Bir eğitim-öğretim yılını daha geride bıraktık., Bazı aileler çocuklarıyla beraber tatil planı yaparken bazı öğrencilerin ve ailelerin heyecanı halen devam etmekte. 8. sınıf öğrencileri TEOG sınav sonuçlarına göre istedikleri okullara yerleşmeyi beklerken üniversite sınavlarına giren YGS, LYS öğrencileri zorlu bir sınav dönemi ardından yerleştirmeyi bekleyecekler.Yani Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) başarılı olup, Lisans Yerleştirme Sınavları’na (LYS) girecek olan lise son sınıf öğrencileri 13-14 ve 20-21 Haziran’da 5 oturumda gerçekleştirimiş olan sınavlardan sonra tatile rötarlı başlayacaklar. Kısaca bazı öğrenciler ve anne-babalar için yoğun stres dolu günler henüz bitmedi. 2014-2015 Eğitim ve öğretim yılını tamamlayan ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri büyük bir heyecanla karnelerini aldılar. Her ne kadar öğrenmenin sadece notla değerlendirilmesi mümkün olmasa da karne eğitim sisteminin değişmez bir parçasıdır Karneler, muhakkak ki, öğrencilerin kapasitelerinin tek göstergesi değildir. Peki Karne ne anlama gelir ? Karne, çocukların aynı zamanda hangi derslerde başarılı ve güçlü olduğunu, hangi derslerde eksiklerinin bulunduğunu ve de desteğe ihtiyaç duyduğunu göstermek için öğrenci ve veliye yönelik bir nevi rehber niteliğindedir.Çocuğun yaşı, öğrenim gördüğü sınıfı ne olursa olsun, karnelerin anlamı aynıdır: Derslere ilişkin harcanan çabanın ne ölçüde yeterli olduğu derslere karşı tutumu ve ilgisi ve zorlandığı konular dönem sonlarında verilen karnelerle iletilir .Bu nedenle çocuklar aileleri tarafından dikkatle değerlendirilmeli ve doğru takip edilmelidir.
Karne çocuğun benlik algısını, motivasyonunu ve okula karşı tutumunu etkiler. Başarılı olan çocuklar ve aileleri için karne bir gurur kaynağıdır. Ancak akademik başarı alanında sorun yaşayan çocuklar için her karne dönemi sıkıntı ve üzüntüyü beraberinde getirir. Özellikle ilköğretimin ilk yıllarında sınıf arkadaşlarından daha başarısız bir karneye sahip olan çocuğun okula karşı ilgisi, motivasyonu, benlik algısı olumsuz olarak etkilenebilir. Karnedeki kötü notlar çocuğun kendisini başarısız, yetersiz hissetmesine neden olabilir (Ben başarısızım, ben zaten yapamam, ben aptalım... Gibi genellemeler ortaya çıkabilir). Ergenlik dönemiyle birlikte karnedeki zayıf notlar aile içinde çatışmalara yol açabilmektedir. Değişen eğitim – öğretim sistemimizde Karnedeki zayıf notlar gün geçtikçe azalmaya başladı hatta kalmadı bile. Eskiden sınıf tekrarı vardı, zayıf dersten öğrenci kursa kalır ve ders geçme sınavına katılır başarılı olursa geçer olmazsa borçlu geçerdi.Öğrenci geçmek için bu yüzden çalışmak zorunda kalırdı. Şimdi ne yazık ki her şey çok kolay dersten geçmekte , okulu bitirmekte. Ama istediğin okula girmek istiyorsan TEOG ve üniversite sınavlarında başarılı olmak zorundasın. Biz öğretmenlerin işi bu yüzden zor. Sınıfını kolayca geçebilirsin ama sınavlarda çalışmak zorundasın. Bana göre işte bu yüzden birçok öğrenci eğitimdeki bu çelişkiler yüzünden zorlanıyor. Eğitimde tartışılan konulardan biridir bu. Üzülerek söylüyorum bunu çocuklarımız çok fazla yorulmadan uğraşmadan , çeşitli etkinlik ve performans çalışmalarıyla almaları gereken notları kolayca alabiliyorlar artık. karnesindeki zayıflar Şimdi annebabalar daha bilinçli , çocuklarıyla daha ilgili , ödevleri dersleri çocuklarının okuldaki performansını sene içinde takip edebiliyorlar.. Özellikle ilköğretimin ilk yıllarında bu takip daha sıkıdır, ergenlik döneminin yaklaşmasıyla anne-babanın bu takibi biraz azalır. Bu nedenle karne sürprizleri de bu yıllarda daha çok artar. Bazı hırslı ailelerde kurallar hala var. Karne tek başına bir yaptırım, disiplin aracı (ödül ya da ceza) olarak kullanmak bir yöntem olabiliyor. . Ama böyle bir uygulamanın sınırlılıkları vardır. Çocuğun olumlu davranışını desteklemek, ya da olumsuz davranışını değiştirmek için anlık güncel geri bildirimlere ihtiyaç vardır. 