Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

Ömür Dediğin Şey

Yine yaz geldi ve ben insandan uzak, sakin, bakir adama kaçtım. Kendimi sabahları öten kuş seslerine, uzaktan gelen tekne motorunun düzenli ilerlemesine, sakinliğin huzuruna bırakıyorum. Her zaman erken kalkmaya alışkın zihnim burada hiç zorlanmadan güne başlıyor.

Bu sakinliğin içinde hiç işim bitmiyor. Verandayı süpürme ve domates/biber ve bilumum ektiklerimi sulama işinin ardından mis gibi kokan çay ile kahvaltı keyfi ömre bedel.
Ömre bedel deyince aklıma geçen gün yanından geçerken gördüğüm köy mezarlığı ve dikkatimi çeken ölüm tarihleri ilişti. Neredeyse 40 yıla yakındır burada olunca eskileri de haliyle tanıyor olduğumu fark ettim. Fark ettiğim bir başka şey de yaşam süreleriydi. Benim tanıdığım ve ölmüş kişilerin bir önceki kuşağına baktığımda ne kadar genç-erken vefat ettiklerini gördüm. Uzun zamandır zaten insan ömrü mü uzadı biz mi değiştik diye düşünürken yaşam süresinin uzadığını anladım.

Benim yaşımda iki kuşak öncesi kadınlar kendi zamanlarında ya ölmüşler ya da yaşlı kategorisine girmişler. 

Peki, ne oluyor da ömür uzuyor?
195 bin yıl önce ilk insanların olduğu düşünülüyor lakin insan beyni son 20 bin yılda bir tenis topu kadar küçülmüş durumda. Birçok ergende artık 20 yaş dişi yok. Aynı şekilde körbağırsağımız da yok. Bunun sonu nereye gidiyor diye biraz araştırayım dedim.

Günümüze kadar insanların güçlü olanlarından ziyade doğal ve toplumsal ortam koşullarına en hızlı uyum sağlayanların hayatta kaldığı söyleniyor. Ama güç yerine sağlıklı yaşam da ömrün uzamasında büyük paya sahip. Sağlık teknolojileri son 150 yılda insan ömrünü büyük ölçüde uzattı. Ortalama ömür Eski Mısır’a kadar 18 ve Ortaçağda 30 yılmış; İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ömür 50 yılı aşmış. Bugün de 80-90’a gidiyor ve hekimler otuz yıl içinde, ortalama ömrü gelişmiş ülkelerde 100 yıla çıkarmayı planlıyor.
Teknolojinin gelişmesi de insan ömrünün uzamasında etken. Hastalıklara tedavi yöntemlerinin bulunması, sağlıklı besinler en basit örnek ile klima ve su sebili bile, sıcak yaz günlerinde pek fark edilmeyen ölüm riskini azaltıyor.

Fütüristtik teorilere göre ileride zihinlerimizi bilgisayara yükleyerek dijital avatarlara dönüşecek ve kendimize genç bedenler klonlayarak ölümsüzlüğü yakalayacağız deniliyor. Tabii ki yazılarımda üstüne basa basa anlattığım küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, çevre kirliliği, deniz seviyesinde yükselme, sıcak dalgaları, karbondioksit zehirlenmesi ve yapay zekâ ile kendimizi yok etmezsek bütün bunları yapabileceğiz.

Yine fütüristtik teorilere göre kadınların yaklaşık on kuşak sonra boylarının iki santim daha kısa olup biraz daha kilolu olacağı düşünülüyor. Ayrıca beynimizin de hacminin gittikçe küçüleceği teoriden ziyade geçmiş zamandan gelen ölçümlerle ortaya konuyor. Yıllar içindeki değişim için tek bir temennim var; dilerim daha olgun ve ahlaklı hal alırız.

Bayram öncesi nerden çıktı şimdi böyle ömürle uğraşmak demeyin. Tek istediğimi kaliteli, ahlaklı, insani olarak bu ömrü tamamlama çabası. 

Sözü uzatmadan yazımı bitireyim. Herkese tek tek hayırlı bayramlar dilerim. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...
 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar