Öğrenmeyi Öğrenmek

Konfüçyüs  insanın iç dünyasındaki bilgi eksikliği ve bunun nasıl kapatılabileceği üzerine şunları söylemiştir :

“Bilmeyen ve bilmek isteyen çocuktur, öğretin ona.

Bilen ama bildiğini bilmeyen uykudadır, uyandırın onu.

Bilmeyen ve bilmediğini de bilmeyen akılsızdır, sakının ondan      

Bilen ve bildiğini de bilen liderdir, izleyin onu.”

 

öğrenme;  çeşitli deneyimlerle, eğitim ve öğretim sonucu davranışlarda  meydana gelen kalıcı değişikliklerdir. Öğrenme, dış dünyadan iç dünyaya bilgi  transferidir. Sadece bilgi demekte değildir tabii...Gözümüzün görüp, kulağımızın dinleyip, tenimizin hissedip beynimize gönderdiği algıyla beyinde hareketliliğin başlaması, bilgi içeriğine ve yapısına göre beyin tarafından tasnif edilmesi, işe yaramayacağı ve önemli olmadığı düşünülen bilgilerin  bilinçaltına ya da bilinç dışına atılarak öğrenmenin gerçekleşmesidir.


Öğrenmede en önemli faktörler; algılama, anlama ve kavramadır. Öğrenme şekli kişiden kişiye değişmektedir. Herkesin öğrenme türü, şekli, hızı ve kapasitesi birbirinden  farklıdır. Eğer uygun öğrenme imkanları sağlanırsa kişinin öğrenemeyeceği hiçbir şey yoktur... Yani; çocukken  okuluna gitmediği veya özel kurs almadığı halde herkesin  anadilini öğrenmesi, yürümeyi, oturmayı öğrenmesi gibi. Elbette zeki insanlar, algısı yüksek olan  kişiler  herhangi bir konuyu daha hızlı kavrar, daha hızlı düşünür  ve anlarlar.  Fakat  durumu algılayamama ya da görememe gibi durumlarda illaki algılama problemi olduğu da söylenemez. Bir öğrencimizin konuyu algılayamamasındaki  sorunun  öğretim yöntemlerinden de olabileceği unutulmamalıdır... Öğretim yöntemleri uygun olduğunda  kişilerde ve öğrencilerde daha iyi öğrenme gözlemlendiği ispatlanmıştır.


Öğrenmenin ilk şartı; öğrenmeyi talep etmektir. Kendini kapatmış ve öğrenmek istemeyen kimseye hiçbir şey öğretemezsiniz….Alvin Toffler; “21. yüzyılın cahilleri okuma-yazma bilmeyenler değil, öğrenmeyi öğrenemeyenler olacaktır” der. Öğrenmeyi öğrenmek; mevcut bilgileri kullanarak yeni durumlar için gerekli bilgiyi kendi kendine üretmektir. Öğretimin bireyselleştirilmesinin en sağlam yollarından biri öğrenme stillerine uygun eğitim vermektir. Eğitimde bunlara dikkat etmemiz ve önem vermemiz gerekir.


Her bireyin kendine has ve biricik biyolojik ve gelişimsel özellikleri vardır. Bu da kişinin bilgi ve beceri öğrenme yolunu etkiler. Öğrencilerin birbirlerinden farklı olarak öğrendiğini bütün eğitimciler kabul etmektedir.Eğer öğrenme ortamı öğrencinin öğrenme özelliklerine göre düzenlenirse, öğrenmenin kalitesi ve miktarı artmaktadır.En doğru ve kalıcı öğrenme etkinliklerle öğrenme şeklidir. Okullarımızda bu tür çalışmalara yer verildiği zaman , sadece öğretmen değil öğrencilerinde derse hazırlıklı gelmeleri ve anlatmalarına ortam sağlandığı zaman dersler daha keyifli geçecek ve daha faydalı olacaktır. 


BLOOM; tarafından geliştirilen ve okulda öğrenme adı da verilen tam öğrenme modeli okullarda öğretme-öğretme sürecinde rol oynayan bütün öğeleri, öğrencilerin en etkili ve verimli öğrenme düzeyine ulaşması için sistemli olarak bir araya getiren yaklaşımdır. Tam öğrenme modelini ortaya koyan ünlü Amerikalı eğitimci BLOOM; “işin başından beri olumlu öğrenme koşulları sağlanmış ise dünyada herhangi belli bir kişinin öğrenebileceği her şeyi hemen hemen herkes öğrenebilir” sayıtlısına dayalı olarak modelini geliştirmiştir.


