Yazı Arşivi

Yazı Arşivi

Mail: arsiv@teknikelektrik.com

Matematik Ciddi Bir Derstir Ama Eğlencelidir

“İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa payı, gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini. Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.”TOLSTOY

Matematik sözcüğünün, Antik Yunanca'daki "matesis" sözcüğünden geldiğini ve anlamının "ben bilirim" demek olduğunu, kelime anlamıyla ayrıca “ zevk veren” , “öğrenirken eğlenme” anlamına geldiğini  biliyor muydunuz?
 
Peki matematiği sevmeyi neden başaramıyoruz?

Bana göre Matematiği sevdirirken ve öğrenirken en basitten başlayarak anlatmak, öğrenme konusunda küçük ipuçları vermek, basit gibi görünen fakat zorlayan problemleri  öğretmede etkili yöntemlere başvurmak çok önemlidir.  Aslında anlamak eğlencelidir. Anlamadıklarımız korkutur bizi. Matematiğe de eğlence yönüyle bakabilsek belki de başarıya götürecek bizi.

Her ne kadar derslerimizde akıllı tahtaları ve teknolojiyi kullansak ta tozsuz tebeşirde hala dersimizin bir parçasıdır. Dikkatleri çekerek öğrenciyle birlikte işlenen ders anlatılan konu aynı olsa da   sınıflardaki atmosfer farklıdır hep. Biz buna sınıf iklimi diyoruz. Öğretmen ne yaparsa yapsın konu sıkıcı gelmişse ve anlaşılmamışsa öğrencinin dikkati dağılmaya başlar. Gerekli uyarılar ve ikazlar derken bir kere öğrenci dersten kopmuştur. Ders akıcı değildir artık. Bu durum hem öğretmen hemde öğrenci açısından da zordur.

Hani Matematiğin eğlenceli yönü? Bu sefer öğretmen dikkati toplamak için ne yapması gerektiğini düşünür ve çözüm üretir hemen… İşte Fıkralar .. Bilmeceler burada imdada yetişir.  Bu yazımda o fıkralardan dört tanesini siz okurlarımla paylaşmak istiyorum. Umarım beğenirsiniz…

Üçgenin Alanı?    
İlkokulda, matematik dersinde öğretmen üçgenin alanını, çocuklara
şu şekilde öğretmiş: Bir üçkenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin
vuruşumunun, ikiye bölümüdür. Çocuk bunu güzelce ezberlemiş.
Akşam babası evde sormuş:
- Bu gün okulda ne öğrendiniz?
- Matematik dersinde, bir üçkenarlının alanını öğrendik babacığım.
- Ya öyle mi, peki nasıl öğrendiniz?
- Bir üçkenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun,
ikiye bölümüdür.
- Yavrum, yanlış öğretmişler size. Doğrusu: Bir üçgenin alanı,
tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.

O sırada, bir yandan gazetesini okuyan, bir yandan da torunuyla
oğlunun konuşmasını dinleyen dede, dayanamayıp söze girmiş :
- İkinizin de tanımı yanlış! Bir müsellesin mesaha-i sathiyesi,kaidesiyle irtifaının hasıl-ı darpının nısfına müsavidir.

Öğrencilerimizde bazen bir tebessüm? Bazen de hocam matematik bu kadar karışık mı? diye sorarlar … Aslında tabikii bu kadar karışık değil ancak anlaşılmadığı yada anlamak istemediğiniz zaman karışık gelir derim.

