KUŞAKLAR ARASI DİYALOG

Artık birer anne babayız yahut bir çocuk dünyaya getirmeye karar verdiysek, ona hayatta başarılı olması gerekenleri vermeye çalışmak gibi temel bir yükümlülüğe sahibiz. Dünyada hiçbir şey bundan daha önemli değildir.

Sağlam bir dünya görüşü olmayan Batı medeniyetinin zavallı pedagog ve psikologları dipsiz kuyuya ipsiz inerek ortalama on yılda bir değişen fikirlerle ana-babalara yeni yeni reçeteler sunarlar. Hepsini de “Doğrusu budur, böyle davranın, çocuğunuz mükemmel yetişsin” diye pazarlarlar hep.(*)

Freud’dan hayli etkilenen 68 kuşağının eğitimcileri “Çocuğu serbest bırakın, her istediğini yapsın, hevesi kalmasın, hiç azarlamayın, sadece sevgi verin” diye diye günümüzün serseri ruhlu, sabırsız ve sorumsuz neslini yetiştirdiler elbirliği ile. Şimdilerde ise daha farklı sesler yükseliyor o taraflardan: “Çocuğa beklentilerinizi ve görevlerini söyleyin, hata yaparsa ceza verin, hatta hafifçe dövebilirsiniz bile.”(*)

Biz Müslümanlar ise Kur’an ve hadisler ışığında nasıl çocuk yetiştirmek gerektiğini aslında biliyor olmamız gerekirken, maalesef bu kaynaklara da yüz çevirdiğimiz için “iki cami arasında bî namaz” kalmış durumdayız uzun zamandır. Ve en dindar ailelerden bile “Çocuğumuza nasıl davranalım?” soruları yükseliyor.

Ben de iki çocuk annesi olduğumdan ve onları babasız büyüttüğümden dolayı son zamanlarda çocuk eğitimine dair geleneksel motifler içeren ipuçları toplamakla meşgulüm. İşte bu yazıda çocuk yetiştirmekte dikkat etmemiz gereken bazı temel prensipleri sizlere paylaşmaya çalışacağım.

 "Ben senin yaşındayken.. diye başlayan ve uzayıp giden nasihat masalları hepimizin ağzından çıkagelmiştir”. Ancak bizden beklenen nasihat değil güzel davranışlardır. Örnek olmak, başkalarını etkilemenin temel bir yolu değil, tek yoludur!

. Ancak bizden beklenen nasihat değil güzel davranışlardır. Örnek olmak, başkalarını etkilemenin temel bir yolu değil, tek yoludur!

Hz. Ali (ra): "Çocuklarınızı kendi zamanlarınıza göre değil, onların yetişeceği zamana göre terbiye ediniz ve yetiştiriniz" buyuruyor. Ve diyoruz ki: Nasihat kar gibidir, ne kadar yumuşak yağarsa, yerde o kadar tutar ve zihinde o kadar yer eder.

buyuruyor. Ve diyoruz ki: Nasihat kar gibidir, ne kadar yumuşak yağarsa, yerde o kadar tutar ve zihinde o kadar yer eder.

Maalesef çoğumuz çocuklarımıza verdiğimiz emeğin karşılığını nerdeyse zorla alma hevesindeyiz. “İlla ki şöyle olmalısın.” Aslında unutmamak lazım ki, o çocuk bizim malımız değildir. Biz sadece ona hizmetle görevlendirilmişiz. Zira Allah (c.c.) isterse Peygamber çocuğu hayırsız olabileceği gibi, öksüz-yetim kalmış, hatta Firavun’un sarayında büyümüş çocuklar da en büyük Peygamberler olabilir.

O yüzden son olarak diyorum ki:

Ne olur!

Allah’ın emaneti olan çocuklarımızı

Sevin!

“Çocuklarınızla çocuklaşın.” Hz. Muhammed (S.a.v.)

“Çocuklarınızı günde 4 kez öpün, 8 kez övün!” Hz. Ali (r.a.)

Sayın!

“Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyin ki koyun gibi güdülmesinler.”
Hz. Ali (r.a.)

Adam yerine koyun!

“Allah’ın size emrettiklerini siz de onlara emredin, Allah’ın size yasakladıklarını siz de onlara yasaklayın” Hz. Muhammed (S.a.v.)

Dua edin!

Çünkü onlar Allah’ın halife kıldığı ahseni takvim olan birer lûtuftur!

Veysel Karanî’ye edilen anne dûası gibi, Hz. Yakûb’un Hz.Yusuf’a ettiği baba dûası gibi…

Annelik ve babalık vazifelerimizi hakkıyla yerine getirebilmek niyazıyla, lûtfuna hayran olduğumuz nice nimetlerin gibi, evlatlarımızı da, kuşaktan kuşağa aktarılacak feyz ve idrak gücü ile yetiştirmek nasip eylesin Yüce Rabbim inşaAllah.

Bakî Selâmlar

(*) Dr. Yusuf Karaçay, Mükemmel Çocuk Yetiştirmenin Üç Altın Kuralı adlı kitabından faydalanılmıştır.