KIRMIZI REİSHİ MANTARI diye de bilinen ve 2000 yıldır şifasını amel eden Ganoderma Lucidum hakkında bir yazı hazırlamak benim için de çok sürpriz oldu. Sağlık kuruluşlarında geçirdiğim onca zamandan ve manevi hazırlıksızlığımdan dolayı yazılarıma da bir süre ara vermek zorunda kaldım hiç istemeden! Elime kalemi aldıran da bu kahvenin hatrı oldu hiç kuşkusuz.
Yaklaşık iki ay önce hipotiroid teşhisi konulan ben, hayatımda bir ilk olan ‘ölünceye kadar bu ilacı kullanacaksın’ hitabıyla sarsılıp, doktorun yanından nasıl çıktığımı bilemeden, bir yanlışlık vardır diye özel bir klinikte buldum kendimi. Acıdır ki sonuçlarım değişmeyince şanslı bir eczacıya sorulan onlarca soru eşliğinde mini minnacık ilaçlarımla eve döndüm. 44 yaşıma kadar hiçbir ilaç kullanmayan ben, ilacın küçüklüğüne ve sürenin büyüklüğüne takılıp kaldığım esnada ta Belçika’dan gelen bir telefonla başlayan bu sürecin devamında bu satırları yazıyorum. Günde içeceğim 2 fincan kahvenin, sağlık ve yaşam kalitemi bu kadar değiştirebileceğini söyleseler kesinlikle inanmaz, hatta muhalefet ederdim. Yaklaşık 4 yıldır bu dergide bir şeyler yazmaya, paylaşmaya çalışan ben, an itibarıyla sizlerle sağlıklı yaşama ve sağlıklı yaşlanma konseptini en kolay ve külfetsiz yollardan nasıl yakalayacağımızı paylaşmaya çalışacağım inşaAllahu Rahman.
Kırmızı reishi mantarı’nı bana ilk duyuran telefonun ucundaki ses, şimdilerde çalışma arkadaşım ve değerli dostum Cihat Erdoğan beyefendiye, işini bihakkın yapmış olmasından ve benim gibi huysuz ve yaşlı bir bayanı, şirket bünyesine kazandırmasından ötürü şükranla anıyorum. Anadolu toprağının vefası ile bıkmadan yorulmadan sabır ile bana tahammül gösterip, hem sağlık hem de başarılarıma vesile olması ayrı bir teşekkür konusu…Lider olmak böyle bişi olsa gerek…
Gelelim esas meseleye…
Efsane mantar Reishi, 2000 yılı aşkın süreden beri, Çin ve Japonya halkları tarafından sağlıklı yaşam ve uzun ömür için kullanılagelmiş, özellikle karaciğer bozuklukları, kanser, bronşit, artrit ve hipertansiyon gibi rahatsızlıkların tedavisinde doğal bir ilaç olarak tercih edilmiştir. Son yıllarda da tıbbi etkisine yönelik olarak çok sayıda araştırma yapılmıştır. Bu konuda yapılan araştırmaları www.pubmed.com adresinden kontrol edebilirsiniz. Yapılan araştırmalarda Ganoderma Lucıdum’un antitümör, antialerjik, antienflamatuar, antiviral, anti bakteriyel ve özellikle antioksidan (yaşlanmayı geciktirici) özellik taşıyan bileşikler içerdiği bulunmuştur.
Bu özellikleri nedeniyle “şifalı bitkilerin mucizevî kralı” olarak nitelendirilen Ganoderma Lucıdum’un Ginseng’ den daha güçlü olduğu öne sürülmektedir.
Efsane mantar Ganoderma Lucıdum terminal kanser hastalarında morfin kullanımını azaltırken bağışıklık hücrelerinin sayısının artmasını sağlayarak ameliyat sonrası hastaların iyileşme sürecini hızlandırmaktadır.
Amerika Birleşik Devletlerinde Methodist Araştırma Enstitüsü kanser araştırma laboratuarlarında yapılan bir araştırmada Ganoderma Lucıdum mantarından elde edilen ganoderik asit A ve H triterpenlerin göğüs kanseri hücrelerini büyümesini ve yayılmasını durdurduğu gözlenmiştir.