Matematik Ödevi?
Trabzonlu Temel Ağa'nın sevgili torunu Eda'ya verilen ödev ile başı derttedir...Eskişehir'e göç eden "teğerli arkadaşu" Niyazi'ye başına gelenleri yazar: Niyazicuğum. Hani benim küçük torun var ya. Geçen akşam, geturdi ödevini önüme koydi. Bi yandan da ağlay. Zaten dertlerini hep bağa açar. Dedi ki; "habunlari anliyamadum. O yüzden da yapamadum. Yarin öğretmen beni dövecek." Dedum ki; "Ağlama uşağum, bunun içun öğretmen adam dövmez. Şimdi oni çözeruk." Ne mümkün Niyazi kardaşum: Bi tirenlan, bi otobos ayni istasyondan kalkmişlar. Tiren otobostan üçte bir daha hizli gidiy. Otobos iki yerde onbeşer dakka istirahat vermis. Tiren da bi yerde durmiş, 20 dakka su almiş. Otobos saatte 60 kilometro gidiymiş. Tiren 5 saat sonra gideceği yere varmiş. Otobos ise ne vakit sonra oraya varacakmiş. Oğraştum yapamadum. Uşak ağlay. Derken bubasi geldi. O da çözemedi. Diyrum oğa ki, "damat, senun taniduğun tahsilli bi otobos şofori var ise oğa soralim, belki o bilebilur. Yahutta sabah olsun ben uşağı şoforler cemiyetine götüreyum. Onlar arasinda belki tirenle yaris etmis bi şofor vardur da bize nasihat verur." Ha, biz bi yandan da uşağa tireni tarif ediyruk. Tiren görmemis ki... Ne anasi görmiş, ne bubasi. Ben da bi tek askerlukte Erzurum'dan Sivas'a gittiydum. Neysa kardaşum, o gece çok kızdum. Diyeceksun ki niye? Uşak daha incir ağacından duti ayiramay; mezgiti gösteriyrum, hamsi diy; efendum, yumurtanun fabrikada yapilduğuni sanay. Biz gelduk araba yariştiriyruk.Yani efendi, otobos saatinda varsa ne olur, geç varsa ne olur? Gurbetten yolci mi bekliysun? Eğer varacagi saat önemliysa, edersun yazihaneye bi telefon, derler sağa otobosun ineceği zamani.. Bu kadarluk mesele içun sabiyi subyani niye telef edersun? Uşacuklarda şarkı yok, türki yok, oyun yok; dayamis matamatigi. Ayuptur...

Arabanın Lastiği :))
Üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin patladığını söylerler… Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler. Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini boş bir salonun ayrı ayrı köşelerine oturtur. Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes sınavı geçebilir… Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır… Bunları kolayca çözerler. Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: “Arabanın hangi lastiği patladı?

Boru Yetmedi Ağam :))
Bir araştırma için bir araya gelen fizikçi, kimyager, matematikçi ve tarihçi açık bir arazide araştırma yapmaktadır. Aniden bastıran yağmurdan korunmak için bir köylünün barınağına sığınırlar.
Köylü birşeyler ikram edebilmek için dışarıya çıkar. İçerideki herkesin dikkatini birşey çeker.

Soba yerden 1 metre yüksekte ve altında taş kalıplar bulunmaktadır.

Fizikçi hemen yorum yapar.
Adam sobayı yükselterek konveksiyon akımını güçlendirmiş ve odanın daha çabuk ısınmasını sağlamıştır.

Matematikçi buna itiraz edip,
Hayır! Adam sobayı odanın tam merkezine koyarak her tarafın eşit ısınmasını sağlamıştır.

Kimyacı ise; Bu mümkün değil! Adam sobayı yükselterek hem daha çabuk yakılmasını sağlamış hem de aktivasyon enerjisini düşürmüştür.


Tarihçinin yorumu ise daha farklıdır.
Adam ilkel benlikten kalan ateşe tapma biçimini modernize ederek onu yükseltmekle saygısını göstermiştir.

Tartışmalar sürerken köylü içeriye girer. Dayanamaz ve köylüye neden sobanın yüksekte olduğunu sorarlar.
Cevap çok basittir.
Boru yetmedi ağam!:)

Yüzünüzde biraz tebessüm oluşturduysam ne mutlu bana…

Sevgi ve saygılarımla ….

Kaynak:http://www.matematikciler.org/eglenceli-matematik/matematik-fikralari/64-arabanin-lastigi.html

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar