Metin Feyzioğlu Depremi

Ben 17 Aralık’dan beri Baro Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’nu dikkatle izliyorum... Kendisi ''Her ne sebeble olursa olsun'' 17 Aralık darbe denemesinin aslında yolsuzluk operasyon olmadığını ve gerçekten bir darbe denemesi olduğunu ısrarla belirtmiştir. Defaatle söylemiştir... Bunu küçümsemeyin efendim. O günleri iyi hatırlayalım. Kendi milletvekilleri bile AK Parti’nin çoğunlukla sessizce vaziyeti gözetlerken, pozisyon alırken Sayın Metin Feyzioğlu insiyatif almış ve 17 Aralık’da bakan çocukları, Halk Bankası ve Rıza Zerrab temerküz alınarak yapılan yargı-polis cuntası darbesini direk darbe teşebbüsü olarak vasıflandırmıştır. Sayın Başbakanımız tarafından kabul edilmiştir. Çıkışta yaptığı açıklamada Başbakanlık ofisinin önünde büyük bir saygı ile bahsetmiş ve Adalet Bakanlığı ile ortak çalışmaya girmiştir. Tüm basın medya hatta bir kısım muhafazakar ve hatta hatta az da olsa İslamcı diye bilinen kişiler daha ortada ''fol yok yumurta yok '' iken Başbakanımıza yargısız infaz yaparken o Başbakanlık ofisinin yolunu tutmuş ve Başbakanımıza destek vermiştir. Bunu her ne sebeple yaparsa yapsın. Ergenekon ve Balyoz tutuklularının menfaati içinde olsa mesela CHP Genel Başkanlığı ve diğer sol medya bu desteği verememiş ve aksine kudurmuş gibi Milli İradeye saldırmıştır...

Sayın Başbakanımızın, Sayın Baro Başkanı Metin Feyzioğlu ile danıştay da karşılaştıkların da nasıl sıcak tokalaştıkları dikkatlerden kaçmamıştır.Gayet samimi bir şekilde tokalaşmış ve sohbet etmişlerdir. Bütün bunlar Sayın Başbakanımızın bir vefasıdır ve Sayın Metin Feyzioğlu’nu onore etmiştir.

Pekiyi ne oldu da Sayın Başbakanımız bu kadar sert bir tepki verdi?
Birincisi; gerçekten Baro Başkanı çok uzun bir konuşma yaptı. Bu gereksizdi. 20 dakika olarak verilen süreyi bir saatten fazla olarak kullandı istismar etti. Tabii ki konuşacak ama fiziki sınırları zorlamadan.

İkincisi;
Hiç gereksiz ve hatta üzerine vazife olmayan konulara girdi ve çok sağlıklı bir bilgisi olmadan Van depremi sonrası yapılmış olan hizmet ve yatırımları göz ardı ederek adeta Van’a hiç bir şey yapılmamış gibi göstermesi çok büyük bir talihsizlik olmuştur.

Üçüncüsü; Sayın Başbakanımızın tüm tahammül zorlamalarına rağmen ''bitir'' uyarısına rağmen ''bitirdim ... bitirdim... bitirdim... bitirdim..'' diye dört defa tekrar etmesi yine bir tahrik edici davranış olmuştur.

Dördüncüsü; Bir an kendisini karşısındaki Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı diğer devlet erkanı olduğunu unutup yukarıdan jakoben bir tavırla ders verir gibi konuşmak istemesi aslında mütevazi bir insan olan Sayın Metin Feyzioğlu’nun bardağı taşırması olmuştur ve malum olaylar yaşanmıştır.

Bütün Bunlara rağmen; Keşke Sayın Başbakanımız edepsiz kelimesini kullanmasa idi. Velev ki Baro Başkanı yapmış dahi olsa, evet yalancı da demiştir ama edepsiz kelimesi bayağı ağır kaçmıştır. Ben Sayın Metin Feyzioğlu’nun bir hatırı olduğuna halen inanıyorum. Herkesin deli tavuk gibi çil yavrusu gibi dağıldığı zaman ile kıyasladığımız da Baro Başkanı Tarihi Görevini yapmıştır. Ne maksatla olursa olsun. Çok net söylüyorum milli bir duruş göstermiştir darbe sürecinde...

Yine devamla Sayın Başbakanımızın sert çıkışından sonra dahi gayet nazik biçimde ''Sayın Başbakanımız veya Sayın Başbakan” diye hitap etmiştir nezaketini, saygısını korumaya devam etmiştir. Bu da bir göstergedir. Akşam yaptığı basın toplantısında dahi nezaketine devam etmiştir. Bazı CHP’liler gibi ülkesini paralel yapı ile CIA’ye Neo Con’lara satmamıştır. CHP’yi her ortamda fırçalamış ve uyarmıştır. Bunlar gözardı edilemez. Bizler Adaletle hükmetmek zorundayız. İnandığımız Allah bunu bizden istemektedir.

MAİDE Suresi 8. ayette: ''Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.'' bir diğer
Nisa Suresi 135. ayette: ''Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.'' buyurulmaktadır.

Bu arada Danıştay Başkanımız Sayın Zerrin Güngör’ün de onurlu ve hakşinas açıklamalarını göz ardı edemeyiz. O da Sayın Başbakanımızın sitemine hak vermiş ve Sayın Metin Feyzioğlu’na serzenişte bulunmuştur.

Evet sayın Feyzioğlu siyasete girmek için nabız yoklayabilir. En doğal hakkıdır. Ben de şahsen Metin Feyzioğlu gibi Milli duruşu olan bir sosyal demokratın ya da Kemalist’in ya da Uluslacı’nın (ne dersek diyelim) CHP’nin başında görmek isterim. CIA ve NEO CON’larla iş de tutmamasını temenni ederiz. Tutmayacağına da inanıyorum. Ama bütün bunları Sayın Başbakanımızın olduğu bir ortam da devşirmek istemesi talihsizlik olmuştur.. İnşaallah bu tatsız olay tolore edilir ve ülkemiz iyi kibar ve saygın bir muhalefet liderine kavuşur..

Gerek sosyal paylaşımlarda gerekse diğer haber kaynakların da da Metin Feyzioğlu’na eleştirinin ötesinde olayı şahsileştirecek hem de çirkin olarak da bir kampanya yapılmaktadır. Sayın Feyzioğlu Türk siyasi hayatının renkli ve önemli simalarından merhum Turan Feyzioğlu’nun aslında torunudur. Annesi öldüğünden babası da onu terk ettiğinden dedesi Turan beyin nüfusuna kaydedilmiştir ve siyasi bir ailede özel olarak yetiştirilmiştir. Bu olaydan dolayı ''nesebsiz babasız '' gibi edebe muğayyer hitaplarda bulunulması çok yanlıştır. Bu şekil de konuşmak hele de bir müslümana asla yakışmaz. Adamı beğenmeyebiliriz ama küfür hakaret ve iftira atamayız. İslamda da babasızlık bir suç değildir. Kaldı ki Sayın Metin Feyzioğlu babasız da değildir. Sadece dedesinin nüfusunda himayesinde yetişmiştir. Anne babanın suçu dinimizde çocuktan sorulmaz. Kişileri kimlikleri, dinleri, mezhepleri ırkları aileleri ile değil Fiilleri ve sözleri ile değerlendirmeliyiz. Bize yakışan da bizden istenen de budur ilahi olarak.