Makul Çoğunluk ”İstikrar” Dedi

Son bir buçuk yılda rekor denilecek sayıda seçime şahit olduktan ve artık bir dört yıl seçim yaşamayacağımıza kanaat getirdikten sonra soğukkanlı bir değerlendirme yapmak hakkımız diye düşünüyorum.


2015 Mart’ında yerel (belediye , belde v.s.) seçimleri ile başlayıp 10 Ağustos 2014’de cumhurbaşkanlığı seçimleri ile devam eden seçim maratonu 2015 7 Haziran’ı ve tekrar olan 1 kasım 2015’deki dördüncü seçimden sonra ancak ki kendimize gelebildik. Daha doğrusu Türkiye kendine geldi.


Bilhassa 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 arasındaki yaklaşık beş aylık süreç ülkemiz açısından adeta bir siyasi ve ekonomik Fetret Dönemi olarak tarihe geçmiştir.


Her zaman söylediğim gibi 7 Hazirandan sonra da yazılarımda arz etmiştim sizlere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak sandık önümüze geldiğinde milletçe doğruya en yakın yani en makul olanı seçmekte mahirizdir. Büyük Türk Milleti sandığın ve çok partili sistemin özgürce önüne koyulduğu her seçimde mevcut alternatifler içerisinde en “makul” olanı tercih etmiştir her zaman. Dayatma – baskı ve şiddet olmadan yapılan her seçimde bu böyle gerçekleşmiştir.


Ülkemizde 1946 yılında yapılan ve “açık oy ve gizli tasnif” gibi vicdanlara, demokrasiye, insan haklarına sığmayan bir seçimi saymazsak günümüze kadar sonuçları yani millet iradesini direk etkileyecek şaibeli seçim yaşamamıştık. Ancak 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde ülkemizin bilhassa Doğu ve Güneydoğusun da çözüm süreci sebebi ile güvenlik kuvvetlerimizin esnek yapıda davranmasından dolayı güvenlik zaafı görülmüş ve Kürt vatandaşlarımız terör örgütünün baskı – şiddet ve tehditleri sonucu oylarını özgürce kullanamamış ve bu bıçak sırtı olan tek parti iktidarı mı yoksa koalisyon mu sorusu esnasında belirleyici 

olmuştur.


Öyle ki iktidar adayı parti %40,8 oyda kalmıştı. Şayet Doğu ve Güneydoğudan gelecek sadece 2 puan dahi dördüncü partiden 15-20 vekili birinci partiye katmak ve büyük ihtimal ile daha 7 Haziran seçimlerinden sonra tek partili hükümet kurulmuş olacaktı. Ama olmadı. Demek ki Türkiye’nin bir koalisyon tecrübesi yaşaması gerekiyormuş. Bu da milletimiz için bir tecrübe oldu. 7 Hazirandan sonra da 1 kasım seçimlerinden önce de yazdım. Milletimiz sandıkta neye karar verirse o tercih baş tacıdır diye.


Makul çoğunluk yani sessiz ana kitle her zaman vasat hareket eder. Aşırı uçlara genel itibarı ile iltifat etmez. Oyunu, reyini, desteğini artık adına ne derseniz  hep makul olana, vasat olana, istikrarlı olana verir. Bu 14 Mayıs 1950 seçimlerinden beri hep böyle olmuştur. 


Aslında 7 Haziran 2015’de de milletimiz yine makul bir çoğunlukla yani %41 ile mevcut  istikrardan yana oy kullanmıştır. Ancak seçim kanunu sebebi ile bu açık ara üstünlük dahi iktidar olmaya yetmemiştir. Seçmenin mesajını biz de matematiksel bir değerlendirme ile koalisyon olarak algıladık. Ama milletimiz koalisyonun daha kurulmadan zararını görünce seçim sandığı tekrar önüne geldiğinde bu sefer hiç işini şansa bırakmadı. 


…Ve kararlılıkla oyunu kullandı; 13 yıldır olduğu gibi yine istikrar dedi.


Ekonomide, sosyal ve siyasal hayat da, kültür de, sağlık da, ulaşım ve iletişimde işini şansa bırakmamak için tek parti iktidarına tekrar yeşil ışık yaktı.


Beş aylık fetret döneminde bozulan işler ve ekonomi, ihanete uğrayan çözüm süreci ve çok parçalı siyaset halkımızın hiç hoşuna gitmemişti. Rekor sayıda bir seçmen, yaklaşık 24 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı istikrar dedi ve makul olanda tekrar birleşti.


Biz sektörel yayıncılık yapan Teknik Elektrik Postası olarak yayına başladığımız günden bu yana ekonomik istikrarın hep siyasi istikrara bağlı olduğunu vurguladık. Buna atıfta bulunan yazılar yazdık. Kaybettiğimiz 2015 yılı ve ilk aylarına sirayet edeceği kesin olan 2016 yılını düşünerek önümüzdeki 4 yılı kurtaracak olmasını umduğumuz seçim sonuçlarını olumlu bulduğumuzu belirtmek istiyoruz. 2015 1 Kasım seçim sonuçları milletimize, ülkemize, bölgemize ve tüm insanlığa hayırlı olsun.