Kur’an da Emredilmeyen “Recm Cezası” İslamdan mıdır?

recm, zina fiilini işleyen evli erkek veya kadınlara uygulanan şeriat cezası. recm ile ilgili tartışmalar mezhepler ve tarikatlar arası ayrılığa da neden olmuştur. recm kelimesinin Kur'an-da taşlamakla eşanlamlı olarak değil, daha çok hor görmek, yalnız bırakmak gibi bir anlamda kullanıldığı tefsirlerde okunur. Ancak İslam hukukunda recm, taşlama fiilinin karşılığı olarak kullanılmıştır. recm kelimesi, bu yüzden, hemen hemen tüm dillerde, taşlama kelimesinin karşılığı olarak kullanılmasının yanında, Osmanlıcaya da hukuk terimi olarak "zina yapan kadın veya erkeğin taşlanarak öldürülmesi" anlamında geçmiştir.

 

TEVRAT’TA ZİNA CEZASI

“Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail’den kötülüğü atacaksınız.” Tesniye Bap 22

 

İNCİL’DE ZİNA CEZASI

3-4 Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya, «Öğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı» dediler.

5 Musa, Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?

6 Bunları İsa’yı sınamak amacıyla söylüyorlardı; onu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı. İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu.

7 Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve, «Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!» dedi. Yuhanna 8

 

MUHAMMED S.A.V. HADİSLERİNDE RECM CEZASI

Muhammed s.a.v. önünden yüzü karartılmış ve değnekle dövülmüş bir Yahudi geçirildi. Onları çağırdı, dedi ki; “Kitabınızda zinanın cezası böyle midir?” “Evet” dediler. Sonra onların âlimlerinden birini çağırdı ve “Musa’ya Tevrat’ı indiren Allah adına soruyorum, Kitabınızda zina cezası bu şekilde midir? dedi. Dedi ki; “Eğer böyle sormasaydın söylemezdim, orada recm cezası vardır. Ama üst düzey kişiler arasında zina çoğaldı. Onlardan birini yakalarsak serbest bırakırdık, zayıfı yakalarsak ona o cezayı uygulardık. Dedik ki; gelin, üst düzeye de zayıfa da uygulayacağımız bir ceza üzerinde anlaşalım. Sonra recmin yerine yüz karartma ve değnek cezası koyduk. Allah’ın Elçisi s.a.v. şöyle dedi:

“Allah’ım! Senin emrini ilk hayata sokan ben olacağım, çünkü onlar öldürmüşler.”

 

Hemen emir verdi, o Yahudi recmedildi, yani taşlanarak öldürüldü. Sonra Allah Teâlâ şu ayeti indirdi:

 “… Kimi Yahudiler… Sözleri yerleşik manasından kaydırır, tahrif ederler. Derler ki; hakkınızda şu karar verilirse uyun, bu karar verilirse uymayın…” (Mâide 5/41)

 

Çünkü diyorlardı ki, “Muhammed’e gidin; yüz karartma ve değnek cezası verirse uyun, recm yani taşlayarak öldürme cezası verirse kaçın.” Sonra bütün kâfirlerle ilgili şu ayetler indi:

 

 “… kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse onlar kafirlerin ta kendileridir.”

 “… kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse onlar zalimlerin ta kendileridir.”

 “… kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse onlar fasıkların ta kendileridir.” (Mâide 5/44-47)

 

Bir Yahudi kadınla erkek zina etmişlerdi. Biri birine dedi ki; “Bizi şu peygambere götürün. Çünkü o, hafifletici hükümlerle gönderilmiştir. Eğer recmden hafif bir ceza verirse kabul ederiz, Allah’ın yanında bize bir dayanak olur, deriz ki; “Peygamberlerinden birinin kararına uyduk”. Peygamber s.a.v. geldiler. Mescitte ashabı arasında oturuyordu. Dediler ki; “Ebû’l-Kasım! Zina etmiş bir erkekle kadın hakkındaki görüşün nedir?” O, hiçbir şey söylemeden Beyt-i midraslarına yani Tevrat eğitim ve öğretimi yaptıkları kuruma geldi. Kapıda durdu ve dedi ki: 

 

