Atilla YEĞİN

Atilla YEĞİN

Mail: atilla@teknikelektrik.com

Napolyo'nun Tosladığı Duvara Doğru Koşan Makron

Yakın zamanda Fransız Cumhurbaşkanı’nın Akdeniz’de yapmaya çalıştıklarını gördükçe Napolyon’la bağlantı kurmamak mümkün değil. İkisi de kendi boylarının üzerinde işe kalktığı izlemini uyandırıyor. Bunu hatırlamak ve anlamak için biraz geriye filmi sardığımızda tarihte yaşananlar önümüze seriliyor. Avrupa’nın o zamanki konjonktürü ve akıllı hamlelerle Avrupa siyasi tarihinde kısa sürede ciddi paradigmaları değiştiren Napolyon’a özenen Makron’a, Napolyon’un sonunu hatırlamasını tavsiye ediyoruz. Fakat insanlar hataları göre göre yapmaya alıştıkları için biz ne anlatsak nafile. O zaman tarihte ne yaşanmıştı hatırlayalım.

 

Aslen İtalyan olup Fransızlara kumandanlık ve İmparatorluk etmiş Akka’ya gelene kadar hiç yenilmemiş komutan olan Napolyon Bonaparte. 19 Mayıs 1798 sabahı Toulon’dan demir alan 600 gemilik Fransız donanmasının, taşıdığı 40 bin asker ile 1 Temmuz sabahı İskenderiye önlerine ulaşmıştı. 

 

Napolyon, askerlerine yol boyunca ‘Mısır’ın halkı Müslüman’dır. İnançlarına ve âdetlerine hürmet edin’ demişti. Napolyon’un karaya çıktıktan sonraki ilk işi, gemide hazırlatmış olduğu Arapça bir beyannameyi halka duyurmak oldu. Beyannamede şöyle deniyordu:

 

‘‘Kafkas dağlarından ve Gürcistan’dan getirilmiş olan Memlükler, dünyanın en güzel yerini çoktan beridir zulüm altında tutuyorlar. Fakat her şeye kadir olan Allah artık bu hükümdarlığın son bulmasını emretti.

 

Ey Mısırlılar! Size, benim buraya dininizi yıkmak için geldiğim söylenecektir. Bu açık bir yalandır, inanmayınız. Zalimlere benim buraya gasp edilmiş haklarınızı iade için geldiğimi, Allah’a Memlükler’den daha fazla inandığımı ve Hazreti Muhammed ile hayranlığımı celbeden Kur’an-ı Kerim’e hürmetkâr olduğumu söyleyiniz. Nerede verimli arazi, kıymetli elbiseler, güzel esirler ve mükemmel evler varsa, hepsi Memlükler’e ait. Eğer Mısır onların çiftliği ise Allah’ın bunu onlara verdiğine dair tapu senetlerini göstersinler. Allah adildir ve merhametlidir. Bundan böyle herkes idareye ortak olacak ve mutlu şekilde yaşayacak.’’

 

İşte şeytani bir zekâ ve entrika ile Mısır’ı sorunsuz işgal edip daha sonra hedefi olan tüm doğuyu işgal etme hevesi ile ilerlemiş aynı yöntemlerle büyük katliamlar yaparak Akka kalesinin duvarlarına kadar gelen Napolyon, şehrin Osmanlı adına valisi 80 Yaşındaki Cezzar Ahmet Paşaya bir mektup gönderir.

 

“İşte kalenin duvarları önüne geldim. Bir ihtiyarın geri kalmış birkaç günlük ömrünü almak bana bir şey kazandırmaz. Seninle savaşmak istemiyorum. Benimle dost ol ve kaleyi teslim et!”

 

Cezzar Ahmed Paşa, bu mektuba şu cevabı verir:

“Allah’a hamd olsun gücümüz yetiyor, elimiz silah tutuyor. Geri kalmış birkaç günlük ömrümüzü de cenklerde geçiririz!”

 

Napolyon Yüksek rütbeli bir subayını kaleye gönderir ve direnmenin netice vermeyeceğini, şehir teslim edilirse Paşa’nın ordusu ve ağırlıklarıyla beraber istediği yere gitmesine -güya- müsaade edeceğini bildirir. Ama Cezzar Ahmed Paşa’dan aldığı cevap manidardır:

“Devlet bizi bu kaleyi teslim etmek için vezir yapmadı. Ben Cezzar Ahmed Paşa, şehidlik mertebesine ulaşmadan bir karış toprak vermem!”

 

Beklemediği bu hezimetle “Kader beni bir ihtiyarın oyuncağı yaptı” diye avaz avaz haykıran Napolyon, ordusunun yarısını kaybeder ve nihayet çekilmeye karar verir ve ağırlıklarını kumlara gömüp, Çaresiz kalan Napolyon, takviye birlikler getirmek bahanesiyle idareyi generallerine devredip ve birkaç adamıyla beraber Mısır’dan ayrılıp Fransa’ya tüyer. ‘

 

Daha sonra Akka mağlubiyeti için ‘’Savaşı kazansaydım Doğunun fatihi olur ve Paris’e İstanbul üzerinden gelirdim’’ diyecektir.

 

Bundan tam 220 yıl önce adamı arkasına bakmadan kaçırtan bizde çok Cezzarlar olduğunu Makron’a hatırlatmak istedim vesselam. Bu arada Cezzar Arapçada deve kasabı demektir. Cezzar Ahmet Paşaya lakap olarak korkusuzluğu ve acımasızlığı sebebi ile verilmiştir.

 

Hayırlı işler dileği ile Allah yar ve yardımcımız olsun.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar