“Matematik de resim, müzik ve heykel gibi bir sanattır” CAHİT ARF
Dergideki ilk yazıma başladığımda acaba neler yazabilirim, bir eğitimci olarak okuyucularımla neleri paylaşabilirim sorusunu kendime sormuştum. Evet matematik alanında inanın paylaşacak, okunacak çok şey var. Bundan dolayı heyecan duyduğumu da itiraf etmeliyim.
Bu yazıda sizlerle geçmişten günümüze kadar gelen, birikimsel olan matematiğin mimarlarını ve halen günümüzde derslerimizde de adı geçen, PİSAGOR, PASCAL, THALES, GAUSS, FİBONACCİ, ÖKLİT, EULER … gibi Ünlü Yabancı Matematikçilerini, CAHİT ARF, ALİ KUŞÇU, KERİM ERİM, ÖMER HAYYAM , ALİ NESİN…. gibi Ünlü Türk Matematikçilerini sizlere sunmak istiyorum..
Uzun olacağını düşündüğüm için yazı dizisi şeklinde paylaşım yapmak istiyorum. Araştırmalarımla derlediğim bu yazıları öncelikle Kim Kimdir? Matematiğe katkıları nasıl olmuştur içeriğinde hazırladım. Yani Ünlü matematikçiler hakkında kısa ve özet bilgiler bulacaksınız. Sizlerde çocuklarınızın da ister ilgileri olsun isterse olmasın bu bilgilere ulaşmasını sağlayınız. Bir eğitimci olarak matematiğin usta mimarlarını, tarihini öğrenmelerini öneriyorum. Onların anlaşılmayan Matematik dünyasında küçük bir merak uyandırıp büyük bir ilgi yaratabilirsiniz. Bizler öğrencilik yıllarımızda matemetiği geçmemiz gereken zorunlu bir ders olarak gördük. Belkide bir çoğumuz anlamadan geçtik. Araştırmalara fazla yönlendirilemedik.. Oysa öğrendiğimiz yeni bir şeyi bilgi olarak alıp onu yerine göre kullanmamız gerektiği bize öğretilseydi sanırım bir çoğumuz bu dersi öğrenirken de keyif alırdı.
Ünlü Matematikçileri okudukça ilginizi çekecek yeni bilgiler bulacağınızı ve çevrenizdeki dost ve arkadaşlarınızla da bu bilgileri paylaşacağınızı ümit ediyorum.
Acaba Atatürk ‘ün bir Geometri kitabı yazdığını, Harezmi'nin rakamlara sıfırı (0) eklediğini, Ali Kuşcu'nun kesirleri, pozitif ve negatif sayıları kazandırdığını, 13. yüzyılın en büyük âliminin de bir Türk olan Muhammed Nasreddin Tûsî olduğunu kaç kişi biliyor ?
ATATÜRK ve GEOMETRİ
“Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletanmecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri biribirine müsavi müselles demektir.
”Osmanlıca bilmeyenlerimizin bu cümleyi anlayacağını sanmıyorum. Bugün kullandığımız Türkçe ile yukardaki cümle şu anlama geliyor: “Üçgenin iç açıları toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir.”
1937 yılından önce öğrenciler matematiği Osmanlıca terimlerle öğreniyorlardı. Atatürk Sivas ‘ta bir meslek lisesinde Geometri dersine girmiş ve öğrencilerin öğrenmede zorlandığını görmüştür. Bunun üzerine karar alarak birtakım Fransızca geometri kitaplarını okuduktan sonra GEOMETRİ isimli bir kitap hazırlamıştır. Bu yapıt ilk kez 1937 yılında “Geometri öğretenlerle, bu konuda kitap yazacaklara kılavuz olarak Kültür Bakanlığınca yayınlanmıştır.”
44 sayfalık yapıttaki boyut, uzay, yüzey, düzey, çap, yarıçap, kesek kesit, yay, çember, teğet, açı, açıortay, içters açı, dışters açı, taban, eğik, kırık, çekül, yatay, düşey, yöndeş, konum, üçgen, dörtgen, beşgen, köşegen, eşkenar, ikizkenar, paralelkenar, yanal, yamuk, artı, eksi, çarp, bölü, eşit, toplam, oran, orantı, türev, alan, varsayı, gerekçe gibi terimler Atatürk tarafından türetilmiştir.
Atamızı bu vesileyle 74. ölüm yıl döneminde saygı ve sevgiyle anıyorum.
Cahit Arf ( 1910- 1997 )
2009 yılında 10 liralık banknotun arkasına resmi basıldığında yeniden gündeme gelen ünlü Türk matematikçisi Cahit Arf, 1910 yılında Selanik’te doğdu. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde profesör ve ordinaryus profesörlüğe yükseldi ve 1962 yılına kadar çalıştı. Daha sonra Robert Kolej’de matematik dersleri vermeye başladı. 1964 yılında TÜBİTAK bilim kurulu başkanı oldu.
1983 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı.
Cahit Arf, cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanmıştır. Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusunda yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin Arf değişmezi ve Arf halkaları gibi literatürde adıyla anılan çalışmaların yanı sıra “Hasse-Arf Teoremi” adı ile anılan teoremi matematik bilimine kazandırmıştır.
Cahit Arf, matematiği bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür. Öğrencilerine sürekli:
“Matematiği ezberlemeyin, kendiniz yapın ve anlayın. Matematik esas olarak sabır olayıdır. Belleyerek (ezberleyerek) değil keşfederek anlamak gerekir” demiştir.