“Musa’ya Tevrat’ı indiren Allah adına soruyorum, evli iken zina edenin cezası, Tevrat’ta nedir?” Dediler ki; yüzü kül ile karartılır, değnek vurulur ve eşeğe ters bindirilerek dolaştırılır.” İçlerinden bir genç sessiz kaldı. Peygamber s.a.v. onun suskunluğunu görünce yemin verdirerek ısrar etti. O genç dedi ki: “Allahım! … Sen bize yemin verdin… Biz Tevrat’ta recm cezasını görüyoruz…” Peygamber s.a.v. şöyle dedi: “Allah’ın emrine karşı ilk çıkışınız nasıl oldu?” Dediler ki: Başkanlarımızdan birinin bir yakını zina etti. O, ona recm uygulamayı erteledi. Sonra halktan biri zina etti. Başkan onu recmetmek istedi. Onun kavmi araya girdi ve dediler ki, “Senin yakınını getirip recmetmezsen bizim yakınımız recmedilemez.” Sonra uygulanacak ceza konusunda anlaştılar. Peygamber s.a.v. dedi ki: “Ben Tevrat’ta olan ile hükmediyorum.” Emir verdi, ikisi de recmedildi.

 

Zührî dedi ki: Bizdeki bilgiye göre şu ayet bu konuda inmiştir:

 “Biz Tevrat’ı indirdik. Onda doğru yol ve nur vardır. Allah’a teslim olmuş peygamberler onunla hükmederler.” (Mâide 5/44) 

 

Peygamberimiz de onlardandır.

Bir gün Muhammed a.s. bir Yahudi erkek ile bir Yahudi kadın getirilmişti. Birlikte suç işlemişlerdi. Allah’ın Elçisi s.a.v.  dedi ki: “Bu konuda Kitabınızda ne buluyorsunuz?” “Âlimlerimiz yüzlerinin külle karartılması ve hayvana ters bindirilmeleri cezası koydu” dediler.

 

Abdullah b. Selam dedi ki: “Ey Allah’ın Elçisi, söyle, Tevrat’ı getirsinler.” Tevrat getirildi. Biri elini recm ayeti üzerine koydu. Öncesini ve sonrasını okumaya başladı. Abdullah b. Selam; “Kaldır elini” dedi. Elinin altında recm ayeti hemen göründü. Allah’ın Elçisi emir verdi, ikisi de taşlanarak öldürüldü.

Allah’ın Elçisi’nin Yahudilere hükmü, ancak Allah’ın hükmü olabilirdi. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

 

“Sana bu Kitabı; önceki kitapları haklı bulur ve onları güven altına alır biçimde, doğrularla dolu olarak indirdik. Öyleyse onların arasında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu doğruları bırakıp onların arzularına uyma…” (Mâide 5/48)

 

Aşağıdaki ayetin, bu zina olayı ile ilgili olduğu bildirilmiştir:

“Seni nasıl hakem yapıyorlar? Yanlarında Tevrat var ve onda Allah’ın hükmü var. Sonra bunun arkasından sırtlarını çeviriyorlar! Onlar inanan kimseler değillerdir.” (Mâide 5/43)

 

Bu ayet, Tevrat’taki zina hükmünün Allah’ın hükmü olduğunu kesinleştirmiştir. Yahudilerin Peygamberimize gelmeleri, bu cezadan kaçmak içindi. Bu yüzden gönderdikleri kişilere; “Hakkınızda şu karar verilirse uyun, bu karar verilirse uymayın…” (Mâide 5/41) demişlerdi.

 

Tevrat’taki hüküm, Allah’ın hükmü olduğuna göre Peygamberimiz başka bir ceza veremezdi. O, bir süre, zina eden Müslümanlara da Tevrat’ı uygulamıştır. Şu hadis bunu göstermektedir:

 

Ebû Hureyre ve Zeyd b. Halid dediler ki, Peygamber s.a.v. yanındaydık. Bir adam kalktı ve şöyle dedi: “Allah için, aramızda sadece Allah’ın kitabıyla hükmetmeni istiyorum.” Davalısı daha anlayışlıydı, o da kalktı ve şöyle dedi; “Aramızda Allah’ın kitabı ile hükmet ve beni dinle.” Peygamberimiz, “konuş” dedi, o da şöyle konuştu:

 

“Oğlum bunun işçisiydi, karısıyla zina etti. 100 koyun ile hizmetçi köleyi fidye olarak verdim. Bilenlere sordum, oğluma 100 değnek ve bir yıl sürgün, kadına da recm gerektiğini söylediler.”

 

Peygamberimiz dedi ki: “Canım elinde olana ant içerim, aranızda elbette şanı yüce Allah’ın kitabı ile hükmedeceğim. 100 koyun ile köle geri alınır. Oğluna 100 değnek ve bir yıl sürgün gerekir. Üneys, şu adamın karısına git, suçu kabul ederse recmet. Gitti kadın suçu kabul edince recmetti.”