Ganoderma Lucıdum’un Cancer Letters dergisinde yayınlanan bir makalede Ganoderma Lucıdum’un sporlarında elde edilen yağların hepatoma (karaciğer tümörü), sarcoma (bağ dokusu habis tümörü) ve reticulocyte sarcoma (genç eritrosit tümörü) tümörlerin büyümesini %80-90 oranında engellediği bildirilmiştir.
Oksidatif stres insanlarda ateroskleroz, Parkinson hastalığı, Alzheimer gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. Oksidatif stres aynı zamanda da yaşlanmada da önemli bir yere sahiptir. Antioksidanlar serbest radikallerin oluşmasını engelleyen, oluşanları ortadan kaldıran ve verdikleri zararı önleyen maddelerdir. Antioksidan enzim düzeylerinde ki azalma ve/veya DNA onarım mekanizmalarında eksiklik olması, ROM ve oksidatif DNA hasarının artmasına yol açmaktadır.
Efsane mantar Ganoderma Lucıdum karaciğer ve böbreklerin oksidatif hasarını önlemektedir.
Anti-Diabetik Etkileri,
Antienflamatuar Etkileri:
(Astım, Alerji, Romatizma ve Ateşli Hastalıklarda)
Karaciğer Koruyucu Ve Kronik Hepatite Karşı Etkileri,
Kolesterol Düşürücü Etkileri, Hipertansiyona Karşı Etkisi,
Antiviral Etkileri, Antibaktariyel Etkisi,
Kanın Pıhtılaşmasına Etkisi: Ganoderma lucidumda bulunan bir adenosin, kanın pıhtılaşmasını önleyerek damarların tıkanmasını engellemektedir.
Pre-klinik çalışmalarda Ganoderma lucidumun bağışıklık düzenleyici ve ağrı giderici özellikleri olduğu gösterilmiştir.
Astım, sedef, romatizma, pankreas iltihaplanması ve büyümesi gibi bazı hastalıkların ortaya çıkmasında rol oynayan fosfolipaz grubu enzimlerde Ganoderma Lucidum tarafından engellenmektedir.
Ganoderma Lucidum ileri ülkelerde solunum yolları problemlerinin çözücüsü olarak da tanınmaktadır. Kronik bronşit hastası olan 2000 Çinli hasta üzerinde yapılan ve ‘Herbs for health’ dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre iki hafta süreyle Ganoderma Lucidum kullanan bu hastaların %60-90’nın kendilerini daha iyi hissettikleri ve iştahlarının arttığı bulunmuştur.
Rusya’ da kozmonotların uzay yolculukları sırasında yanlarında götürdüğü ve dönüşte vücutlarının dünyaya kısa sürede adaptasyonunu sağlamada
kullanıldığı belirtilmiştir.
Sinir sistemine yatıştırıcı etkisi bulunmakta uykusuzluk ve stres sorunu olan kişilerde olumlu etkisi gösterilmiştir.
Efsane mantar Ganoderma Lucidum, halsizliği, baş dönmesini ve baş ağrısını engellemekte, ayrıca afrodizyak etkisi bulunmaktadır.
Hemofili hastaları hariç herkes Reishi kullanabilir. Bağışıklığını güçlendirme, fiziksel canlılığını koruma, geliştirme ve her türlü zihinsel yorgunlukların kurtulabilme yönünde, kendine yüksek düzeyde yardımcı olabilir.
Şimdilerde kansere karşı Japonya Sağlık Bakanlığınca ilaç olarak kabul gören Reishi, Japoncada “Ölümsüzlük” anlamına gelmektedir.