Günümüzde ölçme ve değerlendirme, öğrencilerin sadece ne kadar bildiğini görmek ve öğrencileri bildikleri oranda sıralamak amacıyla değil; öğrenmeyi zorlaştıran noktaları teşhis etmek amacıyla da kullanılmaktadır.


Her öğrencinin en iyi öğrendiği yol, onun öğrenme stilidir. Bir öğrencinin algılamasını, çevredeki diğer insanlarla ilişkilerini ve öğrenme çevresindeki davranışlarına etki eden bilişsel, duyuşsal ve fizyolojik yapısı, onun öğrenme stilini belirler.

- Öğrenme stili kavramını, bireylerin çevresini nasıl algıladıklarının, öğrenme çevresi ile nasıl etkileşime girdiklerinin ve öğrenme çevresine nasıl tepkide bulunduklarının, nispeten istikrarlı göstergeleri olarak hizmet eden bilişsel, duyuşsal ve fizyolojik özelliklerin bir örüntüsü olarak tanımlamaktadır.


- İnsanlar farklı öğrenme ve farklı bilgi işleme sistemlerine sahiptir, dolayısıyla farklı öğrenme stillerine sahiptirler.


1.Bilişsel Boyut: Bilgiyi; alma, işleme, depolama, kodlama ve kodları çözme biçimine bakılabilir.


Her yeni öğrenmenin kendinden önceki öğrenmelere dayalı ve kendinden sonrakilere hazırlayıcı olması tam öğrenmenin sağlanabilmesi için öğretme-öğrenme sürecinin başında eksik olan bilişsel giriş davranışlarının tamamlanmasını gerektirmektedir. Genel olarak burada bahsedilen bilişsel giriş davranışları öğrencinin okuduğunu anlama, yazma, dili kullanma ve dört işlem becerisini kapsar.


2.Duyuşsal Boyut: Güdü, dikkat, denetim odağı, ilgiler, risk almaya isteklilik, sebat, sorumluluk ve sosyal hayattan hoşlanma gibi alanlarla ilgili kişilik özellikleri ve heyecansal özellikleri incelenir.


Duyuşsal giriş özellikleri öğrencinin öğrenme ünitesine karşı ilgisi, tutumu ve akademik benlik kavramını içermektedir. Duyuşsal giriş özellikleri arasında başarıyı belirlemede en yüksek etkiye sahip olan AKADEMİK BENLİK kavramı öğrencinin öğrenme özgeçmişine dayalı olarak hedeflerle tutarlı öğrenme düzeyine ulaşıp ulaşamayacağına ilişkin kendini algılayış tarzıdır.


3.Fizyolojik Boyut: Duyusal algı, çevresel nitelikler, çalışma sırasında yiyecek ihtiyacı ve gün içerisinde optimum öğrenmenin gerçekleşeceği zaman dilimi dikkate alarak kişiye özgü öğretim modeli oluşturulabilir.


Tam Öğrenme Modelinin Temel İlkeleri Şöyledir:


•Öğrencilere planlı öğretim ve olumlu öğrenme koşulları sağlanmalıdır.

•Öğrenme için yeterli zaman ayrılmalıdır.

•İpucu, pekiştirme, dönüt ve düzeltmeye yer verilmelidir,

•Öğrenci katılımı sağlanmalıdır,

•Tam öğrenme ölçütü belirlenmelidir,

•Bir ünite öğrenilmeden diğerine geçilmemelidir.


Öğrenme stilleri 4 algısal gücü içerir. 

1. Görsel 

2. Kinestetik 

3. Dokunsal 

4. İşitsel öğrenirler.


Tam öğrenme stratejisi ders içi faaliyetler açısından her konu alanı düzeyinde, öğrenci hazır bulunuşluğun da ve sınıf düzeylerinde etkili bir şekilde kullanılabilir. Gerek hedef davranış gerekse ilgili yöntemleri kapsaması açısından bütün yöntem, teknik ve yaklaşımları bir bütün içerisinde tam öğrenme stratejisi ile kullanabiliriz.