 

Burada sözü edilen Allah’ın Kitabı”nın Tevrat olduğu kesindir. Çünkü Kur’an-da zina ile ilgili bir ayet henüz inmemişti. İnen ayetlerin hiçbirinde de recm cezası bulunmamaktadır.

 

Elimizdeki Tevrat’ta değnek cezası yoktur. Bu ceza, Medine Yahudile

rinin elindeki nüshada olabilir.

 

D- RECM CEZASININ KALDIRILIŞI

Nisa Suresindeki ayetlerle recm, yani taşlayarak öldürme cezası, kadınlar için ev hapsine çevrilmiş ayrıca kadın ve erkeğe, kendilerini düzeltinceye kadar eziyet edilmesi, hükme bağlanmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

 

“Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden dört şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse onları evlere kapatın. Bu, ölüm canlarını alıncaya, ya da Allah onlara bir yol açıncaya kadar böyle gitsin. 

 

İçinizden bu suçu işleyen çiftlere eziyet edin. Eğer tövbe edip kendilerini düzeltecek olurlarsa bırakın. Allah tövbeleri kabul eder, ikramı boldur.” (Nisa 4/15-16)

 

Bu ayetler hem Tevrat’taki recm, yani taşlanarak öldürme cezasını kaldırmış, hem de bekârlara verilen 100 değnek ve sürgün cezasını hafifletmiştir. Bakire bir kadının bir yıl sürgünde kalması, yeni bir ayetle önünün açılmasına kadar evinde kalmasından zordur. Burada evli – bekâr ayrımı da yapılmamıştır.

Birinci ayette geçen, “…Allah onlara bir yol açıncaya kadar…” ifadesi, cezanın daha da hafifletileceğini gösterir. Hafifletme Nur Suresinin ikinci ayetiyle olmuştur. Allah Teâlâ şöyle buyurur:

 

“Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve o son güne inanıyorsanız, Allah’ın verdiği cezayı yerine getirirken onlara karşı yumuşamayın. İnananlardan bir takım da onlara yapılan azabı gözleriyle görsün.” (Nur 24/2)

 

Bu ayet, kadın-erkek, evli-bekâr ayırımı yapmadan zina cezasını 100 değnek olarak hükme bağlamıştır. Bu ceza, Nisa suresinde geçen, ölünceye kadar ev hapsinden ve kendini düzelttiği kanaati doğuncaya kadar eziyet görmekten hafiftir.

Kur’an, Tevrat’ta yer alan, Peygamberimizin de bir süre uyguladığı zina ile ilgili hükümleri nesh etmiştir. Peygamberimizin önceki uygulamalarına bakarak Nur Suresinin, bekârlara verilecek cezayı düzenlediği, Kur’an-da evlilerle ilgili hüküm olmadığı, onlara recm cezası gerektiği kanaatine varanlar olmuştur. Hâlbuki üç ayette, evlilere verilecek cezanın da 100 değnek olması gerektiği açıkça gösterilmiştir.

 

1. Karısına Zina İftirası

 “Karılarına zina suçu atan ve kendileri dışında şahitleri olmayanlar… Böyle birinin şahitliği, kesinkes doğru söylediğine dair dört defa Allah’ı şahit tutması ile olur. Beşincisinde, eğer yalan söylüyorsa Allah’ın lanetine uğramayı diler. Kadından o azabı (el-azab) giderecek olan şu şekilde dört defa şahitlik etmesidir: Allah şahit, kocası kesinkes yalan söylüyor. Beşincisinde, eğer doğru söylüyorsa Allah’ın gazabına uğramayı diler.” (Nur 24/6-9)

 

8. âyetteki “o azab=el-azab” ifadesi, dört ayet önceki 100 değnek cezasını gösterir. “el” takısı ahd içindir; başında bulunduğu kelimeye, önceden belirlenmiş bir anlam yükler. Zina konusunda Kur’an-da belirlenmiş azap 100 değnektir. Arapça bakımından o kelimenin başka bir şeyi göstermesi mümkün değildir. Yukarıdaki kadının evli olduğu da kesindir.

 

2. Peygamber Eşleriyle İlgili Ayet

“Ey peygamberin hanımları! İçinizden kim açık bir fahişelik yaparsa onun için o azap (el-azab) ikiye katlanır.” (Ahzab 33/30)

 

Peygamber hanımlarının evli olduğu açıktır. Onlara verilebilecek bir cezanın katlanabilir cinsten olması gerekir. Ölüm cezasının iki katı olmaz ama 100 değnek ikiye katlanabilir.

