Mübarek Onbir Aylar!

Arkadaşlarımızın ve müminlerin geçmiş bayramını kutlarken, bir Ramazanı daha eda ettiğimiz geçen günlerden sonra, mübarek on bir aylara girdik.

Niye böyle söylediğimiz birkaç cümleyle anlatalım; yıllar, aylar, günler, gece ve gündüz hepsi Allah’ındır. Cenabı Allah’ın yarattığı her şey kusursuz ve yaratılma amacı taşıdığı için, onlara bir anlam yüklenmiştir. Mesela ramazan Ay’ına yüklenen anlam şudur; içinde Kur’an indirilen ay olması nedeniyle, Kur’an’ın hürmetine onu okuma, anlama ve uygulamayı yaşantımıza geçirmemiz için bir eğitim kampı için ayrılmış bir zaman dilimidir denebilir. Deneyimlerimizi, tecrübemizi, refleksimizi, bilgi ve becerilerimizin depolandığı, enerjimizin şarj olduğu bir fırsat ayıdır Ramazan… 

Ve o kamp sona erdi. İşte bundan sonra bir sonraki ramazana kadar hazırlandığımız şarzlandığımız maddi ve manevi enerjimizle gelecek ramazanı bekleyeceğiz. Önümüzde koskoca, on bir aylık bir zaman dilimi ve bu zaman diliminde yapmamız gerekecek sorumluluklarımızı hatırlamak istedik. Bu sorumlulukların kimisi 

Allaha karşı, kimisi topluma, kimisi ailemize karşı ve kimisi de kendimizedir. Her kim bunlara karşı vazifelerini ifa eder ve samimi olursa işte o başarıya ulaşmıştır da denebilir... Başarının altında iyi bir hazırlık olduğunu unutmamak gerekir. İşte bu, Allaha olan kulluk görevimizdir.  

Ramazanı Kur’an’i eğitim kampı olarak geçiren bir kimsenin, sahaya inip performansını sergileyeceği on bir ay, onun için bir fırsat, kulluk tecrübesini sergileyebileceği ve onun yıldızlaşabileceği mübarek müsabaka an’larıdır esasında… 

İşte bu vesile ile azığını ramazandan almış olan bir kimse yolda kalmaz… Şeytana, nefsine, dünyaya kanmaz ve başarıyı bulabileceğine inanıyoruz. Azığını her ramazanda depolayacak olan bir kimse, esasen ömrünün sonu için kendine azık hazırlayandır. 

Allah kuranı kerimde şöyle buyurur; “…siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. (ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının.” Bakara suresi 2/197

İşte, ramazandan elde edeceğimiz azık yani takvayı ki Allahtan sakınmaktır, onun ramazanın dışında da takva sahibi olmamızı ve sakınarak davranmamızı gerektirecektir. Yani sırf ramazan geldi diye günahlara ara verenler, ramazanın dışında da günah işlemeğe dönmemeleri takvadır. Hiç kimse Allah’ı kandırmaya veya ötelemeye çalışmasın! İkinci plana 

atmasın! Ramazanda bir başka ve öbür aylarda bir başka Müslüman profili olmaz, olamaz. Bu ancak Allah’ı veya toplumu kandırmaya yönelik ikiyüzlülüktür. Özetle 

sadece ramazan, Cuma veya kandil gecelerinin Müslümanı olmayalım!

Peki, ne yapmalı? Ramazanda merhamet ve acıyıcılığımızın doruk noktasına ulaşan vicdanımızın, topluma olan şefkatini ve yardımseverliğini geri kalan on bir ayda da devam etmesi, ettirmesi gerekir. 

Muhtaçların her daim gözetilmesi, ibadetlerin düzenli ve muntazam yapılması ve her şeyden önemlisi günahlardan uzaklaşması bunun ramazandaki gibi devam ettirilmesi gerekir. Ki geri kalan on bir Ay’da mübarek olsun, kutlu olsun ve maneviyatı yüce olsun. Umulur ki takvaya ulaşılınır ve kazananlardan olunur. Onun için “Hoş Geldin Ya Mübarek On Bir Ay” diyoruz. Ve Allah’ın müjdesine mazhar olmanız dileğiyle, bu takva ahiret için bir kurtuluş vesilesi olması temennisiyle… 

Kur’an’ı Kerimde Allah; “Elbette ki, ahiret mükâfatı, inanalar ve Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır.” Yusuf suresi 12/5