Lig Yarışı Kızışıyor

   Lig yarışı tüm hızıyla devam ediyor. Hemen hemen her hafta liderin değiştiği bir lig yaşıyoruz. Üç büyükler bu yarışı lig sonuna kadar götüreceğe benzer. Kadroların birbirine yakın olması ve lig maçlarında hangi sonucu alınacağının belli olmaması karşımıza her hafta başka bir lider çıkartıyor.


   Geçen ayki yazımı yazdığımda Galatasaray Sivasspor’u 3-2 mağlup edip lider duruma gelmişti. Aynı hafta Fenerbahçenin kendi sahasında Akhisara yenilmesi, Beşiktaş’ında berabere kalması bir anda Galatasaray puan farkıyla lider duruma getirmişti. Fenerbahçe ile 4 puan farkı,  Beşiktaş ile aynı puana sahipti. Daha sonraki hafta Galatasaray’ın Fenerbahçe deplasmanda kaybetmesi ve son hafta kendi sahasında Başakşehir’le 2-0 dan 2-2 berabere bitirmesi birden Galatasaray’ı 3’lüğe indirdi. Son hafta Fenerbahçe’nin deplasmanda yenilmesiyle Galatasaray, lider Beşiktaş’ın iki puan arkasında Fenerbahçe’nin ise 2 puan önünde. 


   Galatasaray’ın Başakşehir ile 2-2 berabere kalması birçok eleştirilere maruz bıraktı. Maçı 2-0 a getirmişken yaptığı hatalar sonucu maç 2-2 oldu. Burada iki şeyin altını çizmek lazım. Birincisi Başakşehirin maç başından beri ortaya koyduğu etkili futbol küçümsenecek cinsten deildi. Kaleci Muslera son dakikada sarı kartlık bir müdahale yapmasa maç 3-2 dahi olabilirdi. Maç sonucu Hamza Hoca büyük eleştirilere mağruz kaldı. Hat da kendisi basın toplantısında çıkıp tüm hatanın kendisinde olduğunu söyledi. Bu bana göre güzel bir erdem. Futbolcularını korumak ve hatayı üzerine almak. 


   Birçok spor yorumcusu beraberliğin maçın en iyi oyuncusu Yasin’in 66. Dakikada oyundan çıkıp yerine Cemalinin girmesi olduğunu söylediler. Evet Yasin’in oyundan alınması hata idi. Ancak Galatasaray gibi bir takımın on bir kişiyle oynanan bir oyunda bir oyuncuyla bu kadar düşmesi kabul edilebilir bir olay değildir! Bir oyuncu ne kadar iyi olursa olsun çıktı diye takım bu kadar düşmemeliydi. 


   Evet Galatasaray’ın eksikleri vardı. Burak, Melo gibi etkili oyuncuları yok idi. Maçı 2-0 a da getirmişti fakat bu andan itibaren rehavete kapılmamalı idi. Eğer şampiyonluğa oynuyor isen son düzlükte kendi sahana da puan kaybetmemek gerekiyor. 


   Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği deplasmanında 2-1 yenilmesi Galatasaray a derin bir nefes aldırdı ama diğer büyük rakibi Beşiktaş 5-2 kazanarak tekrardan liderlik koltuğuna oturdu. 


      Lig öyle gösteriyor ki puan aslanın ağzında. Hiçbir maç garanti değil. Her maçta her şey olabilir. Bence fikstür avantajı diye de bir şey yok. Beşiktaş genç ve dinamik kadrosuyla maçları kazanmasını bilirken lig için en büyük handikabı Avrupa’da yoluna devam etmesi. Konsantrasyonunun ve eforunun büyük bir kısmını Avrupa’da harcayan Beşiktaş bu tempoyu ne kadar sürdürebilir bilinmez ama yarışı sonuna kadar devam ettirebilir. Fenerbahçe ise busene golcülerinin formsuzluğu yüzünden büyük sıkıntı çekiyor. Özellikle Eminikenin büyük formsuzluğu Fenerbahçe’yi gol yollarından mahrum ediyor. İsmail Kartalın Alper ve Meirelesh i oynatma konusunda isteksizliği yorumcular tarafından eleştiri konusu. Fenerbahçe geçen seneki görüntüsünden çok uzakta. Ama bu onların ligi sonuna kadar zorlayamayacakları anlamına gelmiyor. Çünkü her takım hata yapabiliyor ve de puan kaybedebiliyor. 


   Haftaya Fenerbahçe-Beşiktaş karşılaşması var. Maçın sonucunu önceden kestirmek zor tabii. Perşembe günü kendi sahasında Bruge ile oynayacak Beşiktaş bu maça hangi konsantrasyon ve fiziki güçle çıkacağı bilinmiyor. Derbi maçları önceden kestirmek zor ancak bu maç Fenerbahçe için son fırsat olabilir. Eğer maçı kaybederse büyük yara alacak berabere ya da kazanırsa şampiyonluk yolunda yoluna devam edecek. Bu maçın berabere ya da Fenerbahçe’nin kazanması Galatasaray’ın daha fazla işine gelecek. Galatasaray ise Kasımpaşa maçı ile yoluna devam edecek. Kasımpaşa maçları Galatasaray için zor geçen maçlar. Galatasaray bu maçı mutlak kazanmak zorunda lakin son iki maçta beş puan kaybetti. Eğer kazanırsa yoluna güçlü bir şekilde devam eder. Puan kaybında ise işini zora sokacaktır.