Kur’an’da Evlilik Yaşı

Kur’an-ı kerim, evlilik için net bir şekilde nikâh için yaş haddini şart koşar; ayetleri okuyarak anlamaya çalışalım.


“Ve eğer yetimler konusunda adalete riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, o takdirde hoşunuza giden (size helâl olan diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Fakat eğer (onlara da) adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla (cariyelerinizle) yetinin. İşte bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Ve kadınlara, mehirlerini seve seve verin. Fakat kendi istekleri ile ondan (mehirden) bir kısmını size bağış olarak verirlerse o takdirde onu afiyetle rahatça yiyin. Ve Allah'ın, (kullanımı konusunda) sizi kaim kıldığı (vekil kıldığı) mallarınızı sefihlere vermeyiniz ve onun içinden (o mallarla) onları rızıklandırınız (besleyiniz) ve giydiriniz ve onlara güzel söz söyleyiniz. Ve yetimleri nikâh çağına gelinceye kadar deneyin. Bundan sonra eğer kendilerinde bir rüşd (yeterlilik) hissederseniz, o takdirde mallarını onlara teslim edin. Ve büyürler (geri alırlar) diye, onları (malları) israf etmeyin ve acele ile yemeyin. Ve (vâsi) zengin bir kimse ise, o takdirde iffetli olsun (yetimlerin mallarını yemekten kaçınsın). Ve (vâsi) fakir bir kimse ise, o takdirde örfe uygun olarak yesin. Nihayet onlara mallarını geri vereceğiniz zaman, onlara karşı şahit tutun. Hesap görücü olarak Allah yeter.” (NİSA SURESİ/3,4,5,6)


Yukarıdaki ayetlerde evlenme çağından açıkça bahsedilmektedir. Bir daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Evlenmek için yüce Allah, “kadınlardan nikâhlayın” diye emri var!


Arapça Nisa veya Türkçe kadın kimdir ve kime denir? Arapça ve Türkçe olarak nisa ve kadın isimleri çok yakın anlamdaşlar. Biyoloji terimleriyle dişiliği, üreme sistemi içinde yer almaktadır, eşini cezbetme veya bebek beslemeyi de içermektedir. Arapçadan kadının ay hali gecikip hamile olduğuna dair umutlar belirince ki zaman dönemine, nese’e denir.  Nisa olmak, kadının hayız görme durumundan sonra başlar. Buna göre kız çocukların olgunlaşıp buluğa eriştikleri dönem, nikâh çağına ulaştıkları anlamına gelir. Çünkü bulağa ermemiş olan çocuklara Cenab-ı Allah Kur’anı Kerimde çoğul bir ifadeyle hem erkek hem de kız çocuklarını içine alacak bir ismle “atfal” diye adlandırıyor.  Kız çocukların evliliğe hazır olmalarının birinci şartı buluğa, yani kadın olma çağına ulaşmasıdır. Bu olgunluk çağı, coğrafyanın etkisi ile her kız veya erkek çocuğunda değişkenlik arz edebilir.


Evlenmenin kadınlığa erdikten sonraki şartına gelince, aklen ve fikren olgun olma reşit olma şartına bağlanmıştır. Yukarıdaki ayet yetimlerden bahsederken, “yetimleri nikâh çağına gelinceye kadar deneyin. Bundan sonra eğer kendilerinde bir rüşd (yeterlilik) hissederseniz, o takdirde mallarını onlara teslim edin” yetim olduklarından ötürü ebeveynlerinden miras kalan malların kendilerine verilmesi isteniyor. Tabi ki bu malların idaresi veya sahiplenilmesi gereken bir rüşt olgunluğuna ulaştıktan sonra olur. Bu durumda evlenip gidecek olan kadının malını heder etmemesi, israf etmemesi hatta dilerse evlenecek olan kocası ile birlikte iş kurabilme cesaretine ve özgürlüğüne sahip olacağı olgunluğa erişmek, o kadının evlilik çağını belirleyecektir. Eğer kadına kalan mirası yoksa da, nikâh için kendisine verilecek mehir ile mal sahibi olacak ve o tasarrufunu kendi iradesiyle yapacaktır. Ki ayet şöyle der; “Ve kadınlara, mehirlerini seve seve verin. Fakat kendi istekleri ile ondan (mehirden) bir kısmını size bağış olarak verirlerse o takdirde onu afiyetle rahatça yiyin” bütün bunları yapacak olgunluğa erişen kimsenin evlilik için bir deneyimi olmasından geçecek. Evliliğin bir çocuk oyunu, evcilik olmadığını ciddi bir sosyal yapının temel taşlarından biri olduğunu bilmesi gerekir. Bu durumu kavrayamayan veya sorumluluğu kaldıramayacak olan bir kimsenin hayatına veya mutluluğuna mal olacak işlerde ebeveylerin veya vekillerinin daha dikkatli olmalarını kaçınılmaz bir zaruret olarak görülmelidir. Bu yüce Kur’an’ın belirlediği prensiplere kulak vermek, her iman sahibine vaciptir. İster erkek isterse de kadın olsun rabbimizin öğütlerini, hayatımızın her alanına aktarmamız ve yaşatmamız lazımdır.

     

“Allah size, mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz Allah, her şeyi işitendir; her şeyi görendir.” (Nisa suresi 4/58)


İşte Cenab-ı Allah’ın tavsiyesini okuduk. Evlilik sıradan bir mesele olmadığını, birçok sorumlulukların yüklendiği ve aile olmanın getirdiği ağırlıktan ötürü evlilik yaşının ehemmiyeti olmakla birlikte, emaneti taşıyabilecek vasıflara da dikkat etmemiz gerekiyor. Kadınlar Allahın bizlere emanetidir. Ve emanetleri ehline vermemiz, takip etmemiz ve ilgilenilmesini isteyen yüce mevlamızdır. 


Bir sonraki sayıda görüşmek üzere Kur’an dolu bir yaşam dilerim.