Daha önceki aylarda bu köşeden sizlerle paylaştım. Özellikle Soma hadisesinde ‘’MAD(Alman Askeri İstihbaratı)’’dan bahisle Almanya'nın Türkiye üzerindeki emelleri ve projelerini uzun uzun yazmıştık. ’’Karamanın Koyunu Sonra Çıkar Germen Oyunu’’ başlıklı yazımızı tekrar okursanız. Yaşanan olayların tesadüfü olmadığı ortaya çıkacaktır. Bu günlerde Almanya’nın Türkiye'yi dinlediğinin ortaya çıkmasının ardından, Alman hükümet kaynaklarından skandal bir açıklama geldi. Alman hükümet kaynakları, NATO üyesi Türkiye’nin ABD, Fransa ve İngiltere gibi ‘dost ülke’ olmadığını açıkladı. Alman hükümeti, Almanya Dış İstihbarat Servisi'nin (BND) Türkiye'yi 2009'dan bu yana dinlemesini kabul edip, savunurken, dinlemeye gerekçe olarak da, Türk hükümetinin siyasi hedeflerine Almanya'daki Türk dernek ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla gerçekleştirmek istemesini gösterdi. Yapılan beyanatlar içerisinde dinlemelere mazeret olarak en çarpıcı olanı da Erdoğan’ın ilerleyişi ve Türkiye’nin durdurulamaz yükselişini göstermeleri idi. Almanya’nın bizi dinlememesi eşyanın tabiatına aykırı. Niye ve neden dinlediler sorusu abes bir soru her ülke kendi menfaatleri doğrultusunda bu tür faaliyetleri yapar. Almanya’da Türkiye’yi münhasır ticari ve siyası alanı içerisinde gördüğü için bu tür atraksiyonları kendi açısından doğal bir süreçtir. Ortaya çıktığında da bunun cevabını verecektir. İki ülke ilişkilerinde öncesi ve sonrasında çok değişen bir şey olmaz. ABD, Almanya arasında dinlemelerden dolayı neler gerçekleştiyse bizimle de aşağı yukarı aynı şeyler gelişir ve olaylar kapanır. Bunlar bilinenin su yüzüne çıkmasıdır. Özellikle Almanya bağlamında genelde de Avrupa açısından Türkiye ticari açıdan vazgeçilmez bir pazar alanıdır. Bugün gelişmelere baktığımızda içeriden dışarıdan devleti ve özel teşebbüsü çok rahatlıkla dinleyebilecek teknolojinin varlığı ortada iken ve paralel yapının tüm imkanlarıyla ülkedeki bilinen kritik herkesi dinlediği apaçık ortada ifşa edildiğine göre süper güç olan Almanya’nın bizi dinlemesi hiç de zor olmamıştır. Bunlara karşı devletin daha öncesi ve sonrası muhakkak tedbirleri olmuştur ve olacaktır. Fakat bu iki müttefik devletten birinin diğerini dinlediği haberini ortaya çıkaran güç acaba neyi hesap etmekte. ABD’nin özellikle Almanya’yı dinlediği ortaya çıktığında ABD ciddi sıkıntı çekmişti. Şimdi insanın aklına şu geliyor acaba bunu Amerikalılar mı ortaya çıkardı. Kendi suçlarını kapatmak için. Bu olay olunca şu hikaye aklıma geldi. İkinci dünya savaşı sırasın da belki de Dünya’nın kaderini değiştirecek casusluk olayı Ankara’da cereyan etmişti. Çiçero kod adlı İlyas Bazna, İngiltere'nin Türkiye'yi savaşa çekme planı ve Normandiya çıkarması taslağını Nazilere satmıştı. Eğer Almanlar ciddiye almış olsalardı. Ciddiye almadılar yada bu kadar kolay istihbarat beklemiyorlardı belkide. Dünyanın kaderi değişebilirdi. İşte İkinci Dünya Savaşı'na damgasını vuran en önemli istihbarat operasyonu Ankara'da yaşandı. İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Sir Hugessen'in uşağı İlyas Bazna, Naziler'e müttefiklere ait gizli bilgileri satarak savaşın seyrini değiştirdi. Müzik tutkunu İngiliz elçi piyano başına geçtiğinde, Bazna gizlice odasına giriyor ve belgeleri fotoğraflıyordu. "Çiçero" kod adlı Bazna, 1943-44 arasında Naziler'e İngiltere'nin Türkiye'yi savaşa çekmek için yaptığı planları, Tahran, Kahire ve Moskova'daki istihbarat faaliyetlerini ve Normandiya çıkarmasının taslaklarını Naziler'e sattı. Almanlar, Çiçero'ya hizmetlerinin karşılığında 88 bin sterlin ödedi. Çiçero'nun kimliğinin ortaya çıkarılmasını ise ironik bir şekilde Nazileri sevmeyen bir Nele adında Amerikada büyümüş Alman kadın elçilik görevlisi sağladı. İstihbarat ve espiyonaj zaman içinde gelişti günümüzde olduğu gibi artık oturduğu yerden sizi dinliyor.
Gelecekte güzel günlerin bizleri beklediği ufukta belirirken sisli dumanlı günlerden bir haberi değerlendirdik bu ay sizlere.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Hayırlı işler dileği ile.
Facebook Yorum
Yorum Yazın