Mecnun değilim dost; lakin çağırırsan çöllere gelirim.
Sana yalan halde gelmem, toplarım özümü, yalın halde gelirim.
Kapıyı çaldığında "kim o ?" dersen; ben olmam kapında sen olur gelirim.
Sen gel de yeter ki, yola yük olmam, yol olur gelirim...
Hz.Mevlâna
Geliyorum Mevlana’m… sen olamam biliyorum ama yine sana geliyorum. Yine bir bahar ayında Konya’ya gidiyorum ailemle. İlk gidişimde denmişti, bir gelen mutlaka tekrar gelir diye. Ben doyamadım yıllardır, işte kim bilir kaçıncı kez yine geliyorum sana.
KONYA’DAN TÜM EVRENE…
13. yüzyılın Konya’sından günümüze değin her dinden ve dünyanın her yerinden tüm insanlığa ulaşan Mevlana’yı bu kadar ölümsüz yapan neydi sizce? Batı’da en çok okunan şair olması, tüm felsefelerin ondan ilham alması, her topluluğun içinde kabul görmesinin sırrı ne olabilirdi? Yıllarca bunu düşündüm. Bir sır olmalıydı işin içinde ya da bir kilit noktası vardı.
Amerikalı stand-up’çı Shahram Shiva da Mevlana hayranlarından. Programında onun şiirlerini okuyor ve konuyla ilgili ciddi araştırmalar yapıyormuş. Yaptığı bu araştırmayı anlatan bir yazı buldum internetten. Bu yazıya göre insanların Mevlana’yı sevme nedeni olarak belirlenen 12 neden çıkmış ortaya.
Entellektüel olmaması: Din her şeyden önce bir duygu işidir. Katılımcılar Mevlânâ'nın akıllarından çok, kalplerine, iç âlemlerine ve adeta kendilerine hitap ettiğini belirtmişler.
Farklı anlam seviyeleri: Katılımcılar Mevlânâ'da çeşitli anlam seviyeleri tespit etmişler. Tıpkı bir gülü sarmalayan yaprak katmanları gibi, onun şiirlerinde de çeşitli anlam boyutlarını keşfetmişler. Mevlânâ'yı okudukça ve öğrendikçe, onun derinliğini daha iyi anlamışlar. Bunun sonucu olarak daha derinlere dalma konusunda cesaretlenmişler.
Vahdet/Birlik: Mevlânâ'nın şiirlerinde akseden birlik, ahenk ve bütünlük onlara çok çekici gelmiş.
Dost ve arkadaş: Katılımcıların büyük çoğunluğu Mevlânâ'yı okurken onu bir arkadaş olarak görmüşler.
Kişisel ilişki: Mevlânâ'yı okumak kişisel deneyim. Daha doğrusu varoluşsal kişisel bir tecrübe. Onun hayranları, âlemin ve kendilerinin anlamını arama ve bulma sürecine katılmışlar. Adeta onun yol arkadaşı olmaya çalışmışlar.
Rahmet ve huzur: Mevlânâ'yı okuyanların ortak bir kanaati ise onu her okuduklarında kalp ve gönüllerini bir rahmet ve huzurun kapladığını bizzat tecrübe etmişler.
Hasret ve özlem: Mevlânâ'nın şiirlerinde mutlak sevgiliye olan aşk ve özlem onları çok etkilemiş. Mesnevi'yi okuyarak ve hissederek onun bu duygularına ortak olmak istemişler.
Aşk ilişkisi: Bazıları Mevlânâ'ya âşık olduklarını itiraf etmiş.
Dinler arası köprü: Katılımcılara göre Mevlânâ, Batı'da yaşayan Müslümanlar ile gayrimüslimler arasında bir köprüdür. Mevlânâ vasıtasıyla birçok Müslüman, ABD'de toplum nezdinde hüsn-ü kabul görmüş. Mevlânâ'yı okuyan, seven ve ona âşık olan birçok Batılı, ülkelerinde yaşayan Müslümanlarla güzel ve olumlu ilişkiler geliştirmiş. Mevlânâ farklı kesimleri birbirine yakınlaştırmış. Çok kültürlü bir toplumda birlikte yaşamalarına katkıda bulunmuş.
Şiiri sevmeyenler: Bazı katılımcılar aslında şiir okumayı sevmediklerini, ancak Mevlânâ'nın şiirlerini okumayı sevdiklerini özellikle vurgulamış.
Sürece katılma: Katılımcılar Mevlânâ'nın kendini mükemmel bir şekilde ifade ettiğini; kendilerinin de bu süreçte ona sadece katıldıklarını belirtmiş.
Rehber ve mürşit: Katılımcılar Mevlânâ'yı manevi bir rehber ve mürşit olarak gördüklerini vurgulamışlar.
Amerika’lı bunları hissetmiş. Gönül ile aşk’ın arasındaki farkı bile bilemezlerken, bu derece etkilenmişler Mevlana’dan. Biz gönül insanları neyleyelim o zaman?
Sözü çok olanın, yalanı çok olur imiş, şimdilik izninizle, ben önce Konya yollarına sonra memleketim İzmir’ime gidiyorum…sizlerin aşk’ı daim olsun, kötülükler ve telaşlar sizden uzak olsun da işleriniz rast gelsin...
Facebook Yorum
Yorum Yazın