“Matematik de resim, müzik ve heykel gibi bir sanattır” diyerek matematiğin sanatsal yönünü vurgulamıştır.
Cahit Arf, 26 Aralık 1997 tarihinde, İstanbul’da kalp yetmezliğinden vefat etmiştir.
Ali Kuşçu ( .... - 1474)
15. yüzyılda yaşamış olan önemli bir astronomi ve matematik bilginidir. Babası Timur'un (1369-1405) torunu olan Uluğ Bey'in doğancıbaşısı idi. "Kuşçu" lâkabı buradan gelmektedir.
Ali Kuşçu, Semerkand'da doğmuş ve burada yetişmiştir. İstanbul'un enlem ve boylamını ölçmüş ve çeşitli Güneş saatleri de yapmıştır. Ali Kuşçu'nun medreselerde matematik derslerinin okutulmasında önemli rolü olmuştur.
Ali Kuşçu'nun astronomi ve matematik alanında yazmış olduğu iki önemli eseri vardır. Bunlardan birisi, Otlukbeli Savaşı sırasında bitirilip zaferden sonra Fatih'e sunulduğu için Fethiye adı verilen astronomi kitabıdır. Eser üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde gezegenlerin küreleri ele alınmakta ve gezegenlerin hareketlerinden bahsedilmektedir. İkinci bölüm Yer'in şekli ve yedi iklim üzerinedir. Son bölümde ise Ali Kuşçu, Yer'e ilişkin ölçüleri ve gezegenlerin uzaklıklarını vermektedir. Döneminde hayli etkin olmuş olan bu astronomi eseri küçük bir elkitabı niteliğindedir ve yeni bulgular ortaya koymaktan çok, medreselerde astronomi öğretimi için yazılmıştır. Ali Kuşçu'nun diğer önemli eseri ise, Fatih'in adına atfen Muhammediye adını verdiği matematik kitabıdır.
Kerim Erim (1894-1952)
İstanbul Yüksek Mühendis mektebi’ni bitirdikten (1914) sonra Berlin Üniversitesi’nde Albert Einstein’in yanında doktorasını yaptı (1919). Türkiye’ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı. Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde analiz profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi’nde de ders vermeye devam etti. Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi’ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve yalnızca İstanbul Üniversitesi’nde çalışmaya devam etti. Daha sonra burada ordinaryüs profesör oldu. 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı’na getirildi.
1940-1952 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ne bağlı Matematik Enstitüsü’nün başkanlığını yaptı. Türkiye’de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı. Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti. Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üzerinde de çalışmalarda bulunan Erim’in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap (1931), Mihanik (1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap (1945), ÜberdieTraghe-its-formen einesmodulsystems •(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üstüne – 1928)
Ömer Hayyam(1048-1131)
Asıl adı GiyaseddinEbu’lFeth Bin İbrahim El Hayyam’dır. 18 Mayıs 1048'de İran’ın Nişabur kentinde doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu. Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında önemli çalışmaları olan Ömer Hayyam için zamanın bütün bilgilerini bildiği söylenirdi. Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar arasında Cebir ve Geometri Üzerine, Fiziksel Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Bilgi Özeti, Oluş ve Görüşler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır. En büyük eseri Cebir Risalesi’dir. On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır. Matematik tarihinde ilk kez bu sınıflandırmayı yapan kişidir. O cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim olarak tanımlardı. Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarılı çalışmalar yapmıştır. Nitekim, Hayyam 13 farklı 3.dereceden denklem tanımlamıştır. Denklemleri çoğunlukla geometrik metod kullanarak çözmüştür ve bu çözümler zekice seçilmiş konikler üzerine dayandırılmıştır. Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak 3. dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır.
Bunun yanısıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur. Binom teoerimini ve bu açılımdaki kat sayıları bulan ilk kişi olduğu düşünülmektedir. (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey aslında bir Hayyam üçgenidir). Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi’ni ve Rubaiyat’ı Semerkant’ta kaleme almıştır. 4 Aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur’ da fani dünyaya veda eder.
Ali Nesin ( 1956 - )
1956'da İstanbul'da doğdu. İlkokuldan sonra ortaokulu İstanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde, liseyi de İsviçre'nin Lozan kentinde tamamlayan Nesin 1977-1981 yılları arasında Paris VII Üniversitesi'nde matematik öğrenimi gördü. Daha sonra ABD'de Yale Üniversitesi'nde matematiksel mantık ve cebir konularında doktora yapan Ali Nesin, 1985-1986 arasında Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kampusü'nde öğretim üyeliği yaptı.
Ali Nesin'in Matematik ve Korku, Matematik ve Doğa, Matematik ve Sonsuz, Develerle Eşekler, Önermeler Mantığı adlı kitaplarının yanısıra çeşitli dergilerde çıkmış bilimsel makaleleri ve İngilizce bir kitabı bulunmaktadır. Matematiksel araştırma alanı "Morley mertebesi Sonlu Gruplar"dır. Aynı zamanda, üç ayda bir yayımlanan, Matematik Dünyası adlı bir matematik dergisi çıkarmaktadır.
Bir sonraki dergide yazının devamını paylaşmak dileğiyle sevgiyle kalın…
Facebook Yorum
Yorum Yazın