Bizim nesil bilgisayar çağında doğmasak da son dakikada ucundan bu yeni sisteme ayak uyduranlardanız diye düşünüyordum. Elimizde akıllı telefonlarla neredeyse her şeyi yapmaya başladık. Çok değil, bundan 5 yıl önce devlet dairelerinde işkence halinde bekleme kuyruklarını yaşadığımız sıralar numara sistemi olan kuruluşlara modernleştiler diye bakarken artık işimizi cep telefonundan hallediverir hale geldik.
Geçen gün elektrik idaresi ile olan işim tam gözümde büyümeye başlamıştı ki Google aracılığı ile yaptığım kısacık bir araştırmadan sonra 5 dakikada yerimden kalkmadan işlemimi gerçekleştirdim. İnanılır gibi değil diyeceğim ama bunu daha yazarken bile o da ne ki diyeceğim yenilikler bu hayretler içinde kaldığım konuyu eski teknoloji haline getirecek diye korkuyorum.
Eve bağladığınız internet sayesinde izleyemediğiniz kanal kalmıyor. Bu da yetmez gibi geri sarıp, dondurup, kaydedebiliyorsunuz. İzlediğiniz filmlere puanlar verebiliyor, paylaşabiliyorsunuz. Daha düne kadar ne çok kanal var, ne güzel seçenekler dolu derken bugün istediğimiz kanalı istediğimiz dilde, istediğimiz ses sistemi ile seyredebilir haldeyiz.
Bunun dışında tüketim toplumu haline gelen bizler internetten yemek sipariş etmekle kalmayıp istediğimiz tüm market alışverişini, ihtiyaçlarımızı, kıyafetlerimizi, kitaplarımızı, hediyelerimizi ve daha aklınıza ne gelirse, hemen her şeyi alabiliyoruz. Dışarı adım bile atmanız gerekmeden elinizde nakit para olmaksızın, banka kartlarıyla her şey kapımızda.
Yine de sosyalleşmek için evden çıkmalıyız diye de düşünmeyin. En son İngiltere’de yaşayan kardeşimin yeni doğan bebeğini doğumdan hemen sonra yerimden bile kıpırdamadan canlı olarak gördüm. (Elle tutup dokunamamaya canlı demek ise işin ironik yanı olsa gerek).
Ya para kazanmak derseniz dışarı çıkıp çıkmamak yine sizin tercihiniz. Evden iş görüşmesi yapıp sadece bilgisayar aracılığıyla yapacağınız tonlarca iş var artık. Hatta git gide işyeri açmaktansa insanlara evden çalışın demek çok daha kolay olacak gibi.
Bu ve benzeri biliyorum ki on binlerce yazı var internette. Ve yine biliyorum ki şu yazdığımı 5 sene sonraya kalmadan geri dönüp okuduğumuzda ne kadar basit şeyleri abartarak yazmışsın diyeceksiniz/diyeceğim.
Peki, tüm bunlara sahip olmak, kolayca yapıvermek ne derece güvenli ve ne derece sağlıklı? Bence işin esas can alıcı kısmı bu. Güvenlik kısmı beni aşıyor. Bildiğim kadarıyla güvenlik diye bir şey yok. Suç sayılacak işlemler var ama onlar da bir yere kadar etkili. Sağlık kısmına gelince işin hem beden hem ruh sağlığı kısmı var. İkisinin de sonucu sizin elinizde. Zaman kısıtı koyup ekrandan uzaklaşıp biraz doğa ve sporu hayatınıza sokarsanız doğru yoldasınız demektir. Ruh sağlığınıza gelince özellikle sosyal medyadan uzak durmak birinci şart. Mümkün olduğunca sosyalleşmeyi geleneksel hale getirmeyi amaç edinmek, akrabalarla ve arkadaşlarla buluşmak, sarılmak, sohbet etmek şart.
1989 yılında hayatımıza adım atan sistem bakın neleri hayatımıza soktu ve değiştirdi; Arama Motorları ile tanıştık. E-mail mektuplarla yazışmayı bitirdi. E-Ticaret’le tanıştık, iş hayatımız değişti. Sosyal Medya ilişkilerimizi değiştirdi ve tabii aşk ilişkileri de değişti. Dijital Müzik ve Video ile tanıştık. İnternet akıllı telefonları da hayatımıza soktu. Bankacılık işlemlerimiz gibi birçok resmi işlemler artık parmağımızın ucunda. Akıllı Evler uzun zamandır hayal edilse de yavaş yavaş hayatımıza girmeye başlıyor.
Bayrama sayılı günler kala yeniden nostalji yapmaya ne dersiniz? Soğuk ve klişe bayram mesajları yerine sevdiklerinizi arayıp sesini duyun, tatilde değilseniz kalkıp gidin… Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...
Facebook Yorum
Yorum Yazın