Nurgül YILDIRIM

Nurgül YILDIRIM

Mail: yazarlar24@teknikelektrik.com

Mimarlık Ve Matematik

Mimarlık deyince aklıma planlar , projeler ,evler, binalar , büyük yapılar , iç ve dış mekanlardaki tasarım, oran , simetri , estetik , güzellik …geliyor. Mimarlar grubuyla yaptığım bir haftalık gezi turu  ,  “ MİMARLIK ve MATEMATİK  “  başlıklı yazıya  yönlendirdi beni. Çok keyif aldığım  YUNANİSTAN gezisinde etkilendiğim ATİNA daki  PARTHENAN tapınağı ve gördüğüm yapılar  doğrudan böyle bir  konuyu araştırmama sebep oldu. Tabiki Türk mimarisinde  çok daha hayranlık uyandıracak ve etkileyecek muhteşem eserler  de bulunmakta. Hepsini burada yazmak, kaleme almak elbette kolay değil.Bu nedenden dolayı  yazıda Türkiye’de ve   bazı ülkelerde bulunan ve yapılarıyla dikkat çeken birkaç eserde matematik ve mimarinin birlikteliğinden bahsedeceğim. 


Tarihe geri dönüp baktığımızda matematik tüm uygarlık dilinde önemli olmuştur. Günlük yaşamda kullanılan matematik İnsanlığın ortak dili kabul edilmiştir. Hayatımızı kolaylaştırmanın yanında insanlar ister farkında olsun isterse olmasın tek başına matematik vardır ve bilim denilen şeyi bütün olarak özünde bulundurur.


Galileo “ Doğanın büyük kitabı yalnızca onun yazıldığı dili bilenler tarafından okunabilir , o dil matematiktir demiştir.  Matematik doğanın esas dilidir tezini de  savunmuştur.


Matematik insanlığın biricik ortak dilidir, Matematik bilimdir,Matematik bilimin vazgeçilmez aracıdır, Matematik sanattır.


Mimarlık ve matematiğin birlikteliği  geçmişten günümüze kadar dayanıyor. İkisindeki düzen ve estetik arayışı son derece dikkat çeker. Matematik doğada , mimarlık ise yapılarda bu düzen ve estetiği amaçlar. Yapılarda önce matematiksel bir tasarım arayışı ve  düşüncesi hesaplanmaktadır. Yapılardaki bu düzen ve estetik güzellik matematikte geometri ve oranlarda kendini açıkça göstermektedir.


 Mimarlık , belirli formlar yaratmak veya yaratılan formları sınırlamak için oransal sistemleri ve geometriyi tarih boyunca sıklıkla kullanmıştır. Bu tür bir sistemi kullanmaktaki amaç, yapının elemanları arasında bir armoni olması ve bu ‘güzeli güzel kılan ilke’ ile yapı genelinde bir bütünlük hissi yaratmaktır. “Güzeli sağlayacak ya da güvence altında tutacak olan ölçüdür, ölçünün getirdiği biçimselliktir. (Timuçin, 1993).”


Neredeyse tarihler ve kültürler-arası her inşaat geleneğinde, tasarımın öğeleri arasındaki ilişkiyi belirleyen matematiksel bir sistem vardır. Oransal sistem aslında çok temel öğelerden oluşur: bunlar tam sayılı oranlardan veya cetvel, ip gibi basit aparatlarla yapılabilen geometrik şekillerden ibarettir.


Antik dönem için Vitruvius’un kitabı bu konudaki önemli bir belgedir. Vitruvius burada Roma veya Helenistik dönemdeki tapınakları örnek vererek mimarı oranlar hakkında bilgi verir. 