 

Bu ayetlerde geçen “el-azab” kelimesi de, sadece Nur suresindeki 100 değneği gösterir. Çünkü onlardaki “el” takısı da ahd içindir.

 

3. Evli Cariyelerin Zinası

“… Ellerinizin altındaki mümin cariyeler… Evlendikleri zaman fahişelik yaparlarsa hür kadınlara verilen o azabın (el-azab) yarısı gerekir…” (Nisa 4/25)

Evli hür kadınların cezası recm olsa, taşlanarak öldürmenin yarısı olmaz. Çünkü bazıları tek taşla ölür, bazıları için çok sayıda taş gerekir. Yarıya bölünebilecek olan, sadece yüz değnektir.

 

Sonuç olarak zina suçunun tek cezası 100 değnektir. Bu kadar açık delillerden sonra bunun aksi iddia edilemez. Zaten Allah’ın Elçisi şöyle demiştir: İmkân buldukça şüphelerle had cezalarını düşürün. Bu kadar açık delil varken şüpheli delile dayanarak recm cezası savunulamaz.

 

Böylece Kur’an, zina cezası konusunda hem Tevrat’ı, hem de İncil’i nesh etmiş olmaktadır.

 

4. Recmin Kalktığını Gösteren Hadisler

Eş-Şeybânî dedi ki; Abdullah b. Ebî Evfâ’ya “Allah’ın Elçisi s.a.v. recm cezası uyguladı mı?” diye sordum. “Evet” dedi. “Nur suresinden önce mi, sonra mı” dedim. “Bilmiyorum” dedi.”

 

Ancak aşağıdaki rivayet, recm uygulamasının Nur Suresi’nin inmesinden önce olduğunu göstermektedir:

 

Bir erkek zina itirafında bulunmuştu. Allah’ın Elçisi sopa istedi. Kırık bir sopa getirildi. “Daha iyisi olsun” dedi. Yeni bir sopa getirildi, budakları yontulmamıştı. “Bundan hafif olsun” dedi. Düzgün, yumuşak bir sopa getirildi. Allah’ın Elçisi emretti, adama sopa vuruldu. Sonra şöyle dedi:

 

“Ey insanlar! Artık Allah’ın koyduğu sınırlardan kaçınmanızın zamanı geldi. Kim bu pisliklerden bir şey yaparsa Allah’ın örtüsüyle örtünsün. Çünkü bize yüzünü gösterene Allah’ın Kitabını uygularız.”

 

Burada evli, ya da bekâr olduğuna bakılmaksızın, suçluya 100 değnek vurulması, sonra Allah’ın kitabının uygulandığının söylenmesi, bütün şüpheleri kaldıracak mahiyettedir. Çünkü Allah’ın Kitabı’nda 100 değnek dışında bir ceza yoktur. 

 

Şimdi eğri oturup doğruyu konuşma zamanıdır. Ülkemizde ve orta doğudaki töre cinayetlerinin başlıca sebebi recm cezasının İslam’dan geldiğini zannedip, araştırma yapmadan dinini, Kur’anı Kerimden öğrenmeyip ve kendisini muhafazakâr Müslüman diye nitelendiren kimselerin düşüncelerinden kaynaklanmaktadır. Sözde namus temizliği adı altında cana kıymak Allahın tövbe ve rahmet kapısını hiçe saymaktır. Şimdi sormadan edemeyeceğiz! Tevrat ve incilin hükmü olup Kur’anı Kerimde kaldırılan bir hükmü hala İslam dinindenmiş gibi görmeyi İslam’ın neresine sığdıracağız. Günümüzün Yahudi şeriat devleti olan İsrail’in bile kaldırdığı “recm cezasını” Müslüman ve şeriatla yönetilen devletlerin olmasını nasıl izah edilir. Kur’an Kerim bizim laboratuarımızdır. Bizim yaşamaya çalıştığımız dini bu laboratuara test ettirmemizin zamanı gelmiştir. Çünkü Allah katında makbul olan din, ancak Kur’an testinden geçen dindir. Ve herkes kendi Müslümanlığının sağlamasını yapması lazım ki ebedi saadete zeval gelmesin. Onun için herkesi, dinini Kur’an-dan  öğrenmeyi ve peygamberimizi doğru anlamaya davet ediyoruz. 

 

Selam Kur’an-ı Kerimin gösterdiği yola, hidayete tabi olanlara olsun.