Türkiye’de ve dünyada bir çok tıp doktorunun destek tedavi ve koruyucu olarak tavsiye ettiği bu mantar, bu satırlara sığmayacak kadar çok iş yapıyor. Vücuda girdikten sonra hastalığı arıyor, buluyor ve yok ediyor. Kendi adıma konuşmam gerekirse, ürüne başladıktan 3 hafta sonra tiroid değerlerim sağlıklı bir insan ile aynı oldu. Baş ağrılarım sona erdi. Dizlerimde eklem sıvısı sorunu sona erdi. Boyun ağrılarımdan dolayı kullandığım boyunluk ve ortopedik yastığımla vedalaştım. Diş etlerimdeki çekilmelerim sona erdi. Sabahları uyandığımda çok dinç kalkıyor, gün içinde enerji düşüklüğü sorunu asla yaşamıyorum. Sakinleştim, sinirlenmiyorum.
En önemlisi de, küçük yaştan beri alerjik astım tedavisi gören kızım, evdeki makine ile kış boyunca nefes alıp verirken, başucunda ilaçları ile uyurken, her kış okuluna bir ay gidemezken şimdi ne oldu dersiniz? Hiçbir ilaç kullanmıyor. Astım ilaçlarını ve ventolin makinesini ihtiyacı olan birine vermek üzere kaldırdık. Nefes alış verişi değişti. İştahı açıldı, kilo aldı. Öğrenme ve algılama, zihin faaliyetlerinin artışıyla kolaylaştı. Daha uzun süre ve daha çok kitap okuyor… Yarışmalara katılıyor.
Malezya’da, %100 doğal ortamlarda yetiştirilen bu mantarı, benim şirketim dünyada en çok tüketilen şeyin yani kahve’nin içine koymuş. 12 yıllık ar-ge yapılmış ki tadı ve zevki diğer kahvelerle aynı ve fakat şifası da eşsiz olsun diye. Bize de sadece geleneksel Türk misafirperverliği ile bu kahveyi sevdiklerimize sunmak kalıyor. Yani en basit olanı. İnsanlara şifa dağıtan Hafsa Sultan’ın diyarından, Şehzadeler şehrinden, Manisa’dan bu şifayı en yakınımdakilerle paylaşmakla kalmayıp, en uzaklara kadar tebliğ etmek boynumun borcu olsun. 40 yıllık hatrı baki kalsın.
Bedenimizin isteklerine kulak vermek adına, şimdiye dek hep canımızın istediklerini yiyip içtik, vücudumuzun, hücrelerimizin ne istediğine pek kulak vermedik.
Sonuç: Hastane ve hasta sayılarındaki korkunç artış…
Yeni yeni hastalıklar…
Nebatat ikliminde şifasını amel eden 2000 yıllık bir bitkinin davetkar ve cömert hasletlerini görmezden gelmek olmazdı, göstermezden gelmek hiç olmazdı. Zira Rabbim Yüce Kur’an’da şöyle buyuruyor:
“Biz göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri boşuna ve anlamsız yaratmadık.” (Sâd; 27.)
“Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.” (Duhan; 38.)
Kainat tablasında, kupkuru bir ağacın bağrında, kıpkırmızı parlak bir fistana bürünen, şifasal esintilerle dünyaya O’nun rahmetinden küçük bir damla, O’nun servetinden küçük bir zerre olarak takdim edilen, tefekküre yüzlerce kapı açmış ve açacak olan bu nimete bin şükürler olsun. Hiçbir şeyi boşuna yaratmayan Rabbime sonsuz hamd ve senalar olsun. Şifayı veren de verecek olan da O’dur. Sebepler arasında yer alabilmek niyazıyla hepinize sağlıklı ömürler diliyorum ki, son nefese kadar ibadet, hizmet ve taat esaslı bir hayattan layığı veçhiyle nasiplendirilebilelim.
Medet Ya Şâfi duamıza tecelli edilen bu ve buna benzer bütün nebatat, ameli ihsanda bulunurken, Sen ey nefsim, neden ihsanda en geri kalmak istersin?
O’nun inayetini ve rahmetini bir kere daha görebildiğim, nasiplendirildiğim, bilgilendirildiğim konu hakkında bilgi edinmek için bu kardeşinize lütfen e-mail gönderiniz. Tek tek okuyup cevaplandıracağım biiznillah. Selam ve dua ile…
Facebook Yorum
Yorum Yazın