Medya’nın Sonu mu Geliyor?

TARİHİN SONU MU GELİYOR BİLEMİYORUZ AMA 

MEDYANIN SONU GELİYOR SANKİ?

Yoshihiro Francis Fukuyama’nın ‘’Tarihin Sonu‘’ adlı eserini hepimiz duymuş veya meraklılarımız okumuştur. Fukuyama (Doğum 1952 Chicago) bu eserinde tarihi yapanın ideolojiler olduğu düşünüldüğünde liberalizmin karşısında olan faşizm ve komünizmin tarih içinde yok olmaları sonucu, sadece liberalizmin kalması ve bununda bir ideolojik karşılaşma olamayacağını düşündüğünden ‘’Tarihin Sonu’’ demiştir. “Bu sonda; Liberalizm ekonomik, demokrasi ise politik açıdan yönetim için en uygundur şeklinde belirtilmiştir. Tarihin bütün gelişmesi boyunca insan hep kabul görme peşinde koşmuş ve tarihin önceki evrelerinde itici güç bu olmuştur. Şimdi, modern dünyada insan kabul görmeyi nihai olarak bulmuş ve tam bir tatmine ulaşmıştır. Ancak bu boyuta ulaşmasında Medeniyetler Çatışması etken olacaktır. Bu duruma göre Liberal demokrasi, tarihin sonu olmaktadır. Bu açıdan insanlık tarihi, ideolojilerin birbirini takip etmesinin bir nevi çatışmasıdır. Bu çatışma sona ermiş, yani dünya liberal demokrasinin üstünlüğünü kabul etmiştir”der Fukuyama.  


Şimdi bizler de buradan yani Fukuyama’nın eserinden Mülhemle ‘’ Medya ile Sosyal Medya’nın çarpışmasından birisinin sonu gelecek diyebilir miyiz?” diye bu misali verdim yazıya başlarken. Evet, medyanın yani Konvansiyonel manada medyanın sonuna mı geleceğiz yakın bir zaman da. Klasik diye tarif edebileceğimiz, görselde kâğıda ve ekrana dayalı bir iletişim çeşidi olan medyanın saltanatı uzun zamandır sallantıda. Bu sallantının sebebi de başka bir medya... Yani, “Sosyal Medya”. 


Sosyal Medya deyince bunu internet hakimiyeti içerisinde ki Facebook, Twitter, İnstagram, Google, Youtube, WhatsApp ve daha bir çok türevleri ile farklı versiyonları akla ilk gelenlerdir. Şöyle söylersek abartmış olmayız. 45 Yaş altı nesiller artık kağıttan üretim günlük gazete okumak veya TV izleme alışkanlıkları yok. Birçoğumuz bunu, çocuklarımızdan biliyoruzdur. Artık eve geldiklerinde TV’nin karşısına geçmiyorlar bizim küçüklüğümüzde ki gibi. Yani 70’li 80’li 90’lı yılların çocukluğu gibi hatta 2000-2010 arası yıllarda yaşayan gibi de bir çocukluk evresi geçirmiyorlar... 2010’lu ve sonrası yıllar da gençlik tamamen Sosyal Medyada. En meşhur derbi maçları bile çocukları televizyon karşısına getirmeye cazip gelmiyor artık. Çünkü gol atıldığı an da sosyal medyaya düşüyor ve takipçiler artık anında, saniyesinde her şeyden haberdar olabiliyorlar. Bu gidişat bizim gibi artık tabiri caiz ise Dinozorlaşmış ve 50’yi bulmuşlar ile geçenleri azınlık da bırakmaktadır. Yani, Fukuyama’nın ideolojiler tarihin sonunu getirecek dediği gibi, Medya Savaşları da iletişimin sonunu getirmese bile çarpışan yumurtalardan biri kesin kırılacak. Bu kırılan da görünen o ki klasik dediğimiz Konvansiyonel Medya olacak galiba. Zira, Sosyal Medyanın yıkım gücü çok daha fazla, normal klasik medyadan. İnsanlara daha çok bağımlılık yapıyor. Yani Liberalizm nasıl ki Komünizmi yendi, Sosyal Medya da Klasik Medyayı yenecek gibi duruyor. 


 

Ancak ben burada farklı bir görüş söyleyeceğim. Belki de Sosyal Medyanın, medyayı yenmesini beklemeden bilhassa kâğıda dayalı medya yani gazete, dergi vs. gibi Medyamız şimdiden mağlup olacak. Zira Kâğıdın fiyatı arttıkça artık ne gazete ne de dergi çıkarmak eskisi kadar kolay olacak... Gerek Dövizin artması gerekse kâğıdın kendi borsasının yükselmesi, bilhassa bizim gibi dergileri hatta günlük gazeteleri neredeyse çıkamaz duruma getirecek. Kâğıt fiyatları girdilerimize son 7 ay içerisinde % 100’e yakın zam geldi. Malumunuz Habertürk günlük kağıt gazeteyi çıkarmayı bıraktı ve internet üzerinde web sayfası olarak çıkıyor... Amerika da Haffington Post sanal olarak çıkıyor. Ülkemizde de birçok gazete sanal yayına dönmenin planını programını yapıyor. Belki Bizim gibi dergiciliğin de akıbeti bu olacak. Bizler şimdilik dayanıyoruz. Fiyatlarımıza da sene ortası olduğu için zam yapamadık. Çünkü büyük ekseriyetle sene başında anlaşmalarımızı yapıyoruz. Tedbir olarak sayfa sayımızı % 10 azalttık geçtiğimiz aydan beri. Ancak bu da yetmiyor ve yılbaşını görebilmek kaydı ile dergi baskı adedimizi de 1000 adet azaltmayı düşünüyoruz. Yani en azından yılbaşın da zam yapma imkânına kavuşana kadar. Bu da bize bir % 15-20’lik gibi bir tasarruf sağlayacağına inanıyoruz... Eğer reklam abonelerimiz yılbaşında maliyetlere gelen kadar fiyat farkımızı kabul ederlerse yolumuza devam edebiliriz. Ama çıkamayacak çok gazete ve dergi var. Tarihin sonunu görür müyüz bilmiyorum ama kâğıda dayalı dergi ve gazeteciliğin sonunu her an görebiliriz değerli okurlarım.  Daha iyi iktisadi şartlarda yayınlarda buluşmayı ümit ediyoruz. Şimdilik gidebildiğimiz yere kadar dayanacağız inşallah. Sevgiyle kalın...