8 ay sonraki bir karne hediyesinin onu çalışmaya motive etmesi çok mümkün değildir. Çocukların zaman kavramı daha kısa sürelidir. Çocuklar bugün ve şimdiye odaklı yaşarlar, yaş büyüdükçe zaman kavramı da gelişir elbette. Karnede kötü notlar görmek doğal olarak hem anne-babayı hem de çocuğu üzer, bu üzüntüyle sert ve ani tepkilerin ortaya çıkma olasılığı artabilir. Ama dürüst olmak gerekirse karnedeki notlar genel olarak sürpriz değildir. Ama hem çocuk hem anne-baba son ana kadar beklenti ve ümit içinde olduklarında somut olarak karnedeki kötü notları görmek hayal kırıklığının artmasına neden olabilir. Karne ile birlikte harekete geçmek yerine yıl içinde çocuğun başarısızlığının nedenlerini son ana bırakmadan anlamaya çalışmak ve daha başarılı olması için etkili yöntemler araştırmak, zayıf nota kızmaktan daha etkili olacaktır. Birçok problemin çözümü için olaydan sonra tepki vermek yerine önleyici yöntemler denemek gerekir. Eğer risk altında olduğunu düşünüyorsak çocuğumuzun okuldaki performansını yakından takip etmek daha da önem kazanır. Anne-babanın okul ile işbirliği kurarak çocuğun yaşadığı başarısızlığın olası nedenlerini araştırması ve uygun yaklaşımları sene sonunu beklemeden uygulamaya başlaması önemlidir. Özelliklikle küçük sınıflarda çocuk ne hisseder? Başarısız bir karne getiren çocuk belli etse de etmese de bu durumdan çok rahatsızdır, hem anne-babanın tepkileri, hem de başarısız olmanın getirdiği suçluluk, üzüntü, hayal kırıklığı, pişmanlık gibi duyguları yaşar. Eğer anne-babanın göstereceği olumsuz tepkilerden çekiniyorsa yalan söyleme gibi geçici
olarak yaşanılacak olumsuzluğu ertelemeye yarayacak davranışlara başvurabilir. Eğer karne başarısı ile ilgili çok fazla beklenti ve baskı hissediyorsa istenen karneyi getiremediğinde çok daha ciddi sorunlar yaşanabilir. (uyum ve davranış problemleri, evden kaçmak, kendine zarar verecek davranışlarda bulunmak; hatta intihar gibi). Karne ve okul başarısı anne-baba için ne kadar önemliyse çocuk içinde o kadar önemlidir. Sadece çocuklar bunu farklı şekillerde gösterirler (umursamıyor, önemsemiyor gibi görünebilirler). Aslında bu tepki anne-babayı daha da çok üzer, ya da kızdırır. Ancak bilinmesi gereken her çocuğun karneyi önemsediğidir. Ama her çocuk kaygıyı dışarıdan görülebilecek şekilde belli etmeyebilir. Yaz tatilini planlamak Yaz tatili öğrenciler, aileler ve öğretmenler için uzun soluklu bir dinlenme fırsatı sağlıyor. Birçok öğrenci bu fırsatı okuldan ve okulla ilgili bütün uyaranlardan uzak durmak için kullanmayı tercih ediyor ki bu da oldukça doğal. Biz eğitimcilere göre ise yaz tatilinin iki yönü var. Birincisi dinlenmek diğeri ise bir sonraki eğitim- öğretim dönemi için hazırlanmak. Yaz tatilleri sanılanın aksine öğrenme sürecinin askıya alındığı bir dönem değildir aslında. Hem öğretmenler hem de öğrenciler yeni dönem için hazırlık sürecindedirler. Önemli olan yaz tatilini bu iki amaç için dengeli ve planlı olarak kullanabilmektedir. Özellikle son yıllarda eğitimi sistemimizin öğrenciler için hedefleri yükselten bir yapılanma içinde olduğu düşünülürse; çocukların stresli akademik dönemin sonunda keyif alacakları bir yaz tatiline ihtiyaçları giderek artmaktadır. Yaz tatili kesinlikle çocuk için keyifli, eğlenceli bir zaman olmalıdır. Aynı zamanda eğitim döneminde öğrendiği yeni bilgileri bir sonraki döneme transfer edebilmesi için unutmaması gereken bir zamandır. Yaz tatili iki eğitim dönemi arasında bir köprü görevi görmelidir, çocuğun okul sürecinden kopması anlamına gelmemelidir. Yaz tatillerinde mutlaka öğrenilen bilgilerin/ kazanılan becerilerin bir kısmı tamamen unutulur, bir kısmı ise aktif olarak kullanılmadıkları için gerilere itilir. Örneğin genellikle yaz tatillerinden sonra