Cennetten düÅŸmüÅŸ bir damlaya benzeyen Ohrid, dev bir gözeden akıp yeÅŸilin ortasına konmuÅŸ mavi bir hediye gibidir bu dünya için. Ohrid gölünden çıkarılan inciler meÅŸhurdur derler, gerçekten incileri var mı yok mu bilemem ancak Ohrid’in inci gibi bir ÅŸehir olduÄŸu aÅŸikârdır.
Ülkemizin ÅŸirin ve tarihi beldesi Safranbolu’ya çok benzer Ohrid. Asırlarca Osmanlının ÅŸehri olarak var olmuÅŸ ÅŸehirde yabancılık hissetmek neredeyse mümkün deÄŸildir. Bir inci kolyesi gibi dizilmiÅŸ evlerinden oluÅŸan sokaklarında dolaşırken kendi dilinizle merhabalarla karşılaşırsınız Ohrid’de. BeÅŸyüz küsur sene ata topraklarında eski günlerden tanıdık yüzlerle karşılaşır o sıcacık merhabalara siz de samimi merhabalarınızla mukabele edersiniz.
Üstüne bir de Ohrid gölünü seyretmek, göl içinde tekneyle tur atmak veya göl kenarındaki ormanlık arazinin içinden göle paralel uzayıp giden karayoluyla dolaÅŸmak bedeni ve zihni yorgunluÄŸunuza ilaç gibi gelecektir.
Ohrid ÅŸehir merkezine 29 Km uzaklıkta bulunan Galicica DoÄŸal Parkı içindeki Sveti Naum Manastırı’na doÄŸru yola çıkınca, Ohrid Gölü’ne akan ırmaklardan biri bu parkın içinde bulunduÄŸunu görecek, ırmak üzerinde yapacağınız sandal sefasıyla sualtı kaynaklarının muhteÅŸem görünümü ve duru suyun görsel ÅŸöleni sizi kesinlikle büyüleyecektir.
Ohrid Gölü, Makedonya’nın güneybatısı ile Arnavutluk’un doÄŸu sınırları arasındaki daÄŸlık bir bölgede bulunur. 1980 yılında Unesco dünya mirasları listesinde yerini alan Göl sahasının 248 km² Makedonya’ya, 110 km²’si Arnavutluk’a aittir. Yaklaşık 87 km’lik uzunluÄŸa sahip olan göl kıyılarının 56 km’si Makedonya, 31 km’si Arnavutluk sınırları dâhilinde yer almaktadır. Göl kıyısı ve yakın çevresinde 3 ÅŸehir yer almaktadır. Bunlar, Makedonya’daki Ohri ve Struga ÅŸehirleri ile Arnavutluk’taki Pogradec ÅŸehridir.
6 BÄ°N YILLIK KADÄ°M ÅžEHÄ°R
Ohrid’in kuruluÅŸu MÖ 4 binli yıllara kadar dayanır. Bölgede bilinen ilk yerleÅŸimciler Frigler ve Enheleler olarak tarihi kayıtlara geçmiÅŸ. Slavlar, DoÄŸu Roma Ä°mparatorluÄŸu bölgede hüküm sürmüÅŸtür.
Ohrid 1395 yılında Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu sınırlarına katılmış, 1912 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetinde kalmıştır. Yugoslavya Krallığı ve 1991 yılından itibaren de Makedonya devleti sınırları içerisinde kalmıştır.
Cami, tekke, mescid, hamam, çarşı, saat kulesi ve Osmanlı sivil mimarisine ait evlerle Ohrid Ä°slam kültür ve medeniyetinin sembolü yapıların nadide örneklerini barındırmaktadır. Ali PaÅŸa, Hacı Hamza, Haydar PaÅŸa, Emin Mahmud, Hacı Turgut, Zeynelabidin PaÅŸa, KeÅŸanlı ve KuloÄŸlu camileri ile Sinan Çelebi Türbesi, Haydar PaÅŸa Türbesi ve Pir Mehmet Hayati Halveti Tekkesi günümüze kadar varlığını koruyabilmiÅŸ Osmanlı Dönemi’ne ait Ä°slami yapılardır.
Tüm balkanlarda olduÄŸu gibi Makedonya da alperenlerin, derviÅŸlerin ve erenlerin uÄŸrak yeri olmuÅŸ, insanlığın barışı, huzuru ve saÄŸlam inançların etrafında birliÄŸi için uÄŸraÅŸ göstermiÅŸlerdir. Bugün hala faaliyette olan Ohrid Pir Mehmet Hayati Halveti Dergahı geçmiÅŸin izlerini günümüze fiili olarak yansıtabilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti TÄ°KA Kurumu aracılığıyla onarılan, kullanımı saÄŸlanan Tekke ve Cami’nin varlığı; sembol olmaktan öte, varlığını sürdürerek ecdadın koyduÄŸu mühürle hükmünün devamı anlamında önemi büyüktür.
Åžehir meydanından yükselen mahalleleri dolaşırken Sveti Kliment i Panteleimon Manastırını da görebilirsiniz. Plaosnik olarak bilinen bölgede, arkeolojik kazıların yapıldığı bir alanda Manastıra adını veren Aziz Kliment ve onun öÄŸrencileri Aziz Cyril ve Aziz Methodius, Kiril alfabesinin mucitlerinden sayılıyor. Aziz Kliment manastırı bir Roma bazilikasının üzerine kuruyor. 15. yüzyılda kilise camiye dönüÅŸtürülüyor. Ancak 16. yüzyılda restore edilip yeninden manastır kimliÄŸine kavuÅŸuyor. Daha sonra yeniden tahribata uÄŸruyor ve 17. yüzyılda Ä°maret Camii olarak tekrar ayaÄŸa kaldırılıyor. Åžimdiki kilise yapısı daha yakın tarihlere ait. Sonuçta tüm bu deÄŸiÅŸimler kilisenin dış duvarında katman katman görülebiliyor. Kilisenin içindeyse yer mozaikleri ve Aziz Kliment’in mezarı bulunuyor.
Ohrid ÅŸehir merkezi ve mahallelerinde yılın her gününe atfen 365 adet kilise/ÅŸapel’in yapıldığı söylenir. Sokaklarını dolaÅŸtıkça hemen hemen her sokağın başında veya bir tepenin ucunda, kıyısında ya bir küçük kiliseye ya da ancak bir kiÅŸinin sığabileceÄŸi minik kulübeden oluÅŸan ÅŸapellere rastlamak mümkün. Ordotoks Hristiyanların çok düÅŸük nüfuslu ÅŸehirde hayır murad ederek yaptırdıklarını düÅŸündüÄŸümüz yüzlerce kilise ve ÅŸapelleri gördükçe yaÅŸadığımız büyük ÅŸehirlerdeki dini merkezlerin yeterliliÄŸini bir kez daha düÅŸünmek durumda kalıyoruz.
Makedonya’nın hatta balkanların incisi olmayı gerçekten hak eden baÅŸka bir ÅŸehir var mı bilemeyiz ancak mavi gökyüzü, yeÅŸil doÄŸası ve berrak suların oluÅŸturduÄŸu gölüyle Ohrid; dinlenecek, görülecek ve hafızalarda kalacak ender ÅŸehirlerden biridir.
Facebook Yorum
Yorum Yazın