Son zamanlarda kurlarda ciddi oynaklıklar görüyoruz. Bu oynaklıklar kısa sürede o kadar çok fazla oldu ki herkes önünü görememeye başladı. Bu durum TL’nin diğer dövizler karşısında değer kaybetmesinden daha fazla önemli bir konudur.
Neden mi?
İnsanlar panikle döviz kredilerini kapatmaya başladığında bu seviyelerden döviz almak zorunda kalmaktadırlar. O zaman da şirket kârları yerle bir olmakta ve vergiye esas kazanç tırpanlanmaktadır. Bu durum ister istemez vergi gelirlerini de olumsuz etkileyecektir.
TCMB tarafından yayınlanan en son verilere göre reel sektör 86.582 milyon USD varlığa karşılık, 251.071 milyon USD döviz cinsi borca sahiptir. Yani yükümlülükleri 164.489 milyon USD fazladır. Borcun fazla olması durumun kötü olduğu anlamına gelmez. Çünkü gelecekte sağlanacak ihracat geliriyle kapatılacağı planlanmış olabilir. Burada kritik konu kısa vadede reel sektörün ne durumda olduğudur.
Kısa vadede reel sektörün 72.861 milyon USD varlığı bulunmasına karşılık, 96.153 milyon USD yükümlülüğe sahip olması düşündürücüdür. Bu durumda reel sektörün kısa vadede 22.292 milyon USD bulması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu rakamın ihracat karşılığı gelen bakiyelerle kapatılmaması durumunda zorunlu olarak döviz alımına yol açacağı unutulmamalıdır. Bunu tek istisnası döviz kredisi alarak ya da murabahalarla döviz alım sürecinin ertelenmesidir.
Gerek Suriye ile ilgili müdahale senaryoları gerekse FED’in tahvil alım programında azaltma senaryoları TL gibi birçok ülke parasını da olumsuz etkilemektedir. Bu bir geçiş dönemidir. Fonlar kendilerine göre riskli olduğunu düşündükleri piyasalardan çekilmektedir.
İlginç olan BRICS denilen Rusya, Brezilya ve Hindistan gibi ülkelerin 100 milyar USD fon oluşturarak dövize müdahale planları yapmalarıdır.
Bu durumda yakın zamanda kurlardaki yüksek oynaklıkların her iki yöne de devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Panik yapanın çok kaybedeceği dönemlerdeyiz. Faiz ve kur riski muhakkak profesyonelce yönetilmelidir.
Türkiye’nin kapasite kullanım oranlarının yatay seyirde hareket etmesi durgunluğa girilmediği yönünde mesajlar verirken, cari açığın beklentilerden kötü gelmesi kurlar üzerinde baskı yaratan diğer bir veri olması açısından önemlidir. Bu nedenle de birçok uluslar arası kurumlar Türkiye konusunda eskisine göre daha temkinli durmaya başlamışlardır.
Şimdi kullanılan kredileri gözden geçirme zamanı. Öncelikli olarak rotatif kredilerin elden geçmesi gerekmektedir. Bu arada bankanızla kredi pazarlığı yaparken lütfen brüt maliyeti isteyin. Sonra anormal komisyon ve ücretlerle kredi maliyetiniz anormal seviyelere yükselebiliyor.
Saygılarımla,
Facebook Yorum
Yorum Yazın