ilköğretim öğrencilerinin okuma hızları düşer (tabi ki yaz tatili sırasında kitap okuma alışkanlığı sürdürülmediğinde). Bu nedenle yaz tatillerini dinlenme fırsatı ve eğlenceli zaman olarak değerlendirilen okulda kazanılmış becerilerin günlük hayatta tekrarını yapabilme fırsatı olarak da görmek önemlidir. Yaz tatili bir fırsattır çünkü okul döneminin koşturması ve stresi olmadan çocukların yeni beceriler öğrenmesi ve öğrenilmiş becerilerinin pekiştirilmesi için en uygun zamandır. Ama amacın hiçbir zaman yaz tatilini okulun üçüncü dönemi haline getirmek olmadığını tam tersi çocuğun bireysel gelişimi için farklı deneyimlerin yaşayabileceği bir tatil planlamak olduğu unutulmamalıdır. Böylece hem çocuğun okul ortamından kopmaması hem de sadece akademik çalışmaların içinde boğulmaması sağlanabilir. Tatilde dinlenmek kadar zamanın verimli kullanılması da oldukça önem taşıyor. Uzmanlar bu konuda velileri uyarıyor. Anne-babalara öneriler • Uzun yaz tatili döneminin birinci amacı çocuğun dinlenmesidir. Annebabanın yoğun çalıştığı durumlarda yaz tatilini evde tek başına televizyon ya da bilgisayar karşısında uzun saatler geçirmek ise çocuğun bilişsel, duygusal ve en önemlisi sosyal gelişimi için dezavantaj yaratabilir. • Son yıllarda yaz döneminde yaz okulu uygulamaları çocukların tatil planlarında iyi bir alternatif haline gelmiştir. Özellikle evde tek başına uzun saatler geçirecek bir çocuk için yaşıtları ile birlikte sosyal bir ortamda etkinliklerde bulunmak becerilerinin gelişmesine yardımcı olacaktır. Çocuğun bireysel ihtiyaç, özelliklerine ve ilgi alanlarına en uygun olan yaz okulunu seçmek için anne-babanın yaz okulu alternatiflerini araştırması önemlidir. • Tatil dönemi özellikle çalışan anne-babaya sahip çocuklar için çok daha önemlidir. Tatil döneminde yapılabilecek alternatif planlar (çocuk
tiyatroları, sinema, arkadaşlar ile yapılacak planlar, şehir turu, ilginç müzeler-oyuncak müzesi, bilim merkezi, arkeoloji müzesi vb.) için eğer annebaba zaman ayırabilirse çocuklar için gerçek anlamda bir tatil geçirme şansı doğabilir. • Tatil döneminde her çocuk anne-babası ile birlikte etkinliklere katılmaktan keyif alacaktır. Özellikle de eğer yapılacak etkinliklerin planının birlikte yapabilirlerse. Tatil dönemi çocuklar için her gün yapmak zorunda kaldıkları işlerden uzaklaşmak (erken kalkmak, sınavlara hazırlanmak, ödevleri yetiştirmek, oyuna daha az zaman ayırmak vb) bir fırsattır. Bizler kendimiz için nasıl tatil hayalleri ve planları yapıyorsak çocuklarında planları vardır. Ancak onların planları tüm gün televizyon seyretmek ya da bilgisayar oynamak olduğunda - ki genel olarak böyle olur anne-baba olarak doğru bir yönlendirme yapmak, hem keyif alacakları hem de kişisel olarak gelişimlerini destekleyecek fırsatlar sunmak önemlidir. • Yaz tatili döneminde öğrenme becerilerinin geliştirilmesi için öğretmen tarafından yapılacak öneriler çocuğun tatilde bir sonraki dönem için desteklenmesi gereken becerileri ve bunları destelemek için etkili yöntemleri belirlemekte aileye yol gösterebilir. Örneğin matematik ile ilgili becerilerin desteklenmesinin önemli olduğunu düşünen öğretmen yaz tatilinde aileye bu alanla ilgili günlük hayatta yapılabilecek etkinlikler (mesela alışverişte miktar ve para kavramını öğrenmek gibi) önerebilir. Unutmayalım çocuklar hangi yaşta olurlarsa olsunlar, okul ve sosyal etkinlikler ne kadar zamanlarını alırsa alsın, gelişimleri için en zengin deneyimleri anne-babalarıyla birlikte oldukları zamanlarda edinirler. Aileler, çocuklarının bireysel özelliklerini bilmeli ve onlara en uygun öğrenim yöntemlerini uygulaması konusunda destek olmalıdır. Yine aileler, çocuklarının öğrenmekten ve çalışmaktan zevk alma duygularını geliştirmenin yollarını aramalıdır. Çocuklarınızla bolca keyifli zaman geçirmeniz dileğiyle…
Facebook Yorum
Yorum Yazın