(Kidson, 1996)


O dönemin yaşayanları tabiki inançlarını, yaşadıklarını, yaşam biçimlerini bulundukları  mekanlara o dönemin şartlarına göre üstün yetenek ve becerileriyle yansıtmayı ustaca başarmışlardır. Sanırım hayranlığımız bu yüzden olsa gerek. .Dünyanın dört bir yanında hayranlık ve şaşkınlık uyandıran bu eserlerden bazılarını araştırdığım kadarıyla paylaşmak istedim.


Türk mimarisi ve sanatı özellikle Mimar Sinan bir çok eserinde altın oranı kullanarak muhteşem eserler  yaratmıştır. Örneğin Süleymaniye ve Selimiye Camileri’nin minarelerinde bu oarn görülmektedir. Konya’da Selçukluların inşa ettiği İnce Minareli medresenin taç kapısı, İstanbul’ daki Davut Paşa Camisi, Sivas’ ta Mengüçoğulları’ndan günümüze miras kalan Divriği Külliyesi genel planlardan ayrıntılara kadar içi içe bir görünüm sunar. 


ULU CAMİ / DİVRİĞİ , SİVAS  

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın cennet kapısında güneşin geliş açısına göre Sabah 07.00 sıralarında ortaya çıkan ” namaz kılan kadın silüeti “ ve batı kapısında ( taç kapı ) ikindi vakti görülen yaklaşık 4 m uzunluğundaki “ namaz kılan erkek silüeti “  ile şah kapısında saat 09.00 sıralarında oluşan ve eseri yaptıran Ahmet Şah ‘ın başını temsil ettiğine inanılan gölge, eseri gezen yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmuştur.  Bu özelliği ile  Birleşmiş Milletler eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) “ Dünya Kültür Mirası listesinde yer almakta.


Eski Yunanda da altın dikdörtgen birçok sanat dalında kullanılmıştır. Bunlardan bir taneside Atina’daki Parthenon’ dur.


PARTHENEN TAPINAĞI / ATİNA ,YUNANİSTAN 

M.Ö 430 yılında inşa edilen PARTHENON tapınağı uzunluğunun genişliğine oranı 9 :4 olan en uygun sayısal oranlarının kullanılmasıyla  tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Yaptığımız gezi sırasında restorasyon çalışmaları devam ediyordu. Ama o haliyle bile etkileyiciydi.


Tapınağın köşelerindeki sütunlar daha çok güneş alacağı için ince gözükeceğinden diğer sütunlara göre daha kalın tasarlanmış ve başka bir estetik sağlanmıştı. Kabartma ve süslemeler ise göz yanılsamalarını önleyecek şekilde düşünülmüştü.


Geçmişten günümüze yapılarıyla ve matematiksel özellikleriyle dikkat çeken eski uygarlıkların ve “ dahi” olarak nitelendirilen mimarların matematik, astronomi , güzel sanatlardan beslenerek yapılan bu eserlere hayran olmamak elde değil. 


Atina’daki Akropolis’teki Parthenon’un görsel illüzyonlarının geometriyi iyi bilmeyenler yapamazdı. Burada, stilobatta yapılmış olan hafif kıvrım, naos duvarlarındaki inceltme ve sütunların yükseldikçe incelmesi, tapınağın olduğundan daha simetrik gözükmesi için yapılmış geometrik hilelerdi.


Altın oran sadece Yunanlılar tarafından kullanılmadı. Mısırlılar ve Hintliler de mimarlıklarında geometri ve altın oranı özellikle  Keops piramidinde kullandılar.. Ayrıca yapıların alt öğelerinin boyutlarını çıkarmak için çok ileri derecede matematiksel hesaplar yaparlardı


ALTIN ORAN 

Eski Mısırlılar inşa ettikleri piramitlerde de altın oranı olduğu görülmüştür. Piramitlerin tabanı  ile yüksekliği arasındaki bu oran 0,618 yani Altın Orandır.Ayrıca piramitlerin dizilimi yani bulunduğu bölgeye yerleşimi de bize altın spirali verir. Yani hem kendi içerisinde hem de  birbirleri arasında altın oran içermektedir.


