İsrail hücum botlarının ve savaş helikopterlerinin 1 Haziran sabah namaz vakti; içinde sadece insani yardım malzemesi ve yüzlerce gönüllü taşıyan Mavi Marmara gemisine yaptığı alçakça saldırı yüreklerimizi dağladı. Alçak İsrail 9 kardeşimizi şehit etti 30 kardeşimizi de yaraladı. Gemide sadece Türk vatandaşı değil yüzlerce Hıristiyan ve Musevi kökenli yardımsever Batılı ve Doğulu insanda vardı.
Bu olayı hem bütün milletimiz hem de devletimiz en üst düzeyde lanetlemiştir. Özellikle Sayın Başbakanımız Şili ve Güney Amerika ziyaretini yarıda keserek ülkeye dönmüş ve İsrail’in her türlü ağzının payını vermiştir. Sivil katili, korkak İsrail; hükümetimiz ve devletimizin bu cesur çıkışından adeta altına yaparak tüm isteklerimizi yerine getirmiştir. Ancak 9 şehidimiz Rahmeti Rahmana kavuşmuştur. Onları şehitlerin efendileri Hz.Hamza ve Hz.Hüseyin (Rd.A) Karşılamış ve Hakkın huzuruna inşallah çıkartmışlardır. Duamız ve beklentimiz bizim bu yöndedir. Her şey bu yönde seyrederken ve de Müslümanların ortak tepkisi İsrail’e karşı artarak devam ederken birden Pensilvanya’dan yapılan bir açıklama Ümmet-i Muhammedin büyük bir kısmını şok etmiştir. Ancak Muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendiyi ve onun formatını tanıyanlar için aslında şok ettirmedi sürpriz olmadı. Her yiğidin bir yoğurt yeyiş şekli vardır. Eğer siz hizmetinizi-mücadelenizi Dünya düzeni ile barışık olarak 30 yıldır sürdürüyorsanız bu açıklama hiç de sürpriz değildir. Fethullah Gülen Hoca Efendi bu tip açıklamaları daha öncede yapmıştı. Başka Müslüman cemaat ve liderleri hakkında farklı görüş sarfetmişti. 1997 yılında yazar Yalçın Doğan’a Milliyet Gazetesi olarak verdiği demeçte 28 Şubat’ta sıkıştırılan Refah-Yol hükümetini eleştirmiş ve istifa etmelidir demişti. Gerçi geçtiğimiz aylarda bu demecinden dolayı pişman ve üzüntülü olduğunu söylemiştir. Hatadan dönmek de bir fazilettir erdemli bir davranıştır.
Yine 20 Ocak 1991 yılında Süleymaniye Camiin’deki vaazında o günler sürmekte olan 1 inci körfez savaşında Irak ve Saddam Hüseyin’in Telaviv’e attığı Scud-El Abbas ve El Hüseyin füzelerinin açmış olduğu tahribattan dolayı üzgün olduğunu ve gönlünün tülendiğini söylemiştir. O zaman da aynı şimdiki gibi Türkiye’li Müslümanlar büyük bir tepki göstermiş ve Hoca efendiyi eleştirmişlerdi. Hatta şu anda Hoca Efendi’nin resmi yayın organında yazı yazan İslami kesimin önde gelen yazarlarından biri ‘Ey ağlayan ve ağlatan hoca! Biraz da Bağdat’ta ölen çocuklar için gönlün tüllensin’ demişti. Şimdi muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi’nin açıklamalarını iyi değerlendirmek gerekir. Baştan gösterilen ‘ O ne diyorsa bir hikmeti vardır’ veya ‘bırakın onu O ne diyorsa yanlıştır’ cümleleri soğukkanlılıktan uzak, sathi ve hamasi değerlendirmelerdir.
Tabiî ki Fethullah Gülen bir insandır o da hata yapabilir. Tüm diğer beşer gibi yanlışlar yapabilir, zaten kendisi de bunu her zaman tüm mütevaziliği ile itiraf etmektedir. Ben de şahsen Hoca Efendi’nin birçok görüşüne katılmıyorum. Ancak gıpta ettiğimiz dünya çapında hizmetleri de takdirlere şayandır, Ancak Hoca Efendi hizmetlerinin devamı için gerginlik istememektedir. Mevcut düzenin yanlış da olsa yakılıp yıkılmasından değil, sulh içerisinde ve yumuşak metodlarla islah edilmesini istemektedir. Tabiî ki oda 9 şehidimize ve olaylara çok üzüldüğünü yazılı ve sözlü beyan etmiştir. Ancak bu sonucun böyle olacağını kestirdiği için endişelerini dile getirmiştir. Bardağında boş tarafını işaret etmiştir.
Bütün bunlar Mavi Marmara gemisinde temerkuz bulunan şanlı yardım girişimi ve Gazze’ye olan ablukanın delinmesi operasyonunu gölgelememelidir. Hoca Efendi’nin görüşlerine katılınmasa da saygı duyulmalı ve zamana bırakılmalıdır. Zaten hükümet ve Ak Parti de bu minval de hareket etmiştir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın