkez bankalarına bir kaç çelik kasa alma arayışına girecek, sosyalist kesim gene devrim rüyasına dalacak, emperyalist güçler gene OrtadoÄŸu’nun harita mühendisliÄŸine soyunacak, kendini bilmez bazıları insanlıktan bahsedecek, mazlum  analar ve babalar  ise çocuklarının mezarları başında, kalan çocukları için gelecek kaygısı yaÅŸayarak, ölümsüz bir uykuya dalacak.