Ünlü astronom Kepler, bu sayı için büyük bir hazine ifadesini kullanmıştı. Yüzlerce yıldır pek çok ünlü ressam , mühendis ve mimar Leonardo da Vinci gibi neredeyse tüm eserlerinde bu oranı kullanıyorlardı. Estetik uzmanı Dr.Steven Markout 25 yıl süren araştırmasında DNA ‘ mıza dahi işlenmiş bu orana göre yaratılmış insan yüzleri ve bedenlerini istinasız tüm insanların güzel bulduğunu yaptığı büyük bir deneyle ispatladı.


GİZA PİRAMİTLERİ / KAHİRE, MISIR

M.Ö 2753- 2563 yıllarında inşa edilmiş  3 piramitten oluşan dünyanın en ilgi çekici yapılarından biridir.. Bu piramitlerin en büyüğü ise dünyanın 7 harikası arasında yer alan KEOS  Piramidi. Hayret verici bir matematiğe sahip olan bu piramid yüksekliği ikiye bölündüğünde Pİ sayısını verir ve tepe noktasından geçen meridyen karalarla denizlerin ikiye ayrıldığı noktadır. Kuzey kutbuna eşit uzaklıktadır.. Piramidin yüksekliğinin 1 milyar ile çarpımı güneş ile dünya arasındaki mesafeye eşittir. Piramidin dört yüzeyinin toplam yüzölçümü yüksekliğinin karesine eşittir. Başka ilginç olan ise Firavun Keos’un doğum ve tahta çıkış günlerinde piramidin içerisine yılda iki kez olmak üzere güneş ışınlarının girmesi.


TAC MAHAL / AGRA, HİNDİSTAN

Eşşiz güzellikteki bu kusursuz  yapı muhteşem simetrisiyle göz alıcı. Dört minaresi Tac Mahal’ın simetrik yapısını tam anlamıyla ortaya koyuyor. Pencere ve kemerleri Tac Mahal’ın geometrik uyumu, dışarıya doğru eğimli olan minarelerinin su havuzlarına yansıması görsel bir güzelliktir. Estetik açıdan TAC MAHAL için geometri ve estetik mimarideki uyumunu bir kez daha yansıtmıştır.


WALTER NETSCH / COLARADO, ABD

Bu yapı ise Walter NETSCH tarafından tasarlanmış ABD ‘ nin Colarado Eyaletinde bulunan CADET ŞAPELİDİR. Modern mimariye en güzel örneklerden biri sayılan bu yapı 17 dış bükey üçgen kulesi ve 3,5 milyon dolarlık maaliyeti ile üçgenlerden yararlanılarak masif amadinamik görünümlü yapı,keskin ve ikonik hatlarıyla oldukça ilgi çekici ibadet mekanı olarak yer alıyor.


Bu tasarım mimaride matematikten esinlenerek  oldukça etkileyici geometri ve  matematiksel bir tasarım olduğunu sizce de özetliyor değilmi ?


JEODEZİK KUBBELER / İNGİLTERE

Dünyanın en büyük sera olma özelliğini taşıyan bu yapı çevreye en ufak karbon bırakmayacak yapı malzemesi kullanılarak yapılmıştır. Çok sayıda beşgen birleştirilerek bu jeodezik kubbeler oluşturulmuştur.


Sonuç olarak mimarlık sanatı  kültür, iklim ve teknik imkanlara bağlı olduğundan devirden devire, milletten millete ve iklimden iklime büyük değişiklikler göstermiştir. Ve yalnızca kentsel açıdan fonksiyonlarını yerine getirmek için değil, estetik anlamlara da hitap etmek için mimarlık tarihi boyunca çalışmıştır. Buna ulaşmak için kullandığı metot da oran ve geometrinin sağladığı estetik düzendir. 


Sevgi ve Saygılarımla..


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar