Öncelikle KOBİ’yi tarif edersek KOBİ yani Küçük ve Orta Bütçeli İşletmeler yıllık 250 kişinin altında işçi istihdam eden ve yıllık mali bilançosu 25 milyon TL’yi aşmayan ve bu yönetmelikte mikro işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birim diyebiliriz.
Bu kısa ve öz tariften sonra bu ay neden KOBİ’lere değindim onu biraz açayım. Tariften dikkat edecek olursak gerek çalıştırdığı işçi sayısı ile gerekse de yaptığı ciro ile KOBİ’ler adeta 80’li yıllarda merhum Turgut Özal’ın tabiri ile vasıflandırırsak adeta ticaretin ve sanayinin ORTA DİREĞİ dir. Kesin rakamları tam olarak bilmiyorum ama ticaret ve sanayimizin belkemiğini oluşturduğunu söylemek fazla iddialı olmayacaktır.
Merhum Özal derdi ki; “Orta direk rahatlamadan insanımız, ekonomimiz rahatlamaz”. Aynı şekilde KOBİ’ler bizim ülkemizde rahatsa, güçlü ise ekonomimizde o kadar rahat ve güçlüdür.
Aynı şekilde KOBİ’lerden müteşekkil iş dernekleri de büyük ailelerden oluşan iş derneklerine oranla daha büyük bir güç olma yolundadır. Zira Anadolu sermayesinin ve buna bağlı olarak Küçük ve Orta Bütçeli İşletmelerin (KOBİ’lerin) güçlenmesi bunlardan müteşekkil iş kuruluşlarından mesela başta MÜSİAD, TUSKON, TÜMSİAD ve ASKON gibi kuruluşlarında büyümelerine yol açmaktadır.
Bu KOBİ’lerden müteşekkil iş kuruluşları başta MÜSİAD olmak üzere dünyada da büyük talep görmektedir. Dünya’daki bir çok iş kuruluşu, işletme, üniversite, bürokrasi elli veya yüz aileden oluşan dükalıklarla çalışmaktan ziyade binlerce üyesi olan (ki bu üyelerin çoğu KOBİ’dir) iş kuruluşları ile çalışmak istemektedir.
Doğrusu da bu değil midir zaten; Siz ürününüzü aynı kafa yapısına sahip çok organize olmuş yirmibeş aileden müteşekkil bir tek dernek üyelerine mi sattırmak istersiniz? Yoksa beşbin veya yüzbin KOBİ’den oluşan bir iş kuruluşunun mesela MÜSİAD’ın, TUSKON’un, TÜMSİAD’ın, ASKON’un üyelerine mi sattırmak istersiniz? Buna herkesin vereceği cevap bellidir. Ne dersiniz?
Facebook Yorum
Yorum Yazın