Aşağıdaki 6 niteliğimizi geliştirerek bunu yapabiliriz:


1.Motivasyon: Öğrenme isteğimizi sürekli diri tutmayı, öğrendiklerimizi hayatımıza tatbik edip, bundan keyif almayı başararak sağlayabilirsiniz. Bu sebeple her fırsatta öğrendiğimiz bilgileri hayata geçirmenin yollarını aramalı ve fırsat bulduğumuzda iyi değerlendirmeliyiz.


2.Yeni Bilgileri Mevcut Bilgilerin Üzerine Oturtma: Yeni öğreneceğimiz bir bilgi mevcut bilgilerimizin üzerine oturmuyorsa, ya öğrenmeye hazır değiliz ya da bir ön öğrenmeye ihtiyacımız var demektir.


3.Bilgiyi Örgütleme: Bilgiyi başka bilgilerle ya da kavramlarla ilişkilendirmek anlamına gelir.


4. Bilgiyi Kullanma: Öğrenmenin kalıcı olabilmesi için öğrendiğimiz bilgileri yeri ve zamanı geldiğinde kullanmalıyız. Kullanılmayan bilgi zamanla unutulur.

5.Öğrenme Stratejilerinden Yararlanma: Öğrenilen konuya ve hedeflere uygun öğrenme stratejileri öğrenip kullanırsak daha etkili bir öğrenme gerçekleşir.


6. Üstbilişsel Stratejiler Kullanma: Öğrenmek için yaptığımız planı sürekli gözden geçirip, işleyip işlemediğini kontrol etmek gerekir. Eğer işlemiyorsa başka bir yol denemeliyiz.


Artık dünya çok hızlı değişiyor. Bilginin çok hızlı üretildiği ve dağıtıldığı bir dünyada öğrenmeyi öğrenmek bir tercih değil , zorunluluktur. Kendi öğrenme stilimizi belirleyerek ve doğru teknikleri kullanarak istediğimiz gerçek ve istediğimiz başarıyı yakalamış olacağız Bilginin gücüyle, hem kendi dünyamızı hem de tüm dünyayı değiştirebiliriz. Öğretim sürecinin sonunda belirlenen hedeflere öğrencilerin % 90-95’inin ulaşamaması  durumunda tamamlayıcı ek öğrenme fırsatlarına yer verilir. 


Bunlar :

→ Evde ve okulda ek öğretim,

→ Bire bir öğretim,

→ Küçük gruplarla öğretim,

→ Bilgisayarlı öğretim,

→ Programlı öğretim,

→ Akademik oyunlarla öğretim,


Tam öğrenme modelinde süreci ayrıntılı bir şekilde planlayan ve uygulayan öğretmendir. Bu nedenle ek öğrenme fırsatlarının hazırlanmasında ve sunulmasında öğretmen aktiftir.


Tüm bunların yanında asıl önemli olan öğrenilenlerin kalıcılığıdır. Bol tekrar çalışmaları, parça parça  veya bütün çalışma, konuyu araştırma ve kendi anlatımıyla derse hazırlanma, örnek çalışmalara yer verme  bilginin kalıcılığını sağlayacaktır. Doğru çalışma planları hazırlayarak  ezber eğitim sisteminden uzak,  çocuklara bilgiyi nereden bulacağını, nasıl düzenleyeceğini  konularında yönlendirmek,  hangi bilgiye inanacağı ve kontrol edeceğini,  problemler karşısında çözüm bulması gerektiğini, farklı düşünebilmeyi, üretebilmeyi ? kendi kendine öğretebilmeyi  sağlayarak neden ? nasıl ? niçin ? sorularıyla kişinin kendini eğitmesi  tam öğrenebilmeyi sağlamaktır  aslında.


Böyle baktığımızda öğrenme becerimizin büyük ölçüde düşünme kapasitemize bağlı olduğu, Bu yüzden düşünsel kapasitemizi artırmaya yönelik çabalarımıza özel bir önem vermemiz gerektiği sonucuna varırız. Zaten koşulların sürekli değiştiğini göz önüne alırsak çoğu bilgi ve becerimizin bir gün önemini yitireceğini ama öğrenme becerimizin tam tersine giderek daha çok önem kazanacağını unutmamamız gerekir.


  Herkese Sevgi dolu , başarı dolu bir dünya diliyorum.