Nazan ALPTEKİN

Nazan ALPTEKİN

Mail: nznalptekin@gmail.com

Küçük Dokunuşlar

Bu ayki yazımı tamamen iş aramak ve iş bulmak üzerine yazmaya karar vermiştim. Yaklaşık bir aydır yoğunlaştığım yeniden iş hayatına dönme fikri ve sonrasında yaşadığım deneyim ve gözlemleri aktaracaktım. Derken, sabah Linkedln adlı sanal sosyal iş ağında bir resme rastladım. Ve o resim bu ayki yazımın yönünü değiştirdi. Yazımın sonlarına doğru iş bulma konusuna döneceğim.


Gördüğüm resim sayfamda var. Koca bir insan ve küçük bir çocuğun hamlesi anlatılıyor resimde. Aklıma ilk gelen -nedense- iyilik oldu. Yapılan ufacık bir iyiliğin büyüyerek ne kadar olumlu şeyler yaratabileceğini düşündüm. Oysa resme bakan çoğu kişi bunun tersini hisseder. Bu da sanırım benim ruh halimden ve her kötülüğün aslında bir iyilik için olduğunu düşünmemden kaynaklanıyor.


Bazen, ufacık bir söz tüm kalbinizi paramparça ederken hiçbir şey söylemeden sevgi ile bakmak veya sarılmak dünyaları size verebilir. Veya o kişinin ihtiyacına yönelik tek bir hamle, tek bir telefon, tek bir yol gösteriş ile hayat değiştirilebilir. Bu konuyla ilgili sayfalar dolusu kelimeyi buraya yazsam Yunus Emre’nin satırlarındaki kadar derin anlatamayacağımı biliyorum.


Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise. 

Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.

Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar 

Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise. 

Aksakallı bir koca, hiç bilmez ki hal nice 

Boşa gitmesin hacca, bir gönül yıkar ise. 

Gönül Çalab’ın tahtı, Çalab gönüle baktı 

İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise. 

Bir kez gönül yıktınsa kıldığın namaz değil, 

Yetmiş iki millet de yüzünü yumaz değil. 

Yol odur doğru vara, göz odur Hakkı göre,

Er odur yerde dura, üstten bakan göz değil.

Doğru yola gittinse, er eteğin tuttunsa, 

Bir tek hayır ettinse, biri bindir az değil. 

Yunus sözleri çatar, balını yağa katar, 

Çok kıymetli mal satar, cevherdir o, tuz değil


Başta da dediğim gibi geçen yıl emekli olma kararı alıp işten ayrılmamın üzerinden 1 yıl geçti. Dinlendim, kendime geldim ama en önemlisi oğlum mutlu oldu. Tekrar işe dönme zamanı geldi diye karar verdik. 


Bu aşamadan sonra birçok gözlemim oldu. Bunlardan en önemlisi ve beni etkileyeni özgeçmişime bakanların beni kendi işyerlerine fazla bulmasıydı. Bu ya kendine güvensiz kurum olmalarından ya da görüştüğüm kişinin egosunun ezikliğinden kaynaklanıyordu. Kriz yönetimi okumamaları, şirket ilerleme adımlarını bilmemeleri ve en önemlisi geleceği görmeden anı yaşamaya çalışarak günü kurtarma çabalarını görünce iş bulamamaktan ziyade içim acıdı. Üstelik bu “yönetici” kişiler bana dönüp, sizin yaptığınız işleri bizde 5 kişi yapıyor, siz bize fazlasınız diyecek kadar da saftılar.


İş aramak yıpratıcı ve kasvetli bir dönem. Bir kere almayı düşündüğünüz maaş öyle her ay milyonları kenara koyma hayali değil sadece normal geçinebilme talebi. Fakat ne yazık ki bu karşı taraf için hiç görülmeyen ve yok sayılan bir nokta. Ne kadar az o kadar iyi güdülebilir mantığı… Öte yandan iş aramaya kalkışan insanı çalışan ve çevresi olan dostlarının(!) görmezden gelme durumu var ki bu akıllara zarar bir his. Yardımlaşmanın, destek olmanın ve el uzatmanın her vesile ile bize öğretildiği, ahlak ve din derslerinde tekrar tekrar üzerinde durulduğu ülkemin insanları konu gerçekten önlerine gelince bir başka yetiştiriliş tarzına bürünüp duvar halini alıyorlar. Acınası bir durum! Oysa ufak bir dokunuş hayatı değiştirir diyoruz, ama sadece diyoruz…


İş görüşmelerinde en kıl olduğum soru “Kariyer Planınız nedir?” sorusu. Bunu ne düşünerek soruyorlar inanın anlamış değilim. Anlayan varsa mail adresim yazılı, bana anlatsın. Aptalca bir soru. Cevabı ile ne umuyorlar? Bunu sorana şunu demek istiyorum; Var canım, kariyer planımın ilk basamağı bu işe girip senin yerine geçmek ve seni şutlamak.


Karşılaştığım en kötü an ise iş görüşmesine başladığımız an karşımdaki koskoca CEO’nun bana eski kurumumu (-ki asla laf ettirmeyeceğim-) kötülemesi oldu. 15 dakika boyunca susmadan ve benim ama diye itiraz etmelerime aldırmadan eski kurumumu kötüledi. Konuşmasının sonlarında içini döküp kusmasına sevindim. Çünkü ne kadar atıp tutabildiğini görmüş oldum. O kişi ise ne kadar küçüldüğünü fark etmedi.


Sanırım kader benimle oyun oynuyor. Şu an bunları yazarken cep telefonum kıpraştı. Mesaj gelmişti. Gelen mesaj bir haber kanalından ve şu yazıyor: Son Dakika Haberi! İşsizlik sayısı 3 milyon 493 bine ulaştı… Gülümsüyorum ve hayırlı işler diyorum.


Bu ay benden bu kadar. Sağlıklı, mutlu ve huzur dolu günlerimiz olsun, Aşk’ınız daim